İbrahim Halil Sipahi
Seyyar satıcılar,
Seyyar satıcı, herhangi bir malı veya hizmeti sokakta gezerek ve genellikle bağırarak satan kimse, mallarını sabit bir noktada bekleyerek satanlara sokak satıcısı, genel adıyla işportacı deniliyor.
Simit-ayran ile başlayan her türlü gıda maddeleri ile giyimden, nalburiye’ye hemen her kalem ürünü tekerlekli tablalar, motosiklet vb araçlar ile sokak sokak dolaşarak satan seyyar satıcılar ile cadde ve sokak başlarında tezgâh açan sokak satıcıları işportacılar. Hemen hemen hepimizin günlük yaşamında alış veriş yaptığı, hayatımızın bir parçası haline gelen kişiler.
Genel adıyla İşportacılık, aslında bir iş bulamayan ve hayatını idame ettirmek üzere küçük bir sermaye ile bir tezgâh açarak günlük nafakasını çıkarmaya çalışan insanların oluşturduğu bir sektör. Bu sektörde çalışan her birey aslında gizli birer işsizdir.
Yerine ve sattığı emtiaya göre bazen bir dükkân sahibinden daha fazla getirisi olduğu söylenen bu iş alanı, isteyen her kişinin rahatlıkla yapabileceği bir iş olmadığı gibi oldukça risk taşıyan bir sektör.
Risk demişken önce meselenin bir başka boyutuna da kısaca değinmek isterim. Türkiye’de sokakta bir sektör oluşurda buralara sahiplenenler, kendisini mafya diye adlandıran bir takım insanlar türemez mi? İşte buda seyyar satıcıların kendi aralarında yaşanan bir meseledir. Çıkar çatışmaları, bu minvalde çıkan tartışmalar ve kavgalar yaralanma ve hatta ölümlere kadar varmaktadır. Caddeleri, park ve bahçeleri vb. umuma açık yerleri kendi kafalarınca parselleyenler buralarda bir başkasının tezgâh açmasına yâda bir bedel ödemeden tezgâh açmasına müsaade etmezler.
Geçimini sağlamak için yazın sıcağında kışın yağmurunda, karında, ayazında sokak sokak dolaşan seyyar satıcılar, kaldırım kenarlarına tezgâh açan sokak satıcıları işportacılar. Bir taraftan halkın sağlığını tehdit eden gıda satışını ve kaldırım işgallerini önlemek için seyyar satıcıların peşine düşen zabıta memurları ile köşe kapmaca oynarken çıkan tartışmaların sopalı, bıçaklı saldırılara dönüşmesi neticesinde yaralanmalara neden olan kavgalara sahne oluyor. Geçtiğimiz günlerde Adana ve Bursa’da seyyar satıcılar ile zabıtalar arasında çıkan kavga neticesinde sekiz kişinin yaralanması gibi.
Seyyar satıcılar ve zabıtalar arasında Türkiye’nin her yerinde hemen her gün yaşanan bu tatsız hadiselerin neresinden bakarsanız o tarafın haklı olduğu izlenimi doğuyor. Ortada bir sorun olduğu muhakkak. Ancak bu sorunun çözümü konusunda bugüne kadar bazı belediyeler kısmen çözüm getirmeye çalışsa da artan nüfus ve işsizlik ile her geçen gün kangren olan bu meseleye sistemli bir çözüm henüz getirilememiştir.
2002 – 2004 yılları arasında bu konu hakkında Adana’da iki yıl süren beş bin civarında seyyar satıcı ile birebir görüşerek seyyar satıcıların sorunlarını ve taleplerini ortaya koyan “seyyar satıcılık sorunları ve çözüm yolu” adı adlında bir proje hazırlamıştım. 2004 mahalli seçimleri döneminde kamuoyuna sunduğum bu proje. Adana büyükşehir belediye başkanlığına seçilen Aytaç Durak tarafından benimsenmiş, hayata geçirilmek üzere benden istenmişti. Memnuniyetle bila bedel verdiğim proje için alt yapı çalışmalarına başlanmış olsa da sonrasında proje hayata geçirilmemiştir.
Bir yerde, bir konu hakkında bir sorun varsa mutlaka çözüm yolu da vardır. Bu çözüme yerinde, etüt ve analiz ederek, kültürel, ekonomik ve hukuki boyutları ile çalışmalar yapılmak suretiyle ulaşılabilir.
Gizli işsiz olan bu seyyar satıcıların kayıtlı ve denetimli olarak çalışmalarını düzenlemek, hem seyyar satıcılığın resmi bir iş statüsüne kavuşmasına sosyal güvence kazanmasına, Hem de kayıt dışılığın ortadan kalmasıyla buradaki kayıp kazanç vergisinin devletin kasasına dönmesine yol açması bakımından her iki taraf açısından kazanç sağlayacaktır.
İbrahim Halil SİPAHİ
05.08.2015/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.