
İrfan Küçükköy
Türkiye'nin Yeni Diplomatik Atakları
Türkiye Diplomasi' si önemli bir değişimden geçiyor. Erdoğan, AKP iktidarının ilk dönemlerinden beri süren her devlet ile dost olma genel stratejisinden son sekiz sene içinde peyderpey sapma göstermişti. Her dış işleri hamlesi Türkiye'yi daha yalnız hale getiriyordu. Komşu Devletlerin her biri ile Türkiye problemli hale gelmişti. Büyük Devletler ile de, Rusya hariç sessiz ve derinden diyemeyeceğim, yüzeysel bir karşıtlık politikası izleniyordu. Her kıvılcım yangın gibi sunuluyordu. hatta bu durum iç politikada kullanılıyordu. Türkiye o kadar güçlendi ki büyük Devletler dahil her devlete posta atabiliyor, deniyordu. Güçlü Türkiye imajı iç politika malzemesi olarak kullanılıyordu.
Son altı ay içinde politik argümanlarda büyük değişim izleniyor. Her devlet ile önce barışma sonra dostluk pozisyonuna geçiyor. Belli ki yakın gelecekte bu durum da iç politika argümanı yapılacak.
Muhalefet önceki stratejiye karşı çıkıyordu. Türkiye'nin yalnızlaşma tehlikesinden bahsediliyordu. Belki de haklı idiler veya haklı yönleri çoktu.
MUHALEFET, SAYIN TAYYİP ERDOĞAN'IN, HER DEVLET İLE BARIŞMA VE DOST OLMA STRATEJİSİNİ DE YA YANLIŞ BULUYOR VEYA EKONOMİK GEREKÇELERE HATTA PARA BULMA ZARURETİNE BAĞLIYOR VE TENKİT ALANINA ÇEKMEK İSTİYOR.
Her iki pozisyon birden yanlış veya doğru olabilir mi? Süleyman Demirel'in "Dün dündür, bugün bugündür" söylemi bir genel doğruyu mu ifade ediyor?
Ben bu tartışmaların dışında kalarak görüşümü ifade etmek istiyorum.
Bugünkü strateji, barışma ve dostluk stratejisi doğru yoldur. Her ne sebeple olursa olsun, komşu devletlerle barışık olmak Türkiye'nin lehinedir. Kavgalı olmak problemleri çözmez, betonlaştırır. Büyük Batı Devletleri ile barışık olmak onlardan gelecek zararlara karşı tedbir almayı kolaylaştırır. Ekonomik ilişkilerimizi kolaylaştırır. Türkiye ve Batı Devletleri dış alım için de,, dış satım için de birbirlerinin yakın muhataplarıdır. Hangi alıcı veya satıcı birbirleri ile kavga halindedir. Tabii ki Rusya ile de kavga haline geçmek gerekmez. Dostluk politikasının ülkemize çok şey kazandıracağı inancındayım. Dostluk politikasının sosyal yapımıza müspet etkisi kısa zamanda görülecektir. Türkiye bir güven limanı olabilir, olmalıdır. Güven ya korkutarak veya sevdirerek sağlanır. Sevgiyle sağlanan güven, çok sağlam olur. Türkiye'nin Büyük Devlet olmasının birinci adımı güven ülkesi olmasıdır. Bu strateji yeni bir değişim dönemine kadar sürecekse bundan fayda beklenmez. Bu strateji olmaz. İyi niyetli olunsa bile taktik anlaşılır.
Aşırılık nereye gider?
24 Ekim 2024 Perşembe 11:15Batı Avrupa Ve İslam Yayılması
09 Ekim 2024 Çarşamba 20:44Mücadele Birliği'nden dâvâ arkadaşım Salih Parlak Hoca vefat etti.
23 Ağustos 2024 Cuma 15:03İsrail Azgınlığının Sebebi
10 Ağustos 2024 Cumartesi 11:40Türkiye’m
30 Temmuz 2024 Salı 12:52Mücadele Birliği Destanı
27 Temmuz 2024 Cumartesi 21:20Hikmet Projektörü
10 Temmuz 2024 Çarşamba 20:08Hicri Yılbaşı
08 Temmuz 2024 Pazartesi 10:48Gönenli Mehmet Efendi.
06 Temmuz 2024 Cumartesi 01:39Hadisleri Değerlendirme
27 Haziran 2024 Perşembe 03:43




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.