Geçmişle uğraşmak çok kolaydır. Geleceği kurtarmak ise kolay değildir. Emek ister, sabır ister ve en nihayeti ömür ister.

Geleceği kurtarabilme yol ve koşulları nelerdir? İşte müzakere edilmesi gereken bu, hataların en asgariye indirildiği, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşama ulaşmak varoluş gayesine uygun standart?ı yakalamak olmalıdır.

Yukarıdaki ana çerçevede durum tespiti yapmak, geleceği kurtarmak için '' Ne yapmalı'' sorusuna yanıt arayalım.

Öncelikle geleceği kurtarmaktan muradımızın ne olduğunu belirtelim; Dar anlamda geleceği kurtarmak öncelikle yaşadığımız zamanı müzakere etmektir. Daha geniş anlamda ise eksikler ve hatalardan gerekli dersi çıkarmak ve geleceği bunun ışığında tasarlamak, yeni hedefler ortaya koyabilmek olmalıdır. Milli şair Mehmet Akif Ersoy ?Hatalardan ders alınsaydı tarih tekerrür etmezdi? diye ne güzelde ifade etmiş.

Yaşadığımız toplumda sosyo-ekonomik ve kültürel yapı ve ilişkilerde ki değişimleri inancın gücüyle kurmaktır. Bu hedefe ancak uygun strateji ile atılacak hesaplı adımlarla ulaşılabilir.  Burada ''uygun stratejiden'' kastımız, hedefe giden yolda atılacak adımlarda  ''önceliklerin '' doğru tespit edilmesinden ibarettir. Bunu başarabilmenin ön koşulu da gerçekçi olmak, bulunduğumuz noktayı, zemini doğru tespit etmek, hayallere ve sloganların kolaycılığına kapılmamaktır.

Çizdiğimiz hedef için başlangıç noktamız, yaratılışın fıtratına uygun olarak değişimden yana güçleri ve inançlarımızın öngörülen değişime elverme istemini doğru değerlendirerek belirlemektir. Atılacak adımların tespitinde, değişimi öngörülen sosyo-ekonomik ve kültürel yapı ve ilişkilerdeki değişimler elbette dikkate alınır.

Yaşadığımız coğrafya ve dünyada her gün yeni gelişmelere gebedir. Bu gelişmelerin yaratacağı ortamda, çevremizi bilinçlendirilerek, geleceğe hazırlamak karanlıktan aydınlığa çıkmanın  yollarını ortaya koymak gerekmektedir. Sadece bilinçli, dirayetli  plan ve program ile gelecekte istenilen yaşam koşullarına ulaşabilineceği bilinmelidir. İşin başında bunun pek kolay olamayacağı kabul edilmelidir.

Eskiden çağlara sığan gelişmelerin günümüzde on yıllarda, hatta daha erken gerçekleştiğini bilerek kendimizi ve çevremizi geleceğe hazırlayalım. Unutmayalım ki dün geçmiş bir daha da asla geriye gelemeyecektir. Gelecek ise, bizi olduğu gibi beklemekte. Onu yakalamak, dilediğimizce yönlendirebilmek, şekillendirebilmek, kısmen hükmedebilmek ise büyük ihtimaller ile elimizde. Daha sağlıklı, kaygısız, umut dolu bir yaşam için, geçmişte kaybettiklerimizden gerekli dersi çıkarmış, geleceğe ümitle bakmak gerçekten istenildiğinde başarılmayacak kadar zor da değildir.

İbrahim Halil SİPAHİ

21.07.2013/adanapost.com