İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Cumhuriyeti anlamak ve sahiplenmek,

Bir Milleti millet yapan, tarihinden aldığı güçle geleceğe kararlı ve sağlam şekilde ilerlemesini sağlayan temel ilkeler, milli ve manevi değerlerdir. Milletimiz bu iki değeri gerçek anlamda özümsemiş, yaşantısının bir parçası haline getirmiştir. Bu anlayış ile dinini, vatanını ve namusunu tarihi boyunca hiç kimseye çiğnetmemiştir.

Emperyalist paylaşımdan başka bir amaç gütmeyen birinci dünya savaşının ardından benzeri görülmemiş bir destan yazarak Kurtuluş Savaşı?nı gerçekleştirmiş. Dünyanın birçok yerinden gelmiş ordulara karşı ?Ya istiklal ya ölüm? ilkesiyle mücadele etmiş canımızdan aziz bildiğimiz vatanımız düşmana bırakılmamıştır. Kurtuluş Savaşının sonunda kazanılan zafer neticesinde devletimiz yeniden kurulmuş ve yönetim şekli olarak da Cumhuriyet sistemi benimsenmiştir.

Cumhuriyet; demokratik bir ortamda, halkın kendi kendisini yönetecek kişileri seçme ve seçilme özgürlüğüdür. Ulu önder ATATÜRK?te bu rejim sistemini seçerek ülkesinin yönetiminde halkının söz sahibi olmasını istemiştir.

Ulu önder ATATÜRK, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmiştir. Türk gençliği, Türkiye Cumhuriyeti?nin geleceğini gerçekleştirmede temel bir güç kaynağıdır. ATATÜRK bunu ?Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.? sözleriyle dile getirmiştir. Milletimize her alanda pek çok kazanım sağlayan Cumhuriyet yönetimiyle ülkenin bir hanedan tarafından yönetilmesine son verildi. Böylece egemenliğin bir şahsa, zümreye ya da hanedana değil millete ait olduğu gerçeği de kabul edilmiş oldu. Toplumdaki tüm ayrıcalıklar kalktı, vatandaşlar devlet yönetimine eşit olarak katılma imkânı buldu. Cumhuriyet ülke toprakları içerisinde tüm unsurları ile büyük bir MİLLET olma şuuruna erişti.

Kurtuluş savaşının ardından ülkeyi Amerikan mandacılığı, Rusya?nın ve İngiltere?nin himayesi altına sokma düşüncesinde olan beceriksiz ve dirayetsizlerden ilham almış olacaklar ki.

Ulu önder ATATÜRK?ün vefatından birkaç yıl sonra başlayan iktidardaki basiretsizlik, ikinci dünya savaşından ardından özellikle 1947 yılından sonra yapılan gizli-açık ikili antlaşmalar ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geleceği vesayet altına sokmuştur. Oysa 29 Ekim?de ilan edilen Cumhuriyet aynı zamanda müstakil ve bağımsız bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyetinin Milli Hâkimiyetini ilan etmesiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu

Basiretsizlik ve Cumhuriyet?i sindirememe devam ediyor;

Adım adım 100. Kuruluş yıldönümüne doğru gittiğimiz, dalya diyeceğimiz Cumhuriyetin bu yıl 91. Kuruluş yıl dönümünü kutlayacağız. Kuruluşundan bu yana 91 yıl geçmesine hayatımıza birçok yenilik, özgürlükler katan Cumhuriyet rejimi hala bir takım kişiler tarafından hazmedilememekte ve kabullenilmemektedir.

Cumhuriyetin getirdiği kazanımları idrak ve tasavvur edemeyenler, Cumhuriyetin anlam ve değerini anlamakta zorluk çekmektedirler.

Kendisini ifade edemeyen, Şeyh, Şıh, Hoca efendi ve Ağaların eteğinin altına sığınmış, onlardan medet uman ve koşulsuz biat eden bir takım güruh o gün olduğu gibi bu günde varlığını sürdürmektedir.

Bu bakımdan bugün ATATÜRK?ün gençliğe hitabesini hem baştan aşağı hem de tersinden çok iyi okuyup anlamak ve vakıf olmak zorundayız.

Dünyada ve coğrafyamızda sıcak ve soğuk savaşların yaşandığı günümüzde, İstiklalimize ve Cumhuriyetimize sahip çıkmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemi yaşıyoruz... Gerek AB ve gerekse sözde çözüm sürecinde bu iki değerden asla taviz verilmelidir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 91. Yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal?in de belirttiği gibi, bir erdem ve ilerleme rejimi olan Cumhuriyetin korunması ve yaşatılması tarihte 16 devlet kurmuş Türk milletinin son şansıdır.

Üç yıldan fazla bir süre önce Arap dünyası ve orta doğuda ?ARAP BAHARI? adı verilen, birçok Arap ülkesinin yönetimlerinin değiştiği ? ARAP BAHARI??nın esintiler devam etmektedir. Sınırlarımızda savaş ve kaoslar devam etmekte, savaşın ateşi zaman zaman sınırlarımızdan içeri düşmektedir. Üstüne birde Suriye?de devam eden iç savaş yine Suriye ve Irak?ta IŞİD terör örgütünün istila ve katliamları neticesinde, Suriye?den kaçarak ülkemize sığınan yaklaşık iki milyon sığınmacı eklenince yaşananlardan bölgede Sosyo-ekonomik olarak en çok Türkiye?yi etkilemektedir.

İmralı müzakereleri ile başlayan sözde ?ÇÖZÜM SÜRECİ? kapsamında; terörist başı, terör örgütü ve meclisteki temsilcilerine verilen tavizler, demokratikleşme paketi, Akil insanlar topluluğu, çözüm süreci kurulu ve gündeme gelen terörist başına sekretarya, gizli-açık görüşmeler ve kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların verdiği bilinemezlik ve endişe. Cumhuriyetin kazanımlarını üzeri kapalı ve sistematik olarak ortadan kaldırmaya başlamıştır. Millet olarak tahriklere, marjinal yönlendirmelere ve hissiyata kapılmadan birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz adeta bir fetret dönemini yaşamaktayız. 

Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan Cumhuriyet rejimine ve kazanımlarına sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.

Son yıllarda 29 Ekim sadece Cumhuriyet bayramı olarak anılmakta ve kutlanmaktadır. 29 Ekim ?MİLLİ HAKİMİYET VE CUMHURİYET BAYRAMI??dır 

Bugün Cumhuriyet bayramıdır, bugün Milli hâkimiyetin ilanıdır. Bu mutlu günün tüm vatandaşlarımıza Türk ve İslam dünyasına hayırlar ve başarılar getirmesini dilerim. Bu duygularla milletimizin 29 Ekim Milli hâkimiyet ve Cumhuriyet bayramını kutluyorum.

  

İbrahim Halil SİPAHİ

28.10.2014/adanapost.com

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi