İbrahim Halil Sipahi
MISIR?DA SANCILI GÜNLER
Arap baharı adı verilen sözde demokratikleştirme hareketi ile 25 Ocak 2011?de Mısırda Devlet başkanı Hüsnü Mübarek?in iktidardan indirilmesinin ardından Yapılan ilk demokratik seçime Ülkedeki Müslüman kardeşler % 52 oy alarak Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı seçildi.
Mısır?da Mursi ile başlayan bu yeni dönemdeki, Mısır devleti ve halkının yeniden toparlamasına yönelik izlenen demokratik ve toplumsal politika ABD?yi rahatsız etmeye başladı. Çünkü ABD Mübarek yönetimindeki Mısır'ı istediği gibi yönlendirebiliyordu ama aynı imkânı Mursi döneminde yakalayamadı. Mursi halkın içinden gelen ve halkın sesine kulak veren bir lider olma vasfı ile kullanılmaya müsait bir yapıda olmadığından. Mursi'yi kukla gibi kullanamayacaklarını anlayan ABD, ondan kurtulmanın yollarını aradı. Bu da ancak iç ve dış güçlerin ittifakı ile söz konusu olabilirdi. Nitekim öyle de oldu. Çünkü ABD için Mısır'ı dizayn etmek Ortadoğu'yu dizayn etmek demekti.
Mursi ile Mısırda başlayan yeni dönem, Mursi?nin ülkeyi İslamlaştırma çalışmaları ve kadrolaşması sebep gösterilerek, Genel kurmay başkanı General Abdulfettah El- Sisi gibi Pentegon?a yakın ve onların politikalarına kayıtsız şartsız biat edecek Mısır?lı generaller tıpkı Mübarek?in devrilmesinde oynadıkları ve halkın güvenini kazandıkları rolünü bu seferde Mursi?yi devirmekte kullandılar. Böylece bölgede demokratikleştirmeyi hedefleyen Arap baharı ilk patlağını verdi. Mısır?da asker, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi?yi devirdi. Bu değişime vurulan en büyük darbedir. Görevden uzaklaştırılan ve ordu tarafından alıkonulan Muhammed Mursi ordunun gözetimi altında tutuluyor ancak yeri konusunda kamuoyu ile bilgi paylaşılmıyor.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali, Mısır'da askeri darbeyle indirilen Mursi'nin yerine atanan Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'un başa geçişi de tesadüfen yapılan bir atama değildir. Kuşkusuz uzun süreden beri hazırlanan bir planın parçası olarak usul tamamlanmış oluyordu. ABD?nin kendilerine itaat etmeyen bir devlet başkanındansa, her dediklerini yapacak yeni bir hükümet hiç şüphesiz Ortadoğu'daki planları için çok daha iyi olacaktı.
Mısır?daki darbeye en büyük tepki gösteren Türkiye oldu. Darbenin ardından Mursi?ye en büyük desteği özellikle Türkiye olmak üzere Katar ve İran verdi, vermeye de devam ediyor. ABD?nin Mısırda yapılan bu askeri hareketi darbe olarak nitelendirmemesi. Mısırlı subayların ABD de yetiştirildiği ve ABD?nin her yıl Mısır ordusuna 1,5 milyar dolar yardım yaptığını göz önüne alırsanız pek de yadırgamamak gerekir.
Mısır?da 3 Temmuzda yapılan askeri darbenin ardından darbe karşıtı ve Mursi taraftarlarının Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarında başlattığı 300 kişinin hayatını kaybettiği binlerce kişinin yaralandığı darbe karşıtı eylem ve direniş devam ediyor. Her geçen gün darbe karşıtlarının sayısı artarken, Mısır'da seçilmiş hükümeti darbeyle yıkarak cunta hükümetini kuran orduya halkın desteği ise çok az.
Halk her geçen gün El-Sisi ve darbeci ordunun yaptığı demokrasi dışı eylemleri ve katliamları lanetlerken cuntacı ordunun yakın zamanda hükümeti geri vereceği inancı ile direnmeye devam ediyordu.
Mısır?da bundan sonra ne olacak?
Bundan sonraki süreçte Mısır'ın geleceğinin ne olacağı, Mısır'ın durumunda düzelme olmazsa bunun Ortadoğu'daki dengeleri olumsuz etkileyeceği şüphesiz en çok düşünülen sorular olarak zihinleri meşgul ediyor.
Halkın büyük çoğunluğunun desteğiyle seçilen Muhammed Mursi'nin, Mısır'da demokrasiyi inşa etmede en etkili isim olduğu bu kanlı süreçte daha iyi anlaşılmıştır. Fazla söze gerek yok. Darbeden önceki ve sonraki Mısır'a bakın! Mursi'nin ülkeye getirdiği demokrasinin devamını isteyenlerin ordu tarafından tereddüt edilmeden öldürüldüğü günler yaşıyoruz. Bu döngüyü ancak ve ancak Mısır halkı değiştirebilir. Darbeci, vesayetçi zihniyet son bulmadan Mısır halkının rahat etmesi mümkün görünmüyor.
Mısır Araştırmalar Merkezi tarafından Ağustos ayında Askeri darbenin muhalifleri artıyor başlığı altında yapılan ankette darbe karşıtları artarken Mursi'ye destek her geçen gün artıyor. Anket sonucuna göre halkın, yüzde 69'u Mursi'nin göreve geri dönmesini isterken yüzde 25'i Mursi'yi Cumhurbaşkanlığı koltuğunda görmek istemiyor. Yüzde 7 ise kararsız bir tavır sergilediği belirtiliyor.
Genelkurmay Başkanı El-Sisi, darbe karşıtlarının toplandığı Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarının boşaltılmasında kararlı. Mısır?daki geçici yönetim hafta sonu yaptığı açıklamada, Darbeyi Red Hareketi de, 48 saat içinde ?sivil itaatsizlik? ilan edeceklerini duyurmasının ardından 14 Ağustos sabahı Darbeciler, darbe karşıtları savunmasız ve silahsız kadın çocuk demeden Darbe karşıtı direnişçilere karşı kanlı üçüncü büyük katliamını gerçekleştirdi.
Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki darbe karşıtlarına yönelik Mısır güvenlik güçleri tarafından başlatılan müdahalede. Gerçek mermiler ve yoğun gaz bombalarının kullanıldığı, İçinde keskin nişancıların yer aldığı helikopterlerin meydanların üzerinde alçak uçuş yaptığı, meydandaki yaralıların dışarıya çıkartılmasına izin verilmediği, meydan hastanelerindeki ekipman ve doktorların yetersiz kaldığı, kan kaybından dolayı çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği. Yapılan kanlı müdahalede 163 kişinin öldüğü yedi bin kişinin yaralandığı ve müdahalenin devam etiği ölü ve yaralı sayısının her geçen saat daha da artacağının kaçınılmaz olduğu yazımızı hazırlarken aldığımız son haberlerdi. Bu arada darbe karşıtı gösteriler Kahire dışında diğer şehirlere yayıldığı ve yapılan müdahalelerde onlarca kişin hayatını kaybettiği kaydediliyor.
Mısır Suriye?ye dönüşür mü?
Darbeye karşı direnişçilerin önderliğini yapanlardan (ihvan) sözcüsü Ahmed Arif bütün halkın kadın çocuk demeden sokaklara dökülmesi çağrısı yaparak, Ölene kadar direneceklerini söylemesi ile görünen o ki, direnişin her şeye rağmen devam edeceğidir. Yapılan bu kanlı müdahale ile, darbeci yönetimin karşısında müzakere yapacağı muhatabını yok saymış bu konuda elini zarflatmıştır.
Mısır?da Suriye de Esad yönetimine karşı olduğu gibi batılı güçlerin desteğini almış silahlı bir karşı mücadele olmaması, ABD?nin yapılan müdahaleyi darbe olarak nitelememesi, Darbe karşıtlarına karşı ilk günden beri Türkiye?nin desteğinin dışında ciddi bir desteğin olmaması bu gün yapılan kanlı müdahalenin, katliamın şiddetle devam etmesine rağmen başta İslam Kalkınma Örgütü, BM, AB, olmak üzere Arap dünyası ve batılı ülkelerden hala bir ses çıkmaması bir insanlık ayıbıdır. Yapılan darbeye darbe dahi diyemeyenlerin yapılan katliam karşısında sessizliği Mısır?da bir iç savaş çıkma beklentisi içinde olduklarını düşündürmekten öteye gitmemektedir.
Mısır?da tüm bu yaşananların ardından Suriye deki bir iç savaş durumu ortaya çıkar mı? Bunu düşünmek dahi istemiyoruz. Mısır?da darbeye karşı direnenlerin isteği seçilmiş yönetimin yeniden iş başına gelmesi yada yeniden demokratik bir seçimle darbe yönetiminin son bulmasından başka bir şey değildir. Demokratik bir direniş hareketi gösteren Müslüman kardeşler ve darbe karşıtları yönetime karşı herhangi bir silahlı, taşlı, sopalı bir direniş göstermemektedirler. Umudumuz darbe yönetiminin bir an evvel bu sert tutumundan vazgeçerek ülkeyi sivil yönetime devretmesidir.
İbrahim Halil SİPAHİ
14.08.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.