Halid bin Velid ve günümüz siyasetçileri?



Öncelikle şunu ifade edelim ki bu yazıda amacımız kimseyi hedef almak ya da yermek değildir. Bunun yanında siyaset konumuz ve alanımız değil ama herkesi ve herkesimi ilgilendirdiği için bazen biz de istemesek de siyasete kıyısından köşesinden girmek zorunda kalıyoruz.



Malum Türkiye?de gündem 30 Mart seçimine kilitlenmiş durumda. Bütün partiler seçimden zaferle çıkmak için bütün kozlarını oynamakta, oy alabileceğine, başarılı olabileceğine? inandığı kişileri aday göstermeye çalışmaktadır.



Tabi teşbihte hata olmasın bir kızı yüz kişi ister bir kişi alır misali aday olanların hepsi de aday oldukları görevi veya makamı almak istiyorlar. Ama her zaman herkesin istediği olmuyor. Olmayınca da bazı adaylar aday gösterilmedikleri için partilerine kızarak parti değiştirebilmektedirler.



Oysa Türkiye?de siyaset daha çok ideolojiye dayalı yapılır. Yani kişi fikrine, yaşam dünyasına, inancına, yakın bulduğu ve benimsediği partilerde siyaset yapar. Ancak her seçim döneminde adaylardan bazıları talip oldukları görevi alamayınca partisine kızarak istifalarını verip diğer partilere hatta karşı görüş ve ideolojinin safına geçmektedirler.



Bugünlerde de her aday belirlemede yaşandığı gibi bütün partilerin aday adayları tercihi beğenmedikleri, istediklerini alamadıkları için partilerinden istifa ederek diğer partilere gitmekte hatta karşı ideolojinin adayı olmaktadırlar.



Tabi bu durum Türkiye de pek kabul görmese de, yadırgansa da onların tercihidir saygı duymak gerekir.



Ancak bu durum belki garipsersiniz ya da ne alaka diyebilirsiniz ama benim aklıma ünlü İslam komutanı Seyfullah (Allah?ın kılıcı) lakaplı Halid bin Velid?i getirmektedir.



Zira Halid bin Velid, Müslüman olduktan sonra İslam dünyasının en önemli komutanlarından birisi olur. Cepheden cepheye koşar, Mute'de, Huneyn'de, Taif'te destanlar yazar. Devrin en büyük devletleri Bizansı ve Sasani'yi dize getirir. Dünyada yenilmeyen ender komutanlardan birisi olur. Biladu?ş- Şamı, Mardini, Maraşı fetheder ve Anadolu?nun kapılarını İslam?a ve Müslümanlara açar.



Bu kahramanlığı ve komutanlığından ötürü sevgili Peygamberimiz ona 'Seyfullah', yani 'Allah'ın Kılıcı' unvanını veriyor.



Hz. Peygamber ve onun halifesi Hz. Ebu Bekir döneminde gösterdiği cesareti ve başarıları Hz. Ömer?in hilafeti döneminde de gösterir. Ancak Yermük savaşında Halife Ömer büyük komutan Halid bin Velid?i görevden alır. Halid, neden görevden alındığını bilmez çünkü Halife Ömer, Medine?den mektupla haberi göndermiştir.



Gerekçesini bilmediği halde görevden alınmasına rağmen Halid bin Velidin içinde en ufak bir burukluk ve tereddüt olmaksızın, daha önce komutanı olduğu Ebu Ubeyde bin Cerrah?ın emri altında tarihe geçen: ?Ben Ömer için değil. Allah?ın rızası için savaşıyorum?. Sözü ile sade bir nefer olarak cephede destan yazmaya devam eder.



Savaş bitiminde Medine?ye dönüldüğünde Hz. Ömer, Halid bin Velid?e onu komutanlıktan azletme sebebini açıklar ve derki: ?Ya Halid, Allah biliyor ki seni çok seviyorum. Ancak halk, kazanılan zaferleri senin şahsından biliyordu. Ve ben biliyorum ki bize bu zaferleri nasip eden Allah?tır. Şirk endişesiyle seni görevden aldım.?



Yani bir anlamda Hz. Ömer, Halid bin Velid?in askeri anlamdaki yükselişini onu görevden alarak halkın başarıları şahıslara yüklemesinin önüne geçer.



Belki olaylar ile kişilerin birbiri ile bir bağlantısı yoktur. Aynı şekilde cihad ile siyaset farklı kavramlardır. Dolayısıyla bugünkü siyasileri İslam?ın büyük komutanı ile kıyaslamak yanlıştır.



Bütün bunları kabul etmekle birlikte benim üzerinde durduğum, kişinin bir makamdan alındıktan sonraki ya da talip olduğu bir makama gelemediğindeki tavrıdır.



Yani kişinin istediğini alamadıktan sonra bir anda bütün geçmişini, ideolojisini, söylemlerini? terk edip karşı cepheye geçmesidir.



Oysa Halid bin Velid ne diyor, makam olmasa da olur. Çünkü niyet Allah?ın rızası gerisi teferruat.



Madem siyaset millete hizmet için yapılıyor, madem amaç halka ve hakka hizmet o zaman makam olmadığında da, verilen makam geri alındığında da bu hizmet aşkı ve mücadelesi devam etmelidir.



Aksi halde siyasetin rıza-i ilahi için yapılmadığını gösterir ki bu da kişinin dünyayı ahirete tercih ettiğini gösterir.



Selam ve dua ile?

 

M. Zeki Uyanık, adanapost

21.02.14, Adana

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Zeki Uyanık Arşivi