İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

PKK’nın ateşkes aldatmacası,

 

Otuz yıldan fazla bir süredir Türkiye’nin başına musallat edilen sözde Kürt sorununu savunucusu PKK terör örgütü bu sürede asker, polis, sivil, kadın çocuk demeden binlerce vatandaşımızı acımasız ve kalleşçe katletti.

 

PKK’nın sözde ateşkesleri;

1993 yılından bu yana defalarca ateşkes ilan eden PKK, kendi ilan ettiği ateşkesi her seferinde yine kendisi alçakça ve kalleşçe saldırılarla bozmuştur.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın sözde Kürt soruna yaklaşımı üzerine terörist başı Öcalan’ın 13 Mart 1993’te Celal Talabani aracılığıyla Ankara’ya sunduğu altı maddelik bir çözüm planıyla “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü kabul ediyorum. Sorunların şiddet ve savaş yerine siyaset yoluyla çözülmesini kabul ediyorum. Kürtlerle Türkler arasında bir diyalog kurulmasına fırsat tanımak için silahlı eylemi durduruyorum. Beni muhatap almanız şart değil, TBMM’de bulunan Kürt milletvekilleriyle görüşülebilir.” Mesajının ardından 20 Mart 1993’de ilk defa ateşkes ilan etmişti.

Bu ateşkesten yaklaşık iki ay sonra Turgut Özal hayatını kaybetti. Özal’ın vefatından 40 gün sonra PKK Elazığ-Bingöl karayolunda 33 askerimizi kurşuna dizerek bu ilk ateşkesi bozdu.

 

PKK’nın kendi ateşkesini bozması ve saldırılarını artması üzerine TSK’nın PKK’ya düzenlediği operasyonlardan bunalan örgüt 15 Aralık 1995'da bir kez daha tek taraflı ateşkes ilan etti. Ancak TSK tarafından çelik harekâtıyla Kuzey Irak'a operasyona devam edildi.

 

15 Şubat 1999'da Kenya'da Öcalan'ın yakalamasıyla terörün sonunun geldiği düşünülmeye başlandı.  İmralı’da yargılanan Öcalan 1 Eylül 1999'da bir kez daha silahların susmasını, PKK'lıların Türkiye'yi terk etmesini istedi. Bunun üzerine bir grup PKK'lı Türkiye'ye geri gelip teslim oldu. 

Ancak ateşkesin uzun sürmesine rağmen askeri operasyonları ve AK Parti'nin Kürt sorununa kayıtsız kalmasını öne sürerek 1 Haziran 2004'te PKK yine silaha sarılacağını duyurdu.

 

2009'un Mayıs ayında PKK bir kez daha ateşkes ilan etti. Hatta ateşkes süresini uzattı. Bu dönemde açılımla birlikte Türkiye, Habur'dan gelişleri izledi. Öcalan "31 Mayıs'tan sonra ben yokum"  demiş, arından örgüt kanlı eylemlerine yeniden başladı.

 

Son olarak AKP Hükümeti - İmralı arasında başlayan görüşmelerin (müzakere)  arından terörist başı Öcalan’ın talimatı üzerine KCK 21 Mart 2013’de PKK ateşkes ilan ederek Türkiye’den çekileceğini resmen ilan etti.

 

Çözüm süreci kapsamında ateşkes ve çekilme;

Her sözde ateşkes ilanı arkasından yeniden toparlanarak kalleşçe eylemlerine devam eden PKK, 21 Mart 2013’de halen tartışılan ve ne amaç taşıdığı belli olmayan “çözüm süreci” hikâyesinin başlaması ile bir kez daha ateşkes ilan ederek Kandil’e çekileceğini ilan etti.

 

Çözüm süreci kapsamında silahları bırakmadan yapılan bu çekilmeye iktidarın talimatı ile TSK ve emniyet güçlerinin müdahale etmeyeceğinin garantisini alan PKK, basınında görüntülediği göstermelik çekilme adı altında yaptığı manevrayla Kandil’e yetiştirmek üzere yeni militanlar götürerek Kandil’den gelen yetişmiş militanlarını kırsala ve şehir merkezlerine yerleştirdi.

 

Kobani’de PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin IŞİD’le mücadelesine destek olarak ABD tarafından PYD’ye gönderilen ağır silahlardan payını alan PKK, ateşkes sözüne rağmen iki yıldır sürdürdüğü aralıklı saldırılarını son Suruç olaylarını bahane ederek yoğunlaştırmaya başladı. Zaten sıcak bakmadığı sözde “çözüm süreci”ni de sonlandırdığını ilan ederek bir kez daha ateşkes oyalamasına son vermiş oldu.

 

 

PKK’nın ateşkesleri taktiksel birer oyundur;

PKK 1993 yılından bu yana örgüt içerisindeki umutsuzluk, yılgınlık, gevşeme yaşanması ve TSK’nın operasyonlarından bunaldığı dönemlerde alışkanlık haline getirdiği tek taraflı ateşkes kararını ilan etmesinin adından bir toparlanma ve yeniden saldırılar için hazırlanma sürecine giriyor. Her ateşkesi sonlandırışının ardından da ardı ardına alçakça ve kalleşçe saldırılara başlıyor.

 

PKK terörü ve sözde “çözüm süreci” hakkında yazdığım hemen her yazıda PKK’nın amacın; Sözde Kürt sorunu ile alakasının olmadığını PKK’nın asıl görevinin Türkiye’de kargaşa yaratmak. Türkiye’yi madden ve manen yıpratmak, hizmet ettikleri emperyalist ve Siyonist güçler ile küresel sermayenin, uyuşturucu baronlarının çakallığını yaparak onların uyuşturucularını belli bir bedel karşılığında Türkiye üzerinden sevk etmek olduğunu.

 

PKK’nın bir yandan emperyalist ve Siyonist güçler,  küresel sermaye ve uyuşturucu baronlarına hizmet ederken bir yandan da diğer terör örgütleri gibi terör eylemlerini gerçekleştirmek üzere bu güçlere bağlı silah tüccarlarından aldıkları silah ve mühimmat ile onların kasalarını doldurduğunu.

 

Terör örgütlerinin bir ideal ileri sürerek ortaya çıksalar da, terör örgütleri hiçbir zaman ortaya sürdükleri ideallere hizmet etmemiş adı üzere her zaman terör eylemleri ile küresel sermayenin hizmetkârları olduklarını anlatmışımdır.

 

PKK’da 30 yıldır bölgede yaşayan başta Kürt kökenli vatandaşlarımız olmak üzere halkımızın malına ve canına kastetmiş, halka zulüm etmiş bölgeyi savaş alanına çevirmek sureti ile yaşanmaz hale getirmiştir.

Bir kez daha kendi ateşkes kararını kendisi ortadan kaldıran PKK terör örgütü yönetici ve militanlarının silahları ile birlikte adalete teslim olmadıkça ne bu ateşkes senaryoları nede terör son bulacaktır.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

04.08.2015/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi