İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Mücadele Birliği Hareketi’nde İlklerden Bir Mütevazi Yiğit: Hasan Erden

“Kimlerdi O Güzel İnsanlar”

Mücadele Birliği Hareketi’nde İlklerden Bir Mütevazi Yiğit: Hasan Erden

Hasan Erden’i biz Konyalı İlkler, 1968 yılında İmam Hatip Okulu, Lise iki de okurken tanıdık. Yılmaz Karaoğlu arkadaşımızın kardeşi Abdülkadir Karaoğlu ile birlikte Mücadele Birliği kültür çalışmalarına katılmak üzere Balıkesir’den Konya’ya gelmişlerdi. Demekki bu iki genç liseli daha önce Mücadeleci olmuşlar. Kendilerini yetiştirmek üzere yaz tatilini Konya’da eğitimle geçirmeye gelmişler.

O sene yaz tatillerini eğitimle geçirmek üzere Necmettin Erişen'in akrabalarının içinde bulunduğu yirmi kadar İmam Hatip Liseli genç de Adana’dan gelmişlerdi. Civar illerden gelenler de vardı. Topluca Kemal Yamanların mahallesinde bir mescid evinde kaldılar. Kültür çalışmalarında öğrendiklerini, çay bahçelerinde masalarına oturdukları kişilere davamızı aktararak uygulama yaptılar. Uygulamalı eğitim yaptılar. Yaz tatili sonunda okullarına döndükleri zaman her birisi artık davayı onlara, yüzlere aktaracak, kınından sıyrılmış bir yalın kılıç haline gelmişlerdi.

Hasan Erden, aramızda meşhur “Allah vatana millete zeval vermesin” şiirini. bu yaz tatilinde yazmıştı.

Bu yaz tatilinde eğitim gören gençlerin her biri, girdikleri Üniversite şehirlerinde birer dava adamı yönetici olacaklardır. Abdulkadir Karaoğlu ve Hasan Erden o sene hareketimizi Balıkesir’de güçlü olarak başlatacaklardır.

İki arkadaş ertesi sene Üniversiteli oldular. Abdülkadir Karaoğlu Sakarya Üniversitesi İktisat Fakültesini kazandı. Hasan Erdem, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü öğrencisi oldu. Yeniden Milli Mücadele Mecmuası çıkmaya başladığı zaman da, onun bu şiiri Mecmuanın, ilk sayısının arka kapağında yerini aldı. Mecmuanın dışarıdan yazı kadrosunda yazarlar kadrosu içinde adı geçmiyordu ama, Yeniden Milli Mücadele Mecmuasınında, Pınar Dergisinin de yazarlar kadrosu içindeydi. İstanbul Sancağı yönetiminde isimsiz kahraman olarak bulunuyordu. İstanbul Sancağı’nda yüzlerce kişinin kültür çalışmaları o yürütmüş, yüzlerce vatan evladını mücadeleci olarak yetiştirmiştir. Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdiği zaman müftü veya öğretmen olacakken İstanbuldan ayrılmamış ve teşkilat içi görevlerine devam etmiştir. Bayrak gazetesi çıkmaya başladığı zaman gazetemize isimsiz kahraman olarak hizmet vermiştir.

Yeniden Milli Mücadele Mecmuasının arkadaşlar adına sahibi ben idim. İsmail Nakilçioğlu arkadaşımıza (Şimdi Prof. Dekan) devrettim. Mecmuanın yazı işleri Müdürü Kemal Yaman idi. Onun ayrılmasından sonra Hasan Erdem, Yeniden Milli Mücadele Dergisinin Yazı İşleri Müdürü oldu.

Aradan on beş sene geçtikten sonra Hasan Erden arkadaşımızla yollarımız bir daha keşişti. Ben özel Üsküdar FM radyosunda Hadis Proğramı yapıyordum. Hasan Erden de sosyal tarih konuları işliyordu, görüşüyor, konuşuyorduk. Mücadele Birliği ile ilgili bir konuyu ne ben sordum, ne de o açtı. Radyo proğramım benim Konya’ya intikalimle kesildı. Konya’da Radyo EN’de ve Sun Tv’de dini proğramları uzun süre sürdürdüm.

Yakında Hasan Erden’in rahatsız olduğunu öğrendim. Hem geçmiş olsun diyeyim, hastalığı hakkında bilgi alayım, hem de hayat hikayesini kendi usta kaleminden yazmasını isteyeyim diye telefon açtım. Geçmiş olsun dedim Hazırlamalta olduğum kitaptan bahsettim. “İrfan Abi yazamam. Çünkü bir tarafım tamamen, bir tarafım kısmen felçli” dedi. Üsküdar’da kalmaya devam ediyor. Eşi hafızdı. Nasıl diye sordum. Allah razı olsun, bana hizmet veriyor, dedi. Çocukları hakkında bilgi aldım.

Mücadele Birliğinden ayrılışta ekonomik sıkıntı çektiğini duymuştum. “Abi, Allah rızası için hizmet verdik. Halimizden şikayet ederek ecrini kaybetmeyelim, dedi ve Mü’min suresinin altı, yedi, sekizinci ayetlerinin mealini aktardı. Allah sağlık versin.

"Arşı taşıyan ve onun etrafında bulunan melekler, Rablerini överek tesbih eder, O’na inanır ve mü’minlerin bağışlanmaları için şöyle dua ederler: “Rabbimiz! Senin ilmin ve rahmetin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe edip sana yönelen ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları kızgın alevli cehennem azabından koru!”

Dört kitabı neşredilmiş. Defaatle neşredilen kitabı "Dua Mecmuası" Hakkında altında şunlar yazılı.

"Duaları kabul olan, Allah'ın sevdiği bir kul alabilmek ne güzel bir fazilet, ne yüce bir mertebedir. Bu mertebede değilsek, dualarımız kabul olmuyorsa, herhâlde bunun nedenini kendimizde aramamız gerekiyor. Zira "Dua edin! Kabul edeyim" buyuran yüce Allah (CC), vaadinden asla dönmeyeceğine göre dualarımızın kabul olunmayışının sorumluluğu bizde demektir. Bu durumda Kendi Kendimizi sorgulamamız gerekiyor: Acaba dualarımızın kabul olunmasına engel olan bir eksiğimiz, nasıl bir yanlışımız vardır? Bu kitapçıkta bu soruların İslamî deliller ve belgeler ışığında cevaplarını bulacaksınız."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi