İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

İslami ve Milli Değerimiz Vakıflar



İnsanın yaradılışında var olan yardımlaşma duygu ve düşüncesi insanlığın tarihi ile yaşıttır. Her toplum yardımlaşma hususunda kendi yaşadığı zamanın sosyal yapısına göre bazıfaaliyetlerde bulunmuştur. Yardımlaşmanın teşkilatlandırılmış en ideal şeklini ise vakıf olarak görmekteyiz.

Arapça bir kelime olan VAKIF sözlükte yer aldığı şekliyle durma, durdurma, hareketten alıkoyma, hapsetme ve dinlendirme manalarına gelir. Çoğulu Evkaf'dır

Terim olarak bir malı veya mülkü satılmamak kaydı ile ve bazı özel şartlar çerçevesinde bir hayır işine tahsis etmek olduğu bilinen vakıf bugünkü anlamda şöyle tanımlanabilir.

Vakıf; kişinin taşınır veya taşınmaz mallarının hiçbir dış tesir altında kalmaksızın sırf kendi rıza ve isteği ile şahsi mülkiyetinden çıkarıp hayır ve hasenat gayesi ile yine kendisi tarafından belirtilen şart ve hizmetlerin yerine getirilmesi için ebedi olarak tahsis etmesidir. Bu durumda vakıf kuran kişi ile vakıf (Vakfeden) kişi arasında vakfın hangi şartlara göre yürütüleceğini belirten yazılı belgelere de VAKFİYE denilmektedir.

Vakıflar aynı zamanda; hukuki, tarihi, coğrafi, toplumsal, iktisadi, dini vb. yönlerden kültürümüzü yansıtan bilgiler açısından da çok önemli bir hazinedir.

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz.

Dini hizmetler, Sağlık hizmetleri, Eğitim ve öğretim hizmetleri, Aş evi hizmetleri, Sosyal hizmetler, Sanat ve kültür hizmetleri, Para yardımı, Milli savunma hizmetleri, İktisadi Ulaştırma hizmeti, hizmetler, Spor hizmetleri vb. gibi.

Geçmişi ilk çağlara kadar uzanan yardım kurumlarından biri de vakıflardır. Amacı, insanlara sürekli hizmet ve yardım sunmaktır. Vakıflar ilk önce dinsel amaçlarla kurulmuştur. Daha sonraki çağlarda değişen yaşam koşullarına uygun olarak eğitim, bilim, sanat, kültür vb. alanlarında çalışmalarını sürdüren vakıflar kurulmuştur. Müslüman ülkelerde vakıflara ayrı bir önem verilmiştir. Hz. Muhammet, ilk vakfı kurarak kendine ait olan 7 hurma bahçesini bu vakfın hizmetine vermiştir. Vakıf geleneğine tarihen çok önem veren Türkler, özellikler İslam dinini seçtikten sonra Selçuklu ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğu döneminde vakıflara büyük önem vermişlerdir. Padişahlar başta olmak üzere ileri gelen devlet adamları, variyet sahibi halkın ileri gelenleri adeta vakfe hususunda yarışır hale gelmişlerdir.

Osmanlılar zamanında kurulan vakıflar kadılar tarafından yönetilirdi. 2. Mahmut döneminde ?Evkaf Nezareti?(Vakıflar Bakanlığı ) kuruldu ve bütün vakıflar bu bakanlığa bağlandı. Cumhuriyet döneminde, yönetiminde ve denetiminde büyük değişiklikler yapılan vakıflar hizmetlerini sürdürmeye devam etti. 3 Mart 1924?te ?Şeriye ve Evkaf Vekaleti?kaldırıldı. Vakıfların yönetimi başbakanlığa bağlı bir genel müdürlüğe devredildi. 1926?da kabul edilen Medeni Kanunda vakıflar konusu yeniden düzenlendi. Vakıflarla ilgili en önemli yasa 1935?te çıkarılıp vakıfların idaresi ?Vakıflar Genel Müdürlüğü? adlı kuruluşa devredildi. 1 967?de çıkarılan yasayla da yeni vakıfların kurulmasına olanak tanındı.

İyilik ve hayırda yarışmak, Allah yolunda harcamada bulunmak ve toplumdaki kimsesiz, fakir ve düşkünlere yardım elini uzatmak, dinimiz İslam?ın en çok üzerinde durup teşvik ettiği hususlardandır.

Yüce dinimiz İslam vakfa işaret ederek hayırların kalıcı olanın, bu tür hayır ve yatırımlar olduğunu bildirmektedir. Nitekim Kur?an-ı Kerim?de bu hususta şöyle buyrulmaktadır: "Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça tam hayra erişemezsiniz."(Ali-İmran 92) Bir başka ayette ise; "Öyle ise siz de (ey mü'minler) hayır işlerine koşun, birbirinizle yarış edin". (Bakara, 148)

Hz. Peygamberi (SAS, "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalıolan; malın en hayırlısı, Allah yolunda harcanan maldır" Riyazu?s-.Salihin Terc.,5.Hadis ) Ayrıca; ?İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak arkasında sadaka-i cariye, istifade edilen ilim ve hayırlı evlat bırakan kimsenin amel defteri açık kalır.( Müslim, Vasiyye, 14.) buyurmuştur.

Vakıflar, Hz. Peygamber döneminden itibaren tarih boyunca İslâm toplumlarının sosyal yapılarını sağlamlaştırmada, sosyal dengeyi sağlamada ve yaraları sarmada etkili bir rol üstlenmişlerdir.

Camiler, mescitler, okullar, kütüphaneler, hastaneler, aşevleri, dar-ül acize, kervansaraylar, çeşmeler, sarnıçlar, köprüler, külliyeler, dergâhlar ve daha nice imarethaneler bu vakıflar sayesinde yapılarak insanlığın hizmetine sunulmuştur.

Bu vakıflar, aynı zaman da fakir ve kimsesizlere iaşe ve ibatelerini temin etme, hastaları tedavi ettirme, ilmi yaygınlaştırma, hayvanları ve çevreyi koruma, toplumun ihtiyacı olan birçok tesisi inşa etme? gibi insanlık için bir çok hayırlı ve güzel hizmetlere vesile olmuşlar. Çağın ve teknolojinin getirdiği yenikler ile vakıfların kapsamı genişlemiş sosyal toplumun vazgeçilmez bir unsuru olmuştur.

Bugün de güzel ülkemizde var olan bir çok hayırlı hizmet bu vakıflarla devam etmektedir.İnsanları bilgilendirmek ve hayra teşvik etmek amacı ile Mayıs ayının ikinci haftası vakıf haftası olarak kutlanmaktadır.

Daha müreffeh bir toplum için yardımlaşmak, insani değerlere sahip çıkmak ilahi bir görevin yanı sıra insani bir görevdir. Unutmayalım ki hayat paylaşınca güzeldir.

İbrahim H.SİPAHİ

07.05.2013/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi