İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Teröre karşı tek ses, tek yürek olma zamanı,

 

2009 Bahar operasyonundan sonra 2013’de başlatılan “çözüm süreci” görüşmeleri de araya girince PKK terörüne karşı operasyonların tamamen durdurulması. PKK terör örgütünün özellikle “çözüm süreci”ni toparlanma ve silahlanma süreci olarak kullanmasını sağladı. PKK’nın toparlanarak güçlenmesi ve akabinde de hain saldırılarına yeniden hız vermesi üzerine devlet, bugün TSK, polis ve istihbarat unsurlarıyla birlikte PKK'ya karşı havadan ve karadan operasyonlarıyla tavizsiz bir biçimde mücadele vermektedir.

 

Türkiye’nin terörle mücadelesi sadece bir terör örgütüne karşı yapılan mücadele değildir.

32 yıldır Türkiye’nin başına musallat edilen PKK terör örgütü ile Türkiye’nin mücadelesi, zahiren bir örgüte karşı gibi görünse de esasında o örgütün arkasında yer alan küresel sermaye ve onların arkasında yer alan emperyalist ve Siyonist devletlere karşı yapılmaktadır.

Kurtuluş mücadelesinde emperyalist saldırı ve işgale karşı direnen, Sevr’le Lozan’la yok edilemeyen bir milletin içten içe terör ile yok edilme planının bir parçasıdır, bugün başımıza musallat edilen PKK terörü.

PKK terörünün başlangıcından itibaren terörle mücadelenin içinde bulunan eski bir asker olarak PKK terörü ve terör örgütü hakkında yıllardır yazdığım makalelerde, katıldığım toplantı ve konferanslarda dile getirdiğim üzere. PKK terör örgütünün sözde ”Kürt sorunu” ile uzak yakın bir ilişkisi yoktur. PKK Ermeni “ASALA” terör örgütünün devamıdır.

 

PKK Ermeni ASALA örgütünün devamıdır;

PKK terör örgütünün, Türkiye’de terör eylemlerini gerçekleştirmesinin temelleri 1983 yılında, Lübnan Bekaa vadisinde. Suriye diktatörü Hafız Esad, “ASALA” terör örgütü lideri Agop Agopyan ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın bir araya geldiği üçlü anlaşma ile. Ermeni “ASALA” terör örgütünün tüm militan, silah ve mühimmatları ve eylem planlarını PKK’ya devredilmesi ile başlamıştır. Kısacası PKK terör örgütü bölgede yayılmak için Kürt halkını sözde “Kürt sorunu” masalı ile kullanmaktadır.  PKK özünde Ermeni “ASALA” örgütünün devamı olan bir terör örgütüdür.

Yani karşımızda üç-beş çapulcu yok. Karşımızda Türkiye düşmanları var. Bu sebeple vatandaşlık bağı ile bu devlete bağlı ve bir millet olma özelliğini taşıyan vatandaşlarımızın askerine, polisine, vatanına, devletine sahip çıkması şarttır. Bu bir vatan ve bayrak mücadelesidir. Bir mücadelenin arkasında sivil destek, millet desteği olmazsa başarılı olması mümkün değildir.. Bugün devlet, asker ve emniyet kuvvetleriyle bu vatanın birliği, dirliği, istiklali ve istikbali için sadece teröre karşı değil yedi düvele karşı mücadele vermektedir. Bu yalnızca bir iktidarın vazifesi değildir. Bu mücadele muhalefeti, STK ve millet tarafından destek görmelidir.

 

Gün teröre karşı bir olma günüdür. Ancak hepimizin ortak derdi olan terör için dahi bir araya gelemiyoruz;

Vatandaşın gündemi artan terör olayları cami avlularında, parklarda, kahvehanelerde, toplu taşıma araçlarında, çarşı, Pazar ve sokaklarda herkesin dilinde terör saldırıları, gözlerinde endişe ve hüzün hâkim. Sözlerde, dualarda teröre karşı mücadeleye destek var. Şimdi o desteğin, meydanlarda birbiriyle birleşerek, yekdiğeriyle kenetlenerek haykırışlar halinde yükselmesi zamanı.

17 Eylül Perşembe günü Ankara’da TOBB’nin öncülüğünde 220 STK’nın katıldığı “Teröre hayır, kardeşliğe evet” yürüyüşü düzenlendi. Dev Türk bayrakları ile yapılan yürüyüşe yüz binin üzerinde vatandaş katıldı. Maalesef İktidar ve muhalefet partilerinden katılım olmadı.

20 Eylül Pazar günü İstanbul Yenikapı'da daha Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan,  TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun  konuşma yaptığı "Milyonlarca nefes, teröre karşı tek ses" adı altında bir miting yapıldı. İktidarın  Muhalefet ve STK ile birlikte bir istişare içinde düzenlenmediği, sadece iktidar tarafından düzenlendiği için siyasallaştığı gerekçesiyle muhalefet ve STK’dan katılım olmadı. Miting başbakan Davutoğlu 1 Kasım için tek başına iktidar için AKP’ye destek istemesiyle düşünüldüğü gibi siyasal ve AKP mitingi halinde geçti.

Ülkemizin geleceği için büyük bir tehdit olan terör konusunda İktidar, muhalefet ve STK’nın ayrı bir baş çekmesi sadece terör örgütü ve arkasındaki güçleri sevindirmekten başka bir şeye yaramayacaktır.

Terörün 32 yıllık sürecinde geçmişte ülkeyi yönetenlerin büyük hataları olduğu gibi bu günkü iktidarında büyük hata ve sorumlulukları olduğu tartışılmaz. Ancak gün hatalardan dönme ve ders çıkarma, yeni hatalardan kaçınma günüdür. Bunun için iktidarı, muhalefeti ve STK’nın Türk, Kürt, Çerkez, Abaza, Arap, Acem, Alevi, Sünni, Gayri Müslim vb. demeden bir olma birlikte olma günüdür.

İngiltere’de IRA, İspanya’da ETA’ya karşı İngiliz ve İspanyol halkı nasıl topyekûn bir araya gelip teröre karşı yürüyüş yaparak terörün sonunu getirdiyseler. Bugün Türkiye’de de tüm halkların, siyasilerin ve STK’nın ayrılmadan, bölünmeden bir ses olması gerekmektedir.

Teröre karşı tek ses tek yürek olmak zorundayız. Zira bundan başka vatan, ay yıldızlı al bayraktan başka bayrak yok bizim için. Teröre ve ülkemizi parçalamaya çalışanlara karşı “Ya bir olacağız, birlik olacağız, birlikte var olacağız. Yâda birlikte yok olacağız

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

20.09.2015/adanapost.com

Twitter.com/i.halilsipahi

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi