Birbirini seven iki boksör ringe çıkınca kavgayı başlatmak zordur.
Boksörler ilk önce ayak parmaklarının üstünde dans ederek birbirinin etrafında dolanırlar.
Hakem, "Boks! Boks!" diye uyarır.
Onlar, birbirine vurmak istemez.
Amaçsız sallanan yumruklar havada uçuşur.
Sonunda, yanlışlıkla birinin yumruğu diğerinin çenesine gelir.
Çenesine isabet alan boksör, bunun biraz daha sertiyle cevap verir.
Bakarlar ki, müsabaka başlamış.
Ciddi bir şekilde maça asılırlar.
Yumruklar art arda patlar.
Son rauntta iki boksör de kan ter içinde ringin iplerine yapışır.
Maç bitince boksörler birbirlerine şaşkınlıkla bakarlar, "Bunu biz mi yaptık?" diye.
* * *
Seçim öncesi Erdoğan'la Bahçeli'nin sataşması da bana bu duyguları yaşattı.
Geçen gün, aslında birbirinden çok da nefret etmeyen iki liderden biri sürçü lisan etti. Diğeri de biraz daha hakaretamiz bir cevapla O'na karşılık verdi.
Şimdi de diğeri O'na bileniyor...
İki liderin de bu söz düellosunu, seçim sonrası kendilerini mahcup edecek boyutlara varmaz umarım.
* * *
Üzüldüğüm şu:
Siyasetin tabiatını büsbütün sataşmaya çevirdik.
Espritüelliğimiz, nüktedanlığımız kalmadı.
Erbakan Hoca gibi, Süleyman Demirel gibi, kampanya boyunca gülmekten kırıldığımız o eski seçimler maalesef geride kaldı.
Ben şuna şaşıyorum; o dönemler ağlanacak halimize gülüyorduk.
Şimdi ise, sevinçten gülünecek halimize ağlıyoruz.
Bizim dengeli bir işimiz olmaz mı hiç?
Ahmet Yürekli
25.04.2011
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.