İbrahim Halil Sipahi
TSK REVİZE Mİ, PASİVİZE Mİ EDİLİYOR?
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından tarihe karışan bu Osmanlı imparatorluğun topraklarında yeni bir güneş gibi doğan, sonsuza dek sürecek Türk Cumhuriyeti'nin 23 Nisan 1920 de temellerini atmıştır. Karanlık bulutları yırtan bu güneş, 20.yüzyılın büyük asker ve devlet adamı olan Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşlarının eseridir. Asker kökenli bir reformist olan ATATÜRK, kurduğu devleti ileri götürerek, Sınırları kanla çizilen Türkiye toprakları üzerinde kurulan bu yepyeni bir Cumhuriyetin varlığını korumak üzere.?Yurtta sulh, Cihanda sulh? ilkesini ile yetki ve sorumlulukları T.C. Anayasaı ile belirlenen Türk Silahlı Kuvvetlerini 3 Mayıs 1920?de kurmuştur.
Darbelere dayanak sağladığı öne sürülen TSK İç Hizmet Kanunu?nun 35. maddesinde değişiklik öngören madde Meclis Genel Kurul?dan geçti.
Buna göre ?Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti?ni kollamak ve korumaktır" ifadesi, "Silahlı kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır" olarak değiştirildi.
Yani bu değişikliğin yasallaşması ile; TSK artık yurt içinden gelecek tehditlerin muhatabı olamayacak, TSK?nın terörle mücadelesi de son bulmuş olacak.
Oysa; Türk Silahlı Kuvvetlerinin vazifesi; T.C. Anayasası, çeşitli kanunlar, ve 2010 Yılında Başbakanlık tarafından yayımlanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB-2010) ile bu belgedeki direktif doğrultusunda hazırlanarak Başbakan tarafından onaylanan Türkiye'nin Milli Askerî Stratejisi (TÜMAS-2011) dokümanı ile tanımlanmıştır. Bu kapsamda; Türk Silahlı Kuvvetleri; caydırıcılık, güvenlik/harekât ortamının şekillendirilmesi, kriz yönetimi, sınırlı güç kullanımı ve konvansiyonel harp görevlerine ilave olarak, Barışı Destekleme Harekâtı ile 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu çerçevesinde talep edildiğinde Doğal Afet Yardım Harekâtı ve İç Güvenlik Harekâtına da destek sağlamaktadır.
Ayrıca, ordu birliklerinin iç görevlerdeki durumunu düzenleyen EMASYA Protokolü ve iç hizmet kanunu kapsamında;
1. İl İdaresi Kanunu'na açıklık getirmek amacıyla, Bakanlar Kurulu'nun kararı ile hazırlanan Valilerin 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/d maddesi gereğince; Askeri Birliklerden Yardım İstemesine İlişkin Esaslar" Protokolü, 18 Nisan 2013 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girmiştir.
2. Yürürlüğe giren Protokol; Bir veya birden fazla ilde çıkan veya çıkabilecek ya da bir ilde çıkarak komşu illere sirayet eden veya etmesi muhtemel her türlü toplumsal olay ile terör olaylarında. İl valilerinin askeri birlik komutanlarından yardım talep etmesi üzerine; Askeri birlik komutanlıklarından kuvvet tahsis edilmesi durumunda iller ve kuvvetler arasında işbirliği, koordinasyon, kuvvet kaydırılması ile emir komuta ilişkilerini kapsamaktadır.
TSK İç Hizmet Kanunu?nun 35. Maddesinde yapılan bu değişiklikle EMAYSA protokolü ile TSK ya verilen yetkiler böylece geri alınmış oluyor. Ayrıca yapılan bu düzenleme anayasanın 122 maddesi ile TSK?nın görev kapsamına giren Olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilanında TSK?yı devre dışı bırakmak anlamına gelmekte olacağı hukukçu dostlarımdan edindiğim bir dip not.
Son zamanlarda TSK kanun ve yönetmeliklerinde yapılan ve yapılması tasarlanan değişikliklerle, TSK revize edilmeye mi, yoksa pasivize edilmeye mi çalışılıyor diye düşünmemek elde değil.
İbrahim H.SİPAHİ
14.07.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.