
İbrahim Halil Sipahi
Türkiye’yi karartan gerçek,
Son zamanlarda Türkiye, tarihinde görülmemiş yaygınlıkta elektrik kesintileri yaşanıyordu.
31 Mart Salı günü Van ilimiz dışında tüm Türkiye 4 ila 8 saat arasında karanlığa büründü. Elektriği üretildiği noktadan dağıtıldığı noktaya taşıyan iletim şebekesinde sistemin tümünü devre dışı bırakan bir arıza yaşandı. Nadir rastlanan bu duruma “sistem çökmesi” veya “sistem oturması” denilen durum diyorlar. Yani şebeke yönetilebilir olmaktan çıkıyor.
Neredeyse ülkede tüm işlemler durdu. Jeneratör gibi alternatif kaynakları bulunmayan kurum ve kuruluşlar büyük sıkıntı yaşadı. Büyük şehirlerde elektrikle çalışan metro ve benzeri toplu taşıma sistemleri çalışamadı. Hastanelerde acil dışında tüm operasyonlar ve tetkikler yapılamadı. En küçük esnaftan sanayicisine kadar bütün kurumlar ülke genelinde milyarlarca dolar zarar ettiler.
"Avrupa-Türkiye elektrik hattı bağlantısında kopma nedeniyle ülke genelinde elektrik kesintisi yaşanmaktadır." Diyen TEİAŞ yetkilileri, elektrik nakil hatlarında saat 10.36'da yaşanan sorun nedeniyle birçok bölgede elektriklerin kesildiğini bildirdi.
Konunun uzmanlarından ODTÜ’de öğretim üyesi olan Osman Sevaioğlu, katıldığı bir televizyon programında enerji nakil hatlarının yetersiz olduğunu, sorunun kaynağını. Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’deki (TEİAŞ) işletme kusuru ve bir “B planı” olmayışına bağlıyor. Ve ülkedeki soruna bir santralin devre dışı kalmasının neden olduğunu fakat santralin devre dışı kalmasından dolayı yedek sistemlerin devreye girmesi halinde hiçbir sorunun yaşanmayacağını, ancak özel sektöre devredilmesi ile yatırım yapılmadığı için yedek santrallerin olmadığını söylüyor.
Benzer bir açıklama yapan Türkiye Elektrik mühendisleri odası da elektrik dağıtım santrallerinin bir biri ile devre tamamladığını bir santralin devre dışı kalması halinde diğer santrallere “domino etkisi” yaptığını. Bir santral işletmecisinin her hangi bir nedenden santrali devre dışı bırakmasının tüm santralleri devre dışı bırakacağını ifade ediyor.
Bunun dışında Türkiye’yi karartan elektrik kesintisi hakkında farklı görüşlerde ortaya atılıyor.
- Türkiye’de farklı fiyat uygulaması yapılan elektrik bedelini düşük bulan bir dağıtım şirketinin bir bahane ortaya sürerek şartellerini indirmesi “domino etkisi” ile diğer santralleri de devre dışı bıraktığı.
- Siber saldırı,
- Terör saldırısı, sabotaj,
- Nükleer santral yapılmasının zorunlu olduğuna dair algı, farkındalılık oluşturmak için kasten elektriklerin kesildiği.
- İstanbul Çağlayan adliyesinde Berin Elvan dosyasına bakan Cumhuriyet savcısı M.Selim Kiraz’ın odasını basarak esir alan DHKP-C militanlarının yaptığı eylem Türkiye genelinde duyulmasın ve halk arasında infial uyandırmasın diye tüm Türkiye’de şalterlerin indirildiği gibi afaki iddialar dahi ortaya sürülüyor.
İktidar kanadında ise, Başbakan ile Enerji ve tabi kaynaklar bakanı konunun incelendiği ve her türlü ihtimalin araştırılacağını ifade ediliyor.
Buraya kadar anlattıklarımız yetkililer, konunun uzmanları ve kamuoyunda ortaya konulan senaryolar.
31 Mart günü yaşanan elektrik kesintisi olayı sebebi her ne olursa olsun, olası bir doğal afet, sabotaj, siber ve terör saldırısı ile savaş halinde aynı durumun yaşanabileceğini alenen ortaya koyan bir tecrübe ve ülkeyi yönetenlere bir uyarıdır.
1989 yılında hükümetlere kaynak oluşturmak adına başlatılan özelleştirme kapsamında enerji, iletişim ve ulaşım gibi bir ülkenin, devletin can damarı olan kurumların da özelleştirilmesi ile devletin kontrolünden çıkan bu kurumlarda, zamanla kalifiye elamanların çeşitli nedenlerle azalması ve yerlerinin doldurulmaması. İşletmelerde gerekli yatırımların, yeni teknoloji ile modernize’nin yapılmaması arızaların başlıca nedenleri olarak ortaya çıkıyor.
31 Mart günü ülke sadece karanlığa bürünmedi aynı zamanda, telekomünikasyon alt yapıları da bu kesintiden nasibini alarak telefonların bir kısmı sustu ve ülke sessizliğe ve iletişimsizliğe de büründü.
Bugün elektriğimizin üretimi ve dağıtımı özel sektörün elinde, hem de tek bir şirket değil her bölgede üretende ayrı dağıtan da ayrı şirketler.
Haberleşme sistemimiz de özelleştirildi. Yarın doğal afet, siber saldırı veya bir savaş durumunda ülkede tüm iletişimin kesilmemesinin bir garantisi yok. Ha keza limanlarımız özelleştirildi, Petrol Ofisi özelleştirildi.
Enerji, iletişim ve ulaşım sektörüne hâkim olması bir devleti güçlü kılar. Umarım 31 Mart vakası ülkeyi yönetenlerin bu sektörlerdeki tasarrufları yönündeki kararlarını yeniden gözden geçirmelerine ışık tutar.
İbrahim Halil SİPAHİ
01.04.2015/adanapost.com
twitter.com/ihalilsipahi
facebook.com/ihalilsipahi
Bir Milletin Varoluş Destanı İstiklal Marşı
11 Mart 2020 Çarşamba 21:05Milletin Egemenliğin son bulduğu, 23 Nisan..
22 Nisan 2018 Pazar 15:37Erken mi? Baskın mı? “Seçim!..”
21 Nisan 2018 Cumartesi 11:36Erken seçim, Değneğin iki ucu;
19 Nisan 2018 Perşembe 20:37Bahçeli’nin eken seçim çıkışına şaşırdık mı?
18 Nisan 2018 Çarşamba 17:51Esad düşmanlığı, İsrail seviciliği,
17 Nisan 2018 Salı 14:26Leş Kargalarından Horoz dövüşü,
15 Nisan 2018 Pazar 17:5528 Şubat davasında, “OH” dedirten karar.
14 Nisan 2018 Cumartesi 18:23DEİZM, boşa gündeme getirilmedi!
13 Nisan 2018 Cuma 00:47Bu oyunu daha önce seyretmiştik!
11 Nisan 2018 Çarşamba 19:31




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.