Fiyat artışlarındaki püf nokta!

En önemli mes'elemiz enflasyon. Ne yapıp edip sorunu ortadan kaldırmalıyız. Bir realiteyi hatırlatayım… Dünyanın her yerinde böyle… Enflasyonu halledemeyen hiçbir kurum ve irade ne yaparsa yapsın, başarılı sayılmaz.

İşi enflasyonu düşürmek olan kesimler kimsenin gözünün yaşına bakmadan adil bir yaklaşımla gerçek doneleri ortaya koyarak sorunun üzerine cesaretle gitmek zorundadır. Çünkü enflasyon ekonominin kanseri konumundadır. Erken teşhis yapılmazsa, sonucu herkes tarafından malumdur.

Türkiye ile eşdeğer tutulan Latin Amerika ülkeleri dahi enflasyon mes’elesini çözme yolunda hızla ilerliyor. Bu ülkelerde ortalama enflasyon oranı yüzde 9,3. Sadece Venezuela (yüzde 686), Arjantin (yüzde 51) ve Brezilya (yüzde 10) yüksek enflasyon oranlarıyla diğer ülkelerden ayrışıyor. Diğer devletlerdeki enflasyon hep tek haneli.

***

Bizdeki enflasyonun çözümü o kadar da girift olmasa gerek. Madem enflasyonun baş müsebbibi kur ve enerji, çâresine bakılabilir. Öncelikle görünen köye giden yol; cari fazla mı, yoksa enerji fiyatlarında yuvalanan ÖTV ve KDV dediğimiz dolaylı vergiler mi, sorusuna gerçekçi cevaplar bulmalıyız.

Sorun cari denge ise, cari fazla vermek için önce ithalatı bugünkü değerin en az yarısına indirmek, ihracatı bugünkü değerin bir kat üzerine çıkarmak gerekiyor. Bu da yetmiyor… Turizm dahil yurtdışı hizmet gelirlerini iki misline yükseltmek zorunluluğu ortaya çıkıyor.

İhracatımız rekor kırıyor fakat ithalatımız da rekor seviyelerdeyse cari denge oluşturulamaz. O zaman bir malı 5 liraya alıp 3 liraya satan adamdan farkımız kalmaz. Cari dengenin negatif olduğu yerde ülke fakirleşirken bir de kur riski oluşur.

***

Enerji fiyatları küresel bazda dalgalanıyor. Türkiye’nin de kullandığı brent petrol şu anda 90 dolardan işlem görüyor. Fiyatlar iki ay içinde 70 dolardan buralara geldi. Kontratlar gözönüne alındığında petrol fiyatlarındaki artışın hemen piyasaya aksetmesi zor ama bizde pek öyle olmuyor.

OPEC dünkü toplantısında Mart ayı için günlük 400 bin varil petrol artışa onay verdi. Birlik yaz aylarından bu yana üretim artışı yaptığı halde, dünyadaki toplam stokların yetersizliği sebebiyle petrol fiyatları tedarik zinciri sorunları ve jeopolitik riskler sebebiyle artışta.

Mezkur nedenler bizi de son derece olumsuz etkiliyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Ömer Düzgün duruma projeksiyon tutuyor ve “Elektrik ve akaryakıttan kaynaklı maliyetlerde 40’lara varan artışlar söz konusu” diyor.

***

Döviz tedariki konusundaki eksikliğimiz kur riskini doğuruyor, diyelim bunu anladık. Fakat enerji fiyatlarında yaşanan sürekli artışları ne yapacağız? Dolayısıyla fiyat artışlarını sadece yurtdışı gelişmelere bağlamak ne kadar doğru, bir düşünelim…

Yurtdışında enerji fiyatları konjonktür gereği sürekli artıyor, eyvallah! Ancak 1 artış yurtiçine niçin 3 şeklinde yansıyor, işte buradaki düğümü çözmek lâzım. Petrolü, doğalgazı rafine etmek mi çok maliyetli, taşımalar mı fiyatları köpürtüyor? Veya daha başka argümanlar mı var?

Meselâ yapısal sorunlar mı fiyatları yükseltiyor? Rafineride, taşımada, dolaşımda ve dağıtımda teknolojimiz, bilgimiz, iş yapış modelimiz mi düşük? Yoksa akaryakıt hizmetinde “yaş-sebze ve meyve”de olduğu gibi çok mu aracı var? Akaryakıtta 100 milyar lirayı bulan sübvansiyonlar mı faturalara ekleniyor.

***

Bana sorarsanız; saydıklarım da dahil önce yurtiçinde iç içe geçmiş “kur – vergi kombinazyonu” enerji fiyatlarına tavan yaptırıyor. Enerji fiyatları da enflasyona… En basitinden enflasyonla mücadele edilirken perakendede yüzde 1’lik KDV’nin tüketiciye yüzde 8 olarak yansıtılmasının mantığını sorgulamak isterim.

Tekrarlamakta fayda var… Bir yanda döviz azlığı kaynaklı kur sorunları, öbür yanda enerji üzerindeki yüksek vergi dilimleri fiyat artışlarında “merkez kuvvet”. Tespit aslında malumu ilan… Enerji fiyatlarına yapılan zamlar, bütün üretici (ÜFE) ve tüketici (TÜFE) fiyatlarına anında yansıyor. Olay bu…

Dolar 20 Aralık’ta 18 lirayı geçti, bugün 13,5 lira. Kur yüzde 25 düşmüş görünüyor. Peki hangi temel ihtiyaç ürününde yüzde 25’lik indirim oldu, tabii ki olmadı. Bilakis her gün küçük küçük gelen zamlar hayatın gerçeği haline dönüşüyor. Acaba akaryakıtta fiyat indirimlerini dahi pompaya yansımasını önleyen 22 Aralık’ta yürürlüğe giren ÖTV düzenlemesinin yeniden ele alınması mı gerekiyor?

2021 Aralık manşet enflasyonunda aylık oran yüzde 13,58 olmuştu. Dikkat edelim; artık bugün itibariyle günlük yüzde 2’lik enflasyonlara geçiyoruz.

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi