İrfan Küçükköy
Mücadele Birliği Kurumlarının Genel Muhasebecisi: Mevlüt Baltacı
Kitap: Mücadele Birliği Hareketi’nde İlkler
Hazırlayan: İrfan Küçükköy
Mevlüt Baltacı
Mücadele Birliği Kurumlarının
Genel Muhasebecisi
Mevlüt Baltacı, ailesi Çumra’nın Alıssa köyünden olup Konya’da, 1943’te dünyaya gelmiştir. İmam Hatip Okulu birinci sınıftan itibaren sınıf arkadaşımız oldu. Yüksek İslam Enstitüsü’nden, 1967 yılında, biz Konyalı ilkler, aynı sınıfta ve aynı sene mezun olduk.
TANIŞMA
Aykut Edibali ve Yavuz Arslanargun ile 1964 yılında, ilk önce, benimle birlikte ikimiz tanıştık. Tekrar tekrar olacak ama önemine binaen not düşmem gerekir. 1964 yazında geçici görev yaparken,Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nden bir öğrenci evimize geldi.r öğrenci bizi İhsan Ramiz Bayram isimli Ankara İlahiyat Fakültesinde okuyan bir öğrenci ile tanıştırmak istedi. Birlikte İhsan Ramiz Bayram’ın evine gittik. O da bizi Aykut Edibali’nin evine götürdü.
Hoşbeşten sonra Aykut Edibali konuşmaya şöyle girdi. “ konusuz sohbetler verimli olmuyor. Önce bir konu tespit edelim. Bu konu üzerinde konuşalım.” Sonra ara vermeden bir konu ortaya koydu “ Müslümanların günümüzde görevi ne olmalıdır?” dedi ve ardından açıklık getirdi. “Bu gün Müslümanların görevi, bir kadro oluşturup, onu hazırlayıp, devlete ulaşmaktır” tabii henüz “Milli Devlet” kavramı yok. Bu görüşe bizim onlarla tanışmamıza vesile olan Fahrettin isimli arkadaş karşıt bir görüş ileri sürdü. Biz günümüzde sosyal bir çalışma yapmalıyız, dedi. Tez doğru olsa bile örneği yanlıştı. Samiha Ayverdi’nin İstanbulda erkekli, kızlı doğa gezilerinden örnek verdi.
Aykut Edibali kültür üstünlüğü ile, Yavuz Arslanargun heyecanlı ifadelerle, hazret-i Peygamber’den örneklerle görüşlerini ayrıntılı ortaya koydular. Fahrettin arkadaşımız görüşünde ısrar ederek, Samiha Ayverdi’nin çalışmalarını örnek göstermeye devam etti.”. Küçük bir tartışma oldu. Fahrettin dipsiz bir tartışma sürdürmek istiyordu. Ben gençlere hak verdiğimi ifade ettim. Bir bakıma gençlere destek verdim. Mevlüt Baltacı sesini hafif yükselterek Fahrettin’e karşı ikaz tarzında görüş belirtti. Baltacının birkaç heyecanlı cümlesi, konuyu müspet yönlendirmeye yetti. Konu değişmiş oldu. Daha sonra Baltacı da bu heyecana hep şahit olacağız.
Başka başlıklarda anlattığımız gibi, bizi ziyarete Hasan Elmas ve Mehmet Aydın arkadaşımız geldiler. Aykut Edibali ve Yavuz Arslanargun ile onları da görüştürdük. Kemal Yaman ile Mevlüt İslamoğlu’nu (Cavlak) da telgrafla çağırdık. Üç gece görüşmelerimiz sürdü. Mevlit İslamoğlu’nu başkan seçerek, misafirleri Konya’ya uğurladık.
KONYA’DA İLK ÇALIŞMALAR
Konya’da, sonraları “kültür çalışmaları” veya “seminer çalışmaları” diyeceğimiz çalışmalara başladık. Hepimiz altı kişiyiz. Aykut Edibali ayda bir Konya’ya gelip birlikte yetişme faaliyetlerine katıldı. Askerlik sonrası Yavuz Arslanargun’la birlikte gelmeyi sürdürdüler. Bir sene içinde bize, sınıf arkadaşlarımız Necmettin Erişen, Mustafa Kapçı, Ali Kerrar Ulu, Hamdi …dahil oldular. Necmettin Erişen’nin dahil olması bizi dış çevreye açtı. Kemal Yaman’ın kardeşi, Abdullah Yaman, İmam Hatip Okulu son sınıftaydı. Çok etkili oldu. Birçok öğrenci çalışmalara başladı. Eğitim Enstitüsü açılmıştı. Oradan da öğrenciler çalışmalara dahil oldular. Afyonda, Ankara’da, İstanbul’da ve başka illerde isimsiz hareketimiz, gelişmeler gösterdi. Hatta çığ gibi büyüdü. Güçlü bir muhalefetin de başladığını ifade edeyim. Bu arada bizler, yüksek İslam Enstitüsü’nden mezun olduğumuz halde topluluğumuzu dağıtmamak için öğretmenliklere geçmedik. Öğrenciliğimizde, aldığımız görevlere devam ettik. Bunlar imamlıklar ve çevre il ve ilçelerde vaizliklerdi. Vaaz edip Konya’ya dönüyor, çalışmalara devam ediyorduk. Mevlit Baltacı imamlık yapıyordu. Nihayet 1967 Ekim ayı başında “Mücadele Birliği” adıyla teşkilatımız kuruldu. On kişilik Kurucular Listesi’nde ismi yer alan Mevlit Baltacı, oluşan yönetim kurulunda “Mücadele Birliği Genel Muhasibi” oldu.
Çalışmalarımız büyük adımlarla sürüyordu. Yeni katılımlar oluyor, seminer çalışmalarımız büyüyor, konferanslar veriliyordu. Her olay üzerine mitingler yapıyorduk. Bildiriler dağıtıyorduk. Sağ- Sol çatışması ismi verilen, anarşi dönemi de başlamıştı.
MEVLÜT BALTACI HAPİSTE
Solcu devlet görevlileri arasında Mücadele Birliğine zorluk çıkarma dönemi başlamıştı. Akla gelmeyecek engellemeler yapılıyordu. Bir savcının hanımı, apartmanın önünde bildiri dağıtan arkadaşlarımızın üstüne son kattan pis su dökmek, yolda gördüğü bildiri dağıtan arkadaşlarımıza sözlü sataşma, küfürlü sözler sarf etme gibi sataşmalarla karşılaşıyorduk. Bize bir engel çıkaracakları belliydi. Konya 1968 olayları oldu. İşçi partisi miting yapacaktı. Halk galeyana geldi. Gösteriler oldu. Sol kuruluşlar ile, sola destek veren mekanlar yakılıp yıkıldılar. Konya’da dev bir miting yaptık. Ancak artık hedefe Mücadele Birliği oturmuştu. Benzeri bir olay, Kayseri de yaşandı. Bazı yerler yakılıp yıkılmış. Hazırladığımız bir bildiride sol tahrikçileri kınayıp, halkın mukaddes bildiği şeylere hakarete, terzile izin verilirse , devlet eliyle engel olunmazsa halk galeyanlarının yaygınlaşacağını da ifade etmiştik. Kayseri olaylarını suç kabul eden savcılık bizim bu bildiriyi de suç olarak kabul etti. Suçu övmek suçtur kuralından hareketle “Mücadele Birliği”ne kapatma davası açtı. Dava görüldü. Mücadele Birliği’ne kapatma kararı ile Necmettin Erişen ve Mevlüt Baltacı’ya hapis cezası verdiler. Mevlüt Baltacı cezasını Çumra Hapishanesinde geçirdi. Zindanda kaldı ama cesaretinden, azminden, gayretinden hiçbir şey kaybetmedi
YEDEK SUBAY OKULUNDAN ER ASKERLİĞE
Mahkeme, hapishane derken, askere gitmesi gecikti. Bu arada “12 Mart 1971 Askeri Müdahalesi” yapılmıştı. Türkiye’deki Sol azgınlığı, Sol terörü, Sol anarşizmi, “SAĞ- SOL ÇATIŞMASI” olarak değerlendiren askerî Darbeciler, “BİR SAĞDAN- BİR SOLDAN” kuralıyla Yedek Subay Okulu’ndan iki asteğmen adayını er olarak mezun ettiler ve Ağrı Patnos’a er olarak gönderdiler. Bunlar, Soldan Uğur Mumcu, Sağdan Mevlüt Baltacı idi.. Her ikisi de kalan askerliklerini er olarak o tarihler itibariyle ilkokul mezunları arasında tamamladılar.
Uğur Mumcu o günleri “Sakıncalı Piyade” isimli bir kitap yazarak kültür ortamına sundu. Askerken sol basında her gün haber oldu. Maalesef biz Mevlit Baltacı’nın karşılaştığı cezayı sadece bir defa haber yaptık. Keşke diyorum, dergi yazı kadrosu daha hassas olabilseydi. Solcular bu cezadan bir kahraman ürettiler. Biz arkadaşlarımıza bile ulaştıramadık. Mevlüt Baltacı bu sıkıntılı durumu sabırla karşıladı. Hiçbir gün fütur getirmedi. Askerlik sonrası davasına aynı heyecanla devam etti.
MEVLÜT BALTACI İSTANBUL’DA
Askerlik dönüşü Konya’da çalışmalarımıza Necmettin Erişen, Hasan Elmas’la çalışmaları yönlendirirlerken Necmettin Erişen İstanbul’a intikal ettirildi. İller benim sorumluluğumda olurken, Mehmet Çetin’in sağlığında Konya’yla periyodik bir irtibata geçmedim. Ama sık geliyorlardı ve Mehmet Ağabey ile muhatap oluyorlardı.
Otağ Yayınevi’nin Cağaloğlu’ndaki yeni yerine taşındıktan sonra, bir vergi denetiminden geçti. Bu esnada bize profesyonel bir muhasebeci olan, benim hem yakın köyden hemşehrim, hem İmam Hatip Okulu’ndan tanıştığım, hem de asker arkadaşım olan Yusuf Ünal rehberlik etti. Defterleri gözden geçirdi, eksikleri tamamladı, vergi memurlarına muhatap oldu. Teftişi kazasız belasız geçirdik. Necmettin Erişen Mevlüt Baltacı’nın İstanbul’a nakli ile Yusuf Ünal’ın yanında yetiştirilmesini teklif etti. Mehmet Çetin Abi, Necmettin Erişen ve ben istişare ettik. Uygun olabileceğine karar verdik. Mevlit Baltacı böylece İstanbul’a intikal etti. Mevlüt Baltacı ve Salim Demirezen hem Sultan Ahmet İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin açtığı muhasebe kursuna devam ettiler, sertifika aldılar.Hem de Yusuf Ünal’ın muhasebe bürosunda uygulamalar yaptılar.. Burada Yusuf Ünal’a bir takdirimi ve bir de teşkilat adına teşekkürümü ifade edeyim. Yusuf Ünal, yedek subaylığında Kırklareli’deki Askeri Tümen’in muhasebecisiydi. Terhisinden sonra çağırdılar, Paşanın isteği üzerine muhasebe işleri ile görevli personel’e bir ay kadar kurs vermişti. İstanbul’da ilgim sürüyordu. Gerçekten başarılıydı. Bizim işleri yaparken hiçbir zaman ücret almadı. Seve seve yaptı. Bizim kurumların işlerini manevi bir hizmet olarak görüyordu. Konya’ya intikalden sonra irtibatım kesildi.
Mevlüt Baltacı ve Salim Demirezen daha sonra kurumlarımızın muhasebe işlerini devraldılar. İki gazeteyi birden çıkarmaya başlayınca Yavuz Arslanargun’un isteğiyle Bizim Anadolu Gazetesi’nin idari işlerinin başına geçti.
Gerek Teşkişat çalışmalarında ön saflarda verdiği hizmetleri ile, gerek kapatma davasında gösterdiği metanetle, dava adamı olarak Hapishanede yatarken gösterdiği metanetle, Askerde, Yedek SUBAY OKULUNDAN Mücadeleci olduğu için er olarak kışlara ilkokul mezunları arasına gönderilmesine sabırla, terhis sonrası aynı hızla ve azimle davayı sahiplenmesi ile, gayretli çalışmaları ile Mevlüt Baltacı benim gözümde bir kahramandır. Teşkilat tarafından böyle bilinmesini istiyorum. Mütevaziliği kahramanlığını gölgeliyor. Kendisi çektiğİ sıkıntıları, yaşadığı ızdırapları, hep mücadele Birliği Hareketi’nin tabii seyri olarak gördü. Hiçbir rüchaniyet istemedi. Kahrmen olduğu için , zorlukları yüklenirken tabii gören bir karaktere ve inanca sahip olduğu için kahramandır.
Bir önemli karakterini daha anmama müsaade buyurun. Onun için “Doğruluk Abidesi” desem yanlış bir şey söylemiş olmam. Doğru bildiği her konuda sesini hafif yükselterek, kararlılıkla görüşünü, müşahedesini ifade eder, tavrını ortaya kor, zararına da olsa doğruyu ifade etmekten çekinmez. Bu konuda çok örnek biliyorum ama bu kadarla iktifa edeyim.
MEVLÜT BALTACI TEKRAR KONYA’DA
1979 yılında bu gazete faaliyetini durdurunca, Mücadele Birliği Hareketi de sancılı sürece girmişti. Sessiz sedasız Konya’ya intikal etti.
Konya’ya döndükten sonra teşkilat işleriyle meşgul olmadı. Önce Konya’da imamlık aldı. Sonra din görevlisi olarak Belçika’ya gitti. Belçika dönüşü, Konya’da imamlık yaparken, oğlu ile birlikte kitap- kırtasiye dükkânı açtı. İmamlıktan emekli olduktan sonra da ticarete devam etti. Birkaç sene önce ticari işlerden tamamen çekildi. Şimdi emeklilik hayatını sürdürüyor.
Allah selamet versin. İndinde hizmetlerini ecirli eylesin. Md Amin
Hasan Elmas ---- Mevlüt Baltacı --- İrfan Küçükköy
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.