İbrahim Halil Sipahi
Türkiye?nin AB macerası rafa mı kalkıyor?
Cemaatin basın kadrosuna 14 Aralık?ta gerçekleştirilen gözaltı operasyonu AB yetkilileri basın özgürlüğüne ve Avrupa değerlerine aykırı bulunduğunu açıkladı. Komisyon ?paralel yapı? ?ya yönelik gözaltlılarla ilgili açıklamasında, ?İşlendiği iddia edilen cürümlerin davalıların haklarına tam saygı gösterilerek bağımsız ve tarafsız soruşturulması konusundaki vazgeçilemez hakkı hatırlatıyoruz? diyerek AB?nin Türkiye de yaşanan gelişmelerden kaygı duyduğu yönündeki açıklamaları ardından
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa Birliği'nden art arda gelen bu eleştiriler için yaptığı açıklamada "Böyle bir adımı atarken de acaba AB ne der, bizim böyle bir derdimiz yok. Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Lütfen kendi aklınızı kendinize saklayın." Diye AB?ye rest çekti.
AB?den cevap gecikmedi, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Mogherini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Lütfen siz kendi aklınızı kendinize saklayın" sözlerine "Tutarlı olun" diye cevap verdi.
14 Aralık üzerinden Türkiye yönetimi ile AB arasında yaşanan söz düellosu kısaca bu şekilde yaşandı. Karşılıklı sözlerle ilgili detaylar basında genişçe yer aldı. Şimdi bu söz düellosu sonucunun Türkiye AB ilişkilerine etkisi ne olacak derken, bu defa da ABD dış ileri ve ABD düşünce kuruluşu Freedom House?den de tehdit gibi açıklama geldi.
ABD dış işlerinden de AKP İktidarına ?Hükümete muhalefet etmenin hainlik etmek ve hükümete tezgâh kurmak anlamına gelmeyeceği? yönünde bir uyarı geldi.
ABD'nin saygın düşünce kuruluşlarından Freedom House'un Avrasya Uzmanı Nate Schenkkan, ?Türkiye'nin Avrupa'daki Sonu? başlıklı yazısında 17 Aralık'ta başlayan yolsuzluk operasyonu süresinde yaşananlar hatırladığımızda. ?14 Aralık operasyonunun 17 Aralık'ın "intikamı" olduğunu görüyoruz.? Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyenlerden biri olduğunu "Ancak bu hükümetle Türkiye'nin bir Avrupa vizyonu hiçbir zaman ileriye gitmeyecek. Üyelik sürecini dondurmanın ve süresiz olarak Avrupa'nın dışında kalacak bir Türkiye'ye hazırlanmanın zamanı geldi.? Diye yazısını noktalıyor.
Türkiye?nin iç ve dış tehdit unsurları ile mücadele etmesi ve buna dışarıdan gelen eleştirilere de eyvallah etmemesi kadar, AB?nin de bünyesine alacağı müzakere sürecinde olduğu bir ülke içerisinde yaşanan gelişmeler hakkındaki endişe ve görüşlerini adabı çerçevesinde dile getirmesi doğal olanıdır. Ancak teorikte olması gereken bu olsa da fiiliyata niyet ve üslup nedeni ile böyle olmuyor.
Bu yaşanan olay aslında bizim yılladır bu mayanın tutmayacağı görüşümüzü ?Ayıdan post, Gâvurdan dost olmaz? özdeyişinin ne kadar yerinde söylendiğinin bir kez daha haklılığını ortaya koymaktadır. Ülkemizde yaşanan, terör, ekonomik kriz ve toplumsal olayların arkasında her defasında bu birliği oluşturan ülkelerin ve onların yerli- yabancı işbirlikçilerinin olduğu, deşifre olmasına rağmen.. Halen ısrarla bir Hıristiyan birliği olan AB?ye girmek için 50 yıldır kapısında yatıp, kalkıyoruz. Bu uğurda AB kriter ve normlarına uymak için kültürümüzden, geleneklerimizden ödün vermek pahasına türlü fedakarlıklar yaparak uyum yasaları çıkardık.
Durağan olan Türkiye?nin AB macerası Erdoğan- Gül ikilisinin 2004?de AB komisyonu ile görüşmeleri ardından yeniden hareketlenmiş, müzakereler yeniden başlamış ve bu ikili bir zafer kazanmışçasına yurda dönüşlerinde törenle karşılanmıştı. Türkiye AKP iktidarı döneminde AB ile müzakereleri yürütmek üzere müstakil bakanlık dahi kurdu.
Peki, şimdi ne olacak? AB ile ilişkiler nasıl yürütülecek?
50 yıllık AB macerasını öyle bir sözle silecek miyiz?
Türkiye olayların vahameti ve sıcaklığı esnasında böyle bir söylemde bulunduğunu öne sürerek AB?den özür dileyip müzakerelerin devam etmesi yolunda ricacı olacak mı?
Aradan biraz zaman geçince ortam yumuşamaya başladığında AB Türkiye?yi başkalaştırmaya, ekonomisini kontrol altında tutmaya, istedikleri doğrultuda yönlendirmeye devam etmek adına olanları unutacak mıdır? Schenkkan?ın teklifini komisyon yerinde bularak Türkiye?ye buraya kadar mı? diyecek.
Yoksa? Türkiye bu çıkışının arkasında durup Cumhurbaşkanı Erdoğan?ın söylemlerinin sadece sözde kalmadığını Türkiye?nin tek başına da bir güç olduğunu AB ve dünyaya gösterecek mi?
Sonuç olarak her iki tarafta bir birinin restine rest diyerek bu macerayı bitirecek mi?
Önümüzdeki günlerde bu soruların cevabı kısmen de olsa netleşecektir.
İbrahim Halil SİPAHİ
18.12.2014/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.