Siyasetimizin yeni siması Kılıçdaroğlu?nun bana göre en büyük açmazı, kendini kime sallatacağına karar verememesi.

Kemal Bey, kendisini statükoculara mı, geleneksel solculara mı, Alevi kesimine mi yoksa radikal solculara mı teslim edeceğine bir türlü karar veremedi.

?Ben iyi bir kılıcım, benimle dilediğinizi doğrayabilirsiniz? diye çıktığı siyasi meydanda onu doğru dürüst sallayabilecek birini bulamadı; takındığı acemi tavırlar yüzünden, savurmak isteyen herkes kendi kolunu kesti.

Bu günlerde yine, kınından henüz çıkmanın şaşkınlığıyla ortalarda dolaşan bu kılıcı herkes değişik bir aşkla sahiplenmek istiyor.

Solun içinde değişik kesimler tarafından sürekli farklı dalgalanmalara neden oluşu dikkatlerden kaçmayan Kılıçdaroğlu en son Cumhurbaşkanı?nın verdiği Cumhuriyet Resepsiyonu?na da Alevi kesimdeki yerini sağlamlaştırmak için katılmadı.

Bu kararı veririken, başörtülü kesimden kendisine asla oy gelmeyeceğini bildiği için rahattı. Yine de onlara saygısızlık yapmamış görünerek, Alevi tabanın hissiyatına mütercim bir kararla ?resepsiyona katılmayacağını? açıkladı.

Ben size söyleyeyim:

Sahibini bulamayan kılıç çok tehilikelidir.

Bir kılıç, zalimin elinde zulmü, hakkın elinde ise adaleti payidar kılar.

Bu kılıcın haksız yere savrulmaması ve masum kanı akıtmaması için halkın elinde olması şart.

Kemal Bey kendisini halka teslim etmesi gerekirken, onların saçıyla başıyla uğraşıyor, beyazı siyah, iyiyi kötü gösterebilmek için oldukça komik durumlara düşmekten de çekinmiyor.

Aldığı kararlar, takındığı tutumlar ve sergilediği tavırlarla bu güne değin sadece halkın canını yakan Kemal Bey, kötü adam rolündeki aktörler gibi, halkın zihnine asla bağışlanmayacak bir sima olarak yerleşmeye de razı görünüyor.

Ben böylelerini, kanını kendi içine akıtan ama yine de vakti gelmeden konuşmayan bu erdemli halkın bir daha çıkamayacak şekilde, paslanmak üzere kendi kınına gömeceğinden son derece eminim. 

O gün, uzakta değil;

sabredelim. 
 

Ahmet Yürekli

29.10.2010, Çamlıca.