
M.Zeki Uyanık
Dershaneler, Hükümet, Cemaat ve Akil insanlar?
Günlerdir yediden yetmişe dershanelerin akıbetini tartışıyoruz. Dershaneler kapanacak mı kapanmayacak mı? Kapanmalı mı kapanmamalı mı?
Dershanelerin akıbetini ve de eğitim açısından iyi mi kötü mü olur tartışmasını işin ehli ve sahadaki eğitimcilere bırakalım.
Dershane konusunu eğitimcilere bırakalım ama tarafların yani hükümetle cemaatin son günlerdeki tartışmasına bir değinelim.
Sevelim sevmeyelim, beğenelim beğenmeyelim şu bir gerçek ki her iki tarafın da Türkiye?ye hatta İslam dünyasına hizmetleri inkar edilemeyecek kadar fazla ve büyüktür.
Hükümet, ülkeyi başta sağlık, ulaşım, ekonomi? olmak üzere ayağa kaldırarak yeniden imar ve inşa etmiş. Aynı zamanda Türkiye?nin ekonomik gücünü ve nüfuzunu da dünyaya kabul ettirerek bir saygınlık kazandırmış durumda.
Her güzelin bir kusuru olur babından ufak tefek kusur ve eksikler de olsa genel olarak herkes şunu kabul eder ki bir başarı söz konusudur.
Cemaat de, hizmeti ve eğitimi ile hem ülke içine hem de dünyanın dört bir yanına yayılmış durumda. Öyle ki beyazların giremediği ülkelere, bölgelere hizmetleri ve eğitimleri ile girdiler. Dahası Allah adının bilinmediği bölgelere Kur?anı, İslam?ı götürdüler.
Kısaca her iki tarafta çok büyük işlere ve hizmetlere münferiden de olsa birlikte de olsa imza attılar.
Ancak şimdi gelinen süreçte dershanelerin kapanması sebebi ile taraflar birbirlerine ters düşmüş durumdalar.
Tabi dershanelerin kapanması konusu arayı bozdu görünse de aslında sebebini tam bilemediğimiz başka konular da olsa gerek.
Sebebini tam bilmesek de şu bir gerçek ki taraflar özellikle cemaat gereğinden fazla birbirine cephe almış durumda. Kardeşlik hukuku ve ahde vefa bir kenara bırakılmış durumda.
Yıllardır birlikte yürünülen yol, yapılan iş ve hizmetler dahası kader birliği unutulmuş durumda.
Unutulduğu içindir ki (özellikle cemaat) birbirlerini incitmektedir. Tabi belki de canları biraz yandığındandır.
Fakat unutulmamalıdır ki her iki tarafın başarıları hem kendi başarıları hem de birbirlerine verdikleri destekle olmuştur.
Dolayısıyla bu kavga, kızgınlık ve küskünlük her iki tarafa da fayda ve hayır getirmez. Bu kavga ülkemize ve İslam dünyasına ise hiç hayır ve fayda getirmez. Hele ki ülkenin yeni yeni ayağa kalktığı İslam dünyasının barut ve kan kokusundan geçilmediği bir dönemde hiç fayda ve hayır ve fayda getirmez.
Onun için her iki tarafın da kavga etmeye, birbirine kızmaya ve küsmeye hakkı yoktur. Var olan bir hata veya yanlışlık varsa tarafların oturup gereğini yapması gerekir.
Tarafların bir araya gelebilmesi ya da kavga ve küslüğün bitmesi için açılım sürecinde görev alan akil insanlar misali her iki tarafında saydığı ve sevdiği ağabeylerin, gönül ehli insanların akil insanların rol alması gerekir.
Zira, Kur?an-i hitap: ?Mü'minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin.? buyurmaktadır.
O halde gün şimdi bu kardeşlerin arasını düzeltme günü.
M.Zeki UAYNIK
İslam'da İnsan ve Trafik Sorumluluğu...
01 Temmuz 2018 Pazar 00:46Bayramlar ve Bayramlardaki Sorumluluklarımız..
14 Haziran 2018 Perşembe 16:34Kudüs, İslam Birliği ve Rü'yet-i Hilal
17 Mayıs 2018 Perşembe 19:40İmam Hatipler ve Deizm…
12 Nisan 2018 Perşembe 19:06İslam'da Reform mu İçtihat'ta yenilik mi?
14 Mart 2018 Çarşamba 18:04Nikâh, Zina ve Cinsel İstismar…
28 Şubat 2018 Çarşamba 18:27Aziz Sancar..
28 Ocak 2018 Pazar 14:25Cumhuriyet ve Şurâ…
29 Ekim 2015 Perşembe 16:53Tarihteki ve Asrımızdaki Hicret…
15 Ekim 2015 Perşembe 18:56Bu Ayıp ve Vebal Ümmete Yeter…
15 Eylül 2015 Salı 11:37




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.