İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Buzdolabından masaya, Çözüm süreci

 

Çözüm Süreci Buzdolabından çıkıyor adı “Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci” olarak değiştirilerek yeniden masaya getiriliyor.

1 Kasım seçimlerinden zaferle çıkan AKP yakaladığı gücün verdiği rahatlıkla yeniden yeni anayasa, başkanlık meselesini ve içeriği sır gibi saklanan Oslo ve İmralı görüşmelerinde verilen taahhütleri yerine getirmek üzere çözüm sürecinin adını değiştirerek gündeme taşıyor. 

20 Temmuz sonrası artan terör saldırıları karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çözüm sürecini teröre meşruiyet kazandırma, şımartma teröre alan açma süreci olarak düşünmedik. Ama bunlar ne yazık ki, çözüm sürecini filan anlamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse, şu anda bu buzdolabındadır. Çünkü yapılanlar açıkça ortadadır. Bu süreci, sorunları siyasetin meşru araçlarıyla çözmek isteyenlere, fırsat tanıma vesilesi olarak gördük. Hem terör örgütü, hem onun siyasi uzantısı olan parti bu imkânı değerlendiremedi” diyerek çözüm sürecinin şu anda buzdolabına kaldırıldığını söylemiş görüşmeler durdurulmuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çözüm sürecini buzdolabına kaldırdığına dair sözleri üzerine çözüm sürecine başından beri karşı çıkan Devlet Bahçeli’nin “çözüm sürecini buzdolabına kaldırmak bozulmasına önlemdir.” Diyerek ileride yeniden gündeme getirileceğini ifade eden sözleri gün itibariyle Bahçeli’yi haklı çıkarmıştır. Doğrusu aynı endişeyi hemen hepimiz duyuyorduk. Aradan geçen sürede asker, polis ve sivil vatandaş olmak üzere 600 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de başbakan Davutoğlu Terör örgütleri ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarılana kadar, devletimize ve milletimize doğrultulan silahlar bırakılıp, gömülünceye kadar, terörle mücadelenin devam edeceğini söylemesi diğer taraftan çözüm süreci için ise, buzdolabından çıkarıldığını söyleyen Erdoğan’ın, “ Önümüzdeki dönem konuşma, tartışma dönemi değil. Sonuç alma dönemidir.” Diyerek yeni süreçte çözüm sürecinin adının “Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci” olacağını duyurması, yeni adıyla, yeni muhatapları ile sürecin önümüzdeki günlerde daha farklı tartışılacağını gösteriyor.

Buzdolabından çıkarılarak ısıtılan bu yeni süreç hakkında başbakan Davutoğlu'nun fahri danışmanı Etyen Mahçupyan’ın açıklaması çok dikkat çekicidir.

Mahçupyan,  “Çözüm Süreci'nde muhatapların değiştiğini, Çözüm Süreci'nde artık tek muhatabın Kürt halkı olduğunu, PKK ve HDP'nin artık muhatap alınmayacağını” söylüyor. Mahçupyan’ın sözleri aslında daha işin ilk başlangıcında yapılması gerekendi. Hani o şerefli ve şerefsizlik ithamlarının havada uçuştuğu İmralı görüşmeleri yapılmadan önce yapılması gerekirdi. Her fırsatta söylediğimiz gibi PKK ve HDP Kürt kökenli vatandaşlarımızın asla temsilcisi olmadığı gibi varsa sorun o sorunların savunucusu ve çözüm mercii de değildir. Hangi bölge, etnik köken ve farklı inanca sahip olursa olsun, vatandaşlarımızın sorunlarının çözüm mercii devlet, devletin muhatabı da direk vatandaştır.

Bizim çözüm sürecine karşı çıkmamızın amacı neydi? Yıllarını terörle mücadeleye, 23 görev arkadaşını teröre kurban vermiş birisi olarak terörün son bulmamasından yana mıydık? itham edildiğimiz üzere, asla.. PKK ASALA’dan görevi devralmış, içerisinde çeşitli Marksist-Leninist terör örgütlerini ve uyuşturucu baronlarının taşeronlarını barındıran, Kürt halkı üzerinde baskı ve korku salarak onları kendilerine taraf olmaya çalışan bir terör örgütüdür. Biz amacı sadece kan dökmek olan bu terör örgütü, siyasi uzantısı ve lideri ile devletin Kürt halkının temsilcisi gözü ile bakması ve muhatap almasına karşı çıkıyorduk.

Süreç döneminde yaptığımız uyarılarımıza kulak asmayarak çekilme dümenine yatan PKK’nın faaliyetlerine göz yuman iktidar, son beş aylık süreçte yaşananlardan sanıyorum ki gerekli dersi çıkarmış. 600 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi PKK ve HDP’nin niyetini anlamasına ve uyanmasına vesile olmuş.

Devletin vatandaşlarının sorunlarını çözmesi için ille bir kaos ortamı oluşmasına gerek yok. Devlet bu kaos ortamına halkın, işçinin, öğrencinin vs. sokağa dökülmesine, eylemler ile hak aramasına gerek kalmadan, vatandaşlarının yerinde sorunlarını tespit ederek demokratik bir şekilde adaletle hüküm vererek çözmelidir. İşte bu şekilde ülkede yaşayan bütün vatandaşların eşit koşullarda yaşaması sağlandığı takdirde barış, huzur ve kardeşlik gelecektir.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

07.11.2015/adanapost.com

Twitter.com/ihalilsipahi

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi