
İrfan Küçükköy
Medeniyet Dini İslam (3)
Medeniyet Ve Hak Kavramı
Günümüzde insan haklarının yüksek seviyede sağlanması toplumlar için ve devlet icraatları için medenilik ölçüsü olarak görülmektedir. Bir arkadaşımın yorumda ifade ettiği gibi en önemli hak hayat hakkıdır. Çocuk hakları, işçi hakları, kadın hakları gibi değerleri Batı toplumları şeklen de olsa çözmüş gibi görülüyor. En azından çözmek için kurumları vardır.
İslam’da “Hak” kavramı kutsaldır. Kul hakkını korumak, her şeyin üstündedir. Haklara riayetteki titizliğin adı takvadır. Kul hakkını korumakta titizlik göstermeyen, ibadetlerde titizlik gösterse bile “muttaki” olamaz.
Sosyal barışın, toplumsal mutluluğun anahtarı, her ferdin, başkalarının haklarına saygı göstermesidir. Adaletin aslı hakların yerlerini bulmalarıdır. En güçlüsünden en zayıfına, her ferdin hakkını aldığı toplum, “Medenî Toplum”dur. Medeniyet hakların yerlerini bulmalarıdır. İslam bu anlamda medeniyet dinidir. İslam tarihi, bunun çok cazip örnekleri ile doludur. Hazret-i Ebu Bekir Halife seçildiği gün, “En zayıfınız, haklarının korunması konusunda, yanımda en kuvvetlinizdir” demiştir.
Medeni toplum, her alanda organize olmuş toplumdur. Batı toplumu kişi haklarını korumak için kurumsallaşmış ama kişiler arasında bağları güçlendirememiştir. İslam dini hakların korunmasına azamî derecede itina etmiş, ancak zirve noktada ortaya koymuş olmasına rağmen İslam toplumları çağımızda bu gaye ile organize olamamışlardır. Hakların korunması, hukukî ve ahlakî planda kalmıştır. Bu konularda yaygın eğitim gücü ve devlet’in koruyucu etkisi yeterli görülmüştür. İslam dünyasında, Günümüzde, sivil toplum kuruluşları oluşturulamamıştır. veya zayıf kalmıştır. Günümüzde İslam toplumlarında yeni kurumlara ihtiyaç vardır.
Hristiyanlıkta ruhbanlık vardır. Batı toplumları ruhban sultasını zayıflatmak için çok uğraşmıştır. İslam’da ruhbanlık yoktur. Ruhban sınıfı doğmamıştır. Tarikatlar ruhban sınıfı benzeri farklı cemaatler oluşturmuşlardır. Ruhban sınıfı olmaması bir eksiklik değil, insan onurunu, şahsiyetini koruyan bir faktördür. İslam nazarında alimler, manevi otorite değil, ilmî otoritelerdir. İslam’a göre herkes manevî yücelişe ulaşabilir. Hiçbir kimse, bir manevî otorotiye hesap vermek zorunda değildir. Hukukî sorumluluk başkadır. Hukuki ve imani sorumluluk İslam kültüründe esastır.
Bu konuda sol kültürlerde görüldüğü gibi, ideolojik yapıya dönüşmeden münhasıran hakları koruyan kurumlar oluşmalıdır. Var olanlar bu Gaye’ye yönelmelidir. Sarı sendika, siyasi organizeli sivil kurumlar, kuruluşlar, var oluş gayelerinin dışında, istismarcı kuruluşlardır.
Selamün Aleyküm
Aşırılık nereye gider?
24 Ekim 2024 Perşembe 11:15Batı Avrupa Ve İslam Yayılması
09 Ekim 2024 Çarşamba 20:44Mücadele Birliği'nden dâvâ arkadaşım Salih Parlak Hoca vefat etti.
23 Ağustos 2024 Cuma 15:03İsrail Azgınlığının Sebebi
10 Ağustos 2024 Cumartesi 11:40Türkiye’m
30 Temmuz 2024 Salı 12:52Mücadele Birliği Destanı
27 Temmuz 2024 Cumartesi 21:20Hikmet Projektörü
10 Temmuz 2024 Çarşamba 20:08Hicri Yılbaşı
08 Temmuz 2024 Pazartesi 10:48Gönenli Mehmet Efendi.
06 Temmuz 2024 Cumartesi 01:39Hadisleri Değerlendirme
27 Haziran 2024 Perşembe 03:43




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.