Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Oktay Ekşi'yi yazmak...

 

Bir yazar adına çok dramatik, çok ibretlik bir olay.

Bir yazarın en büyük sınavı bu, kullandığı kelimeyi seçebilmek, kelimelerden oluşan cümlelerin nereye gideceğini görebilmek.

Ağızdan çıkan söz, geriye dönmesi imkânsız bir ok gibidir denir.

Yazı, söze göre daha damıtılmış ifadeler içerir ama o da, bir kere yayından çıktıktan sonra geri dönülmez bir yolculuğa çıkar.

Oktay Ekşi, 40 yıllık başyazar.

Yani başyazar.

Kendi sütunundan öte bir sorumlulukla yazan yazar.

Daha damıtılmış düşünceler ifade etmesi gerektiğini bilen yazar.

Ama bir söz daha var:

Her küp içindekini sızdırır.

Başyazar olunca içinizdeki başkalaşmıyorsa, bir gün yol bulup sızacak dışarıya...

Oktay Ekşi'nin bir "iç"i vardı ve bu, zaman zaman, benzeri biçimde ufunet sızdırmaktaydı.

Ama demek ki ufunetin tamamı, 40 yıldan bu yana sızanlardan ibaret değilmiş, geldi en berbatının sızmasına imkân verdi.

Gözü bağlandı, kalbi sustu, basireti felce uğradı ve o sözler damıtıla damıtıla okuyucunun önüne ulaştı.

Oktay Ekşi, şimdi neye kahretmeli?

Bence kendi yüreğine kahretmeli.

Bunca zaman, içinde bunca ufunet barındıran yüreğine, beynine kahretmeli.

Yani kendi kişiliğine kahretmeli.

Ne yazık ki, Oktay Ekşi tek değil. Bir dünya o. Bir alıcısı var onun, Hürriyet, yıllardır o tür bir "alıcı"ya ulaşmaktan vazgeçmedi. "Bidon kafalı", "göbeğini kaşıyan adam" ufunetinden gelinecek nokta burası idi.

Türk medyasının amiral gemisi...

Ve onun 40 yıllık başyazarı, ülkenin başbakanı ve bakanlarını "analarını satacak insanlar" diye suçladıktan sonra istifa edecek.

Yani kariyerini böyle bir küfür ve ardından gelen istifa ile tamamlayacak.

Medyatik dram bu değilse, başka nasıl olabilir?

Sanki tırmanıyor, tırmanıyor ve zirveden aşağı tepetaklak yuvarlanıyorsunuz. Zirveden aşağı yuvarlanırken, kendinizi "Başbakan'a bile küfredecek" bir iktidar halinde görüyorsunuz. Ve o iktidar hissi, size hayatınızın cinayetini işletiyor.

Evet, küfür cinayet, istifa intihar. Dram bu.

Hani Tayyip Erdoğan'dan söz ederken, "sivil dikta arayışı"ndan falan bahsetmiyorlar mı, Tayyip Erdoğan'ın iktidarı, ona ana-avrat küfreden başyazarın iktidarının yanında solda sıfır kalmaz mı?

Haa, istifa etti sonunda, diyeceksiniz bir de istifa etmeyip, medyamızın nasıl çamura bulandığını ve bu çamurun içinden çıkamaz hale geldiğini göstermiş olsaydı...

Basın Konseyi Başkanı'nın hâlâ Oktay Ekşi olması, zaten medyamızın kalite standardı açısından yeterli ipucu veriyor. 'Yazık bize' demek geliyor içimden.

Başbakan, "Bunlarla mücadele etmeyeceğim, savaşacağım" dedi.

Öfkeli bir çıkış mı bu?

"Analarını satar bunlar" denecek ve susacaktı, öyle mi?

Türkiye için öyle bir başbakanı mı tercih ederdik, anasına sövülse sineye çekecek birisini mi?

İbretlik bir olay bu.

40 yıl başyazarlık yapıp, o noktada insanların haysiyetine küfür etmekten yazarlığı bırakmak zorunda kalmak...

Yazarlık derslerinde okutulacak bir fenomen bu.

Tabii bu noktada, "Acaba Oktay Ekşi, 40 yıl medyanın amiral gemisinde başyazarlık yapabilecek nitelikte birisi mi idi" sorusu da sorulabilir.

Tabii bu noktada, "İnsanlara ana-avrat küfreden birisini 40 yıl başyazar olarak tutan bir gazete, medyanın amiral gemisi olarak niteleniyorsa bu Türkiye medyası adına nasıl bir şey" sorusu da sorulabilir.

...

Bir özdeyişimiz var, malum:

-Su testisi su yolunda kırılır.

Dini içerikli bir sözümüz daha var:

-Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz, öyle haşrolursunuz.

Ekşi'nin geldiği nokta, 40 yılından bağımsız düşünülemez demek bu.

Bence problem filtre sisteminde...

Medyamızda birçok kanaat önderinin yaşadığı ana zaaf da bu.

....

Başbakan ve bakanlar, Ekşi hakkında hakaret davası açacaklar.

Ne dersiniz, bu davada mahkemelerimizden, "Hükümet üyeleri ağır eleştirilere katlanmalılar, bunlar hakaret sayılmaz" gibi bir karar çıkabilir mi?

Geçmiş olsun:

Değerli devlet adamı Hasan Celal Güzel'e geçirmiş olduğu trafik kazasından dolayı geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, acil şifalar niyaz ediyorum.



 

 

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi