Mart ayı ortalarında aday adaylarının başvuruları ve 7 Nisan’da kesin aday listelerinin Yüksek Seçim Kuruluna verilmesiyle başlayan 7 Haziran Pazar günü yapılacak 25. Dönem milletvekilliği seçiminin artık sonuna yaklaştık. Önümüzdeki pazar günü ülke olarak sandığa gidiyoruz ve yaklaşık iki aydır süren seçim mücadelesi nihayete erecek.

Türkiye, 19 partinin katıldığı üç partinin hazineden aldığı milyonlar ve geride kalan 16 partinin kendi imkânları ile yürüttükleri adaletsiz bir seçim sürecini daha ikmal etmiş olacak. Bu adaletsiz seçim yarışının hangi boyutlarda olduğu cadde, sokak ve billboardlarda asılan afiş, pankart,bayrak, flama vs. tanıtım araçları, dolaşan sesli tanıtım, anons araçları ve televizyonlarda yapılan tanıtım reklamları ve paralı partilerin lider ve adaylarına yer verilen televizyon programlardan çok daha net görülüyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özellikle 1980 sonrası iktidarların seçim dönemlerinde devlet imkânlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullandığına şahit oluyorduk. Bu seçimlerde bir ilke daha imza atıldı. Türkiye Cumhuriyetinin sözde bağımsız Cumhurbaşkanı devletin imkânlarını kullanarak “açılış” bahaneleri ile başlattığı yurt gezilerini. Sonrasında “milletle buluşma” mitingleri adı altında sürdürmesi, akabinde olayı iktidar partisi adına alenen oy istemeye kadar götürmesi.  Televizyon programlarına çıkarak seçimi değerlendirme adı altında parti lideri gibi iktidarın yaptıklarını anlatırken, muhalefete yönelik eleştirilerde bulunması ile zaten adaletsiz olan seçime birde anayasayı ihlal ederek hukuksuzluğun damgasını da vurması bu seçimlere büyük gölge düşürdü.

YSK, Cumhuriyet savcıları ve Anayasa mahkemesinin muhalefetin bütün itirazlarına rağmen bu olaya seyirci kalmasına bir de seçimlere dair oy pusulaları ve sandık güvenliği konusunda her gün ortaya atılan iddialar ve bunlarla ilgili ele geçen belgeler bu seçimlerin adaletsizliğin dışında şaibeye çanak tutacağı izlenimi ortaya koymakta.

Propaganda döneminde orantısız ve adaletsiz olan seçime şimdilerde bir de millet iradesine müdahale edileceği endişesi hâkim oldu ki, daha önceki seçimlerde bugün ortaya atılan iddia ve endişelerin bire bir yaşanmış olması akıllarda soru işareti bırakırken bütün bu gelişmeler ise şimdiden seçimlere gölge düşürmeye yetmektedir.  

Seçim sandıklarında herhangi bir sıkıntının yaşanmaması ve şaibelerin ortadan kaldırılması adına başta sandık kurulu olmak üzere siyasi parti temsilcileri ve seçmeninde sandıklara ve oylarına sahip çıkması elzemdir.

Millet iradesinin tecellisine herkesin saygı ve tahammül göstermesi, kabullenmesi özgürlükçü demokrasinin gereğidir. 

Orantısız ve adaletsiz bir seçim sürecinin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Milletin iradesini ve tercihini ortaya koyacağı 7 Haziran Pazar günkü 25 dönem milletvekilliği seçimlerinin huzur ve sükûnet içerisinde geçmesini, sonucu her ne şekilde tecelli ederse etsin milletimize barış, huzur, mutluluk getirmesini, milletimizin birlik ve beraberliğine halel getirmemesini diliyorum.

İbrahim Halil SİPAHİ

06.06.2015/adanapost.com