İbrahim Halil Sipahi
Devlet malı deniz.!
Hani dilime bazı atasözü diye birileri tarafından yerleştirilmiş safsata sözler vardır. ?Bal tutan parmağını yalar?, ?Devlet malı deniz, yemeyen domuz? gibi.
Bir kurumda yetkili makama gelenden tutun, milletvekili, bakan, başbakan hatta Cumhurbaşkanı olan bir takım zatlar bu safsata sözlere inanıyor olacak ki, göreve geldiklerinde kollarını sıvıyor bırakın parmağını bal teknesine batırmayı, omzuna kadar kolunu daldırıyor.
Devletin imkanlarını babalarından miras kalmışçasına hovardaca harcıyorlar, yakınlarına, yandaşlarına peşkeş çekiyorlar.
Bu sözlerim bugün işbaşında olanlar için değil sadece, ?Böyle gelmiş böyle gider? tabiri gibi son 70 yıldır bu gelenek haline gelerek süregidiyor.
Son günlerde herkesin dilinde olan Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan?ın yaptırdığı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak tahsis edilen ve ek komplekslerinin yapımı halen devam eden AK-SARAY? a harcanan 1 milyar 370 milyon Tl. Bende acizane bu konu ile ilgili görüşlerimi beyan eden bir yazıyı geçtiğimiz günlerde sizinle paylaşmıştım.
Bu büyük para harcanarak yapılan şatafatlı yapının birde kullanımı sırasında masrafları var ki, dudak uçurtacak cinsten. Bin odalı sarayın sadece aylık elektrik gederinin 700 bin Tl civarında olacağı söyleniyor. Bu devletin yaptığı israf da aysberg?in görünen tarafıdır. AKP içerinde dahi çok sayıda bu israftan rahatsız olan milletvekili ve parti yöneticisi var. Aklın yolu birdir.
Başbakanlığa Ait ?ATA? isimli uçak ve Cumhurbaşkanlığına ait ?GAP? isimli birer uçak bulunurken yine Erdoğan?ın başbakanlığı zamanında özel donanımlı 400 milyon dolara süper lüks bir uçak alınmıştı.
Kimileri çıkıp diyor ki, Özal?da zamanında uçak aldı, Marmaris?Okluk??da Cumhurbaşkanlığı köşkü yaptırdı. Mesele onun veya bunun kıyaslaması değil. Mesele ihtiyacın üzerisine çıkılması lüks ve israfa kaçılmasında..
?Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı?na feda olsun bu uçaklar, saraylar yakışırmış.? Ülkede açlık sınırı asgari ücretin üstünde ve bu ülkede 18 milyon insan açlık sınırının altında bir ücretle hayatını idame ettirmeye çalışırken bu laflar ?kraldan çok kralcılık? yapmaktır.
1983 yılında İsviçre?den İstanbul?a İsviçre başbakanı ile İsviçre hava yollarına ait aynı tarifeli uçak?la gelmiştim. Yanında iki koruma polisi, tercümanı ve sekreterinden başka kimse yoktu.
Taşrada göreve giden birçok doktor, öğretmen, asker ve emniyet görevlileri lojman bulamazken;
Cumhurbaşkanlığının İstanbul?daki çalışma ofisi olarak ?Dolmabahçe Sarayı, Huber Köşkü? ?nü kullandığı yetmiyormuş gibi şimdi ?Vahdettin Köşkü ve Beylerbeyi Sarayı? Cumhurbaşkanı Erdoğan için çalışma ofisi ve konutu olarak hazırlanıyor.
İktidarın israfları ve tüyü yetmemiş yetimin hakkını hovardaca harcaması bunlarla sınırlı değil. Kamuda özellikle bina ve araç kiralamasına çok büyük paralar harcanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Aile ve sosyal politikalar bakanlığının bütçesi görülürken ortaya çıkan bakanlık binasının aylık kira bedeli spotaj hariç 765 bin Tl olduğu bizzat bakan Ayşenur İslam tarafından açıklandı.
Bunun gibi onlarca bakanlık, genel müdürlük, daire başkanlığı vb devlet kurumları kiralık binalarda hizmet veriyorken 1,4 milyar liraya bin odalı lüks saray yaptırılıyor.
Ankara?da yapılan lüks gökdelenlerde bakanlıklar, genel müdürlükler, daire başkanlıkları fahiş fiyatla bir kısmı 4-5 yıllılık kiraları peşin ödenmek sureti ile kiralanıyor. Oysa ödenen veya bu süre sarfında ödenecek kira bedelleri ile bu binalar devlet tarafından yapılarak mülk sahibi olunabilecek miktarlar.
Aynı şekilde kamuda bir çok kurum lüks araçları kiralamak sureti ile makam ve hizmet aracı olarak kullanıyor. Bu araçlara ödenmen para ile bir veya iki yılda aracın kendisinin alınacağı miktar kadar.
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık başta olmak üzere birçok bakanlık ve kamu kurumunda aşırı derecede lüks makam otomobilleri bulunmakta..
Bina ve araç kiralama yolu ile yandaş işadamları zengin edilirken devlet zarara uğratılıyor.
Vatandaşa kemer sıktırırken devlet bütçeyi har vurup harman savuruyor;
Ekonomik istikrar, cari açık ve bütçe dengesi gibi ekonomik kriterleri tutturamayanlar, bunun suçlusu vatandaşmış gibi fatura sonuçta vatandaşa kesiliyor.
48 milyar 869 milyon dolar olan bu yılki cari açığı kapatmak için 2015 yılında tüm vergilere %10 zam yapılması memur ve emekliye ise %3+3 zam düşünülüyor.
Kamuda tasarruf tedbirleri adı altında memurların servislerinin kaldırılması gündeme getiriliyor.
Açıkçası devlet milletin alın teri vergilerini toplayacak, bunu kendi lüks, şatafat ve keyfi için harcarken vergi mükelleflerini boğacak vatandaşa kemer sıktıracak.
İşin ilginç tarafı, çoğunluğu memur veya emeklilerin oluşturduğu kişilerin gerek cami avlusu, park, kahvehaneler vb yerlerde gerekse sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşım ve yorumlarında kendi ödeneklerinden kısılarak yapılan bu israf noktasındaki harcamaları destekleyenlerin olması.
?Kendisine zulmedenleri alkışlayan bir millet aç ve yoksul kalmaya ve gözyaşı dökmeye mahkûmdur.?
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı Yazar
15.11.2014/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.