Mekke ve Medineye hac ve umre için çok gittim. Üç defa yüz gün kaldım. Kütüphanelerde çalıştım. Mekke ve Medine kitaplarımı hazırladım. Hacıların ve umrecilerin hangi ülkeden oldukları ilgimi çok çekerdi. Bir gün bir yakışıklı delikanlı gördüm. Tertemiz giyinmiş nezaket örneğı bir genç. Hangi milletten olduğunu bir türlü keşfedemedim. Kendisi ile ilgilendiğini görünce tebessüm ederek bana "Selamün Aleyküm" dedi. Selamı alıp ardından nereli olduğunu sordun. Babayiğit bir delikanlı idi. "Ukraynalıyım" dedi. Ben kendisine tatar mısınız (Kuzey Türkü) " diye sordum." Hayır" dedi ve ardından ilave etti. Ben Hristiyan idim. Sonradan Müslüman oldum" dedi. Ukrayna'da sonradan Müslüman olan çok var mı" dedim. Şöyle cevap verdi. "Çok sayılmaz ama her geçen gün artıyor" dedi. Yüzünden hiç tebessüm eksik olmayordu. Namaz vakti yakındı. Namaz kılıp ayrıldık. Gözümün önüne hala yüzüne iman nuru yerleşmiş, sonradan İslam'ı seçen delikanlının iman heyecanı ve tebessüm eden çehresi geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.