İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Geçmiş Zaman Olur Ki , Hayali Cihan Değer

Mücadelecilerde Yüksek Heyecan

İrfan Küçükköy

Bir davaya bir harekete iman seviyesinde inanmışsanız yüksek bir heyecan içinde olmanız tabiidir. İnandığınız davayı onlara, yüzlere, binlere aktarmak istersiniz. İnancınıza karşı gibi gördüğünüz kişiler ve hareketler karşısında kale gibi durmak istersiniz. En gizli planları çözmek, hainlerin ocaklarını darmadağın etmek istersiniz. Heyecanınız sizi buna sevk eder. Art niyetli insanların entrikalarını gördükten, oyunlarını anladıktan sonra hâlâ hiçbir şey olmamış gibi duramazsınız.

Hazret-i Ömer’in karşılaştığı İslam’a zıt tavırlar karşısında yüksek heyecan ve reaksiyon gösterdiğini okuyoruz. Bu onun yüksek imanının sonucudur. Birisi bir konuda Hz. Peygambere soru sordu. Sonra aynı konuyu Hz.Ebubekir’e sordu aynı cevabı aldı. Sonra da Hz. Ömer’e sordu. Hazret-i Ömer, aynı kişinin aynı soruyu Hazret-i Peygambere ve Hazret-i Ebubekir’e sorduğunu öğrenince çok kızdı. Bu kişinin boynunu vurmak için Hazret-i Peygamberden izin bile istedi. Bu, bu adamın münafık olduğunu ve Hazret-i Peygamber ile bu sahabelerin aralarını açmak istediğini gösterir veya bu adamın Hazret-i Peygamberin hükmünü ve Hazret-i Ebubekir’in kararını kabul etmediği anlamına gelir. Böyle bir olay ve tutum karşısında Hazret-i Ömer’in heyecanlanması tabiidir.

Bir öğrencisi İmam-ı Gazaliye mektup yazarak görev yapmakta olduğu yerlerde karşılaştığı problemlerle ilgili bilgi ister. Belki de insanların anlatmakta olduğu konulara ilgisizliğinden yakınır. Gazali ona on beş sayfa kadar tutan bir cevap yazar. Bu mektubu arapça olarak “Eyyühe’l-Veled” ismiyle neşredildi. (Piyasada bulunan Türkçe Eyyühe’l-Veled isimli ilmihal ağırlıklı kitap değil) Bu cevabında İmam-ı Gazali öğrencisine şu tavsiyede bulunur: “Sen davanı insanlara yangın habercisi gibi, yangın habercisinin heyecanı içinde sunmalısın. Yangın habercisi haberi sakin ve durgun bir üslupla vermez. Yüksek bir heyecan ve telaş içinde verir. Senin de aynı üslubu kullanman gerekir” der.

Bir bakıma Mücadele Birliği mensupları olan bizler yangın habercisi gibi idik. Çünkü milletimizin ve İslam Milletlerinin karşı karşıya oldukları tehlikeleri haber veriyorduk. İnsanları bu büyük yangını söndürmeye, tuzaklara düşmemeye, entrikalara kurban gitmemeye çağırıyorduk. Arkadaşlarımızın göğüslerindeki yüksek imanları ve volkan gibi heyecanları bazılarınca yadırgansa bile bu tavırları ile etkileyici, sürükleyici oluyorlardı. “Mücadele Birliği’ne kimler karşı olabilir?” sorusuna cevap ararken bir madde olarak da “Hareketten hoşlanmayan, mevcut durumda menfaati olan, rahatlarını seven kişiler” diye ifade ediyorduk.

Bu aynıyla gerçektir. Esasen arkadaşlarımızın hayat tarzlarını değiştiren, onları İslamî prensipler içinde yaşamaya sevk eden bu imanları ve bu heyecanları oluyordu. Hayat şekillerini, alışkanlıklarını imani heyecanları değiştiriyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi