Ravza-i Mutahharada karışık Duygular?



Hac mevsimi geldi, biz de Allah tekrar nasip etti ve duyufu?r- rahman olmaya kutsal topraklara Medine?ye geldik.  Bu satırlar da ravza-i mutahharadaki duygularımın kağıda dökülmüş halidir.
Efendimizin; ?Evim ile minberim cennet bahçelerinden bir bahçedir.? Hadisinde zikri geçen ve her Müslüman?ın iki rekâtta olsa namaz kılmak ve Allah?a dua etmek istediği ravza-i mutahharaya girme şansına ve şerefine nail olmak ve bu cennette bir an da olsa yaşama sevincini tatmak için yeşil halının üzerinde son safta her milletten ve coğrafyadan müminlerle birlikte saf tuttum.
Namazda sağımdaki, solumdaki, önümdeki cemaat sanki farklı ülkelerden gelen müminler değil de Hz. Peygamberin ashabı Hz. Ebu Bekirler, Ömerler, Osmanlar, Aliler, Zeydler, Ebu Zerler? .
Sanki namazı kıldıran Mescid-i Nebevinin İmamı değil de Hz. Peygamber?
Namaz kıldığım Mescid-i Nebevinin fiziki durumu sanki şuan ki konforlu ve ihtişamlı hali değil de Hz. Peygamberin döneminde var olan küçük, üstü hurma dalları ile örtülmüş, duvarları kerpiçten yapılmış mütevazı bir mescit?
Tekbiratu-l İhramla birlikte bunları hissederken secdede ise bir an yukarıdaki hadisten de ilham alarak kendimi cennette, cennetin ırmaklarından içerken, cennetin yeşilliklerinde yürürken, saraylarında oturup dinlenirken hayal ettim.
Bütün bu güzel duyguları yaşar ve hayal ederken birden bire Müslümanların asrımızdaki acıları, kederleri, ölümleri, tefrika ve birbiri ile didişmeleri, Mısırda, Suriyede, Maymarda? ölen binlerce genç, yaşlı, kadın, erkek? evlerini yurtlarını mallarını bırakıp hicret edip mülteci olan Müslümanlar aklıma geldi.
Secdeden başımı aldırıp mihraba baktığımda sanki Hz. Peygamber mihrapta namazı kıldırıyor da  namaz bitiminde bana hangi yüzle geldin? Ortadoğu?daki, Ortaasyadaki, Uzakdoğudaki, Afrikadaki,  Balkanlardaki? Müslüman kardeşlerinin bu ızdırabına çare olmak için ne yaptın der gibiydi.
Sanki hüzünlü bir vecihle yüzüme bakmak istemiyordu. Tabi bu tavrını sadece bana değil ravzada, mescitte olan bütün Müslümanlara gösteriyordu.
Bir ara Hz. Ebu Bekir efendimizin yanındaymış gibi ondan yardım istiyorum ama sıddıklığımı anlamadınız ki sana-size yardım edebileyim.
Hz. Ömer?den yardım istiyorum adaletimi uygulamadınız ki sana- size yardım edebileyim.
Hz. Osman?dan yardım istiyorum Ahlakımı ve hayamı örnek almadınız ki yardım edebileyim.
Son bir hamle ile Hz. Ali?den medet umuyorum o da sanki bıraktığım ilmin gereğini yapıp bilgiye sarılmadınız ki sana-size yardım edebileyim.
Mescitteki Ensara, Muhacire bakıyorum onlar da bizim gibi kardeş olamadınız ki senin sizin yarınıza ve çaresizliğinize merhem olabilelim.
Çaresiz bakışlardan sonra yanaklarımdan süzülüyor gözyaşlarım hem de hiç ağlamadıkları kadar.
Göz yaşlarım ravzada kağıt kalem kullanma imkanı olmadığından kağıda değil cennetin halısına, yeşilliklerine dökülüyor.
Bir mahcubiyet ve hüzünle ravzadan o cennet bahçesinden ayrılıyorum.
Peygamber Şehri Medineden Selam ve dua? Mekkeden yazıya devam etme dileği ile?

 

M. Zeki Uyanık, adanapost

17.09.13, Adana

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Zeki Uyanık Arşivi