İbrahim Halil Sipahi
Toplumda Öğretmenin yeri ve önemi,
Öğretmenlik insanlık tarihinin en anlamlı, ölümsüz ve kutsal mesleğidir. İnsan yaratılmışların en seçkini, en donanımlısı, en bilinçli olanı; ama aynı zamanda en vahşi, en acımasız, en anlaşılmaz davranışların da sahibi olabilmektedir. Onun için insan hayatında eğitim; davranışları doğru yönlendirmede ve başta insan olmak üzere diğer canlı ve cansız varlıkların haklarına tecavüz etmesinin engellenmesinde birinci derecede etkilidir. Öğretmen işlevini yerine getirirken bu önceliği asla ihmal etmemelidir. ?Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.? (Eflatun) Ne güzel bir tespittir.
Geleceğe yön verecek nesillerin yetişmesinde eğitimin önemi tartışılmaz. Sağlıklı bir nesil yetiştirilmesi için öncelikle çocuklarımızı yetiştirecek ve yönlendirecek eğitimcilerin, öğretmenlerin seçimine titizlik gösterilmeli, Eğitim fakültelerine özel imtihanlarla ve özel testler ruh ve beden sağlığı, sosyal konumu yerinde olan kişiler arasından belli kriterlere uygun olarak seçilmeli. Aynı şekilde pedagoji eğitimi dışında insan psikolojisi ve gelişimi olmak üzere beşeri ilişkilerin kurulması gibi bir çok konuda özel olarak eğitilmeli, bunu akabinde belirli bir süre stajyerlik döneminden sonra yapılacak imtihanlarla asli görevlerine atanmalarının gerektiği inancındayım. Önce öğretmen eğitilmeli ki öğrenciyi eğite bilsin.
Bir türlü rayına oturtulamayan, hükümetler, bakanlar hatta müsteşarların değişmesi ile nerdeyse her gün yeni bir şekil alan eğitim sistemi ve müfredatı eğitimde istenilen randımanıveremezken birde öğretmenlerin donanımsız olması geleceğe umutla bakmaya engel oluyor.
Neden? Özel ve özenle yetiştirilmiş,sağlam karakter, ruh ve beden sağlığı yerinde tam donanımlı seçilmiş, öğretmen;
Geleceğimizin teminatı nesillerimiz için eğitimin öncelikli olduğu aşikâr, eğitime başlama yaşı 4+4+4 eğitim sistemi ile beş yaşına düştü, ?Ağaç yaşken eğilir? demiş atalarımız. O yaşta çocuk hamur gibi istediğin şekli verebilecek durumda.
Söze biraz öz eleştiri yaparak başlamak istiyorum. Geçmişte öğretmen ihtiyacını karşılayan kurumların başında Eğitim Enstitüleri gelmekteydi. İki ve üç yıllık bu Enstitülerin devam zorunluluğu da yoktu. Özellikle 1980 öncesi anarşinin de etkisi ile bu okullarda siyasi bölünmüşlük daha yaygındı. Doğru düzgün okula gitmeden mezun olup öğretmenliğe başlayanlar oldu. Bu gün sanırım bunların birçoğu emekli olmuştur. Bende üç yıllık eğitim enstitüsünü neredeyse gitmeden bitirenlerdenim. Ancak ben başka görevde bulunduğumdan ve kendimde öğretmenlik yapacak kapasiteyi görmediğimden bu mesleği icra etmedim.
1980 öncesi lisede okur iken, anarşinin yoğun olduğu o dönemde öğretmenler ?Töb-Der ve Ülkü-Bir? diye ikiye bölünmüşlerdi. Bazıları anarşinin zararlarından, meselelerin silahla ve zorbalıkla çözülmesinin mümkün olmayacağından. Bunların ancak vatanı böleceği ve yabancı mihrakların işine yarayacağı bu nedenle birlik-beraberlik ve kardeşliğimizi bozmamamız gerektiği bu tür olayları yapan grupların hiçbirinin yanında olmamız gerektiğini bizlere anlatır ve şuurlandırıyor iken, maalesef bazı öğretmenlerimiz bizleri siyasetin, anarşinin içene girmeye eylemlere, yürüyüşlere katılmaya teşvik ediyor. Derslerde ve notlarda bu taraflılığınıortaya koyuyorlardı. Lise birinci sınıfta iken sırf yürüyüşe katılmadığımız için benimle birlikte birkaç arkadaşımızı öğretmen matematik dersinden ikmale bıraktı. Bugün bunları orta öğrenin seviyesinde açmamıza rağmen, buna benzer davranışların kısmen de olsa üniversitelerde yaşandığı kulağımıza geliyor.
Oysa Öğretmenlerin öncelikle görevi ?Bir insanı kötülüklerden alıkoyup iyiliğe sevk etmek? emrini düstur edinmesi olmalıdır. Bu icra ettiği mesleğin ne kadar onurlu ve yüce bir gayeye hizmet ettiğini göstermesi bakımından ayrıca çok anlamlıdır. Unutulmamalıdır ki, Fidana nasıl destek verirsen o şekilde boy verir ve büyür.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü,
Dünyada birçok ülkede farklıtarihlerde kutlanan ?Öğretmenler Günü?Türkiye?de 1981 yılından bu yana her yıl 24 Kasım?da kutlanmaktadır. 24 Kasım 1928, Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu M. Kemal Atatürk?ün "Millet Mektepleri?nin Başöğretmenliği unvanının kabul edildiği gündür.
Bu kutsal ve ulvi mesleği ve mensuplarını anmayı bir günle sınırlandırmak, bir günde anlatmak mümkün değildir. Ancak bir günde olsa hatırlanılması, anılması ve önemine dikkat çekilirken, hayatımızda büyük önem arz eden eğitim ve eğitimcilerin sorunlarının dile getirilmesi ve çözüm yollarının aranmasına vesiledir düşüncesi ile.
Başta Başöğretmen M.Kemal ATATÜRK olmak üzere hayata veda eden tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anarken,?Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.? (Hz. Ali) ve ?Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.? (Atatürk) dedikleri Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı-Yazar
24.11.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.