İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

AD-ALET,

Değerli okurlar 15 Aralık 2013 tarihli yazımda Devlet-İktidar ve Adalet üçlüsünden bahsetmiştim. Geçtiğimiz hafta ülke gündemine aralarında üç bakan oğlu, bir belediye başkanı, Halk bankası genel müdürü ve işadamı Reza Zarraf başta olmak üzere çok sayıda bürokrat ve işadamının adının karıştığı rüşvet ve yolsuzluk operasyonu bomba gibi düştü ve yankısı hala devam etmekte.

Savcıların talimatı ile emniyet şube müdürü ve personelinin uzun süredir takip ettikleri anlaşılan rüşvet ve yolsuzluk konusunda yaptıklarıoperasyonları üstlerine ve içişleri bakanına bilgi vermeden yapılması nedeni ile Başta İstanbul emniyet müdürü olmak üzere çok sayıda emniyet şube müdürü görevden alındı bir çoğununda görev yerleri değişti. İktidarın emniyet teşkilatına yaptığı bu neşter operasyonunun ardından Adli kolluk yönetmenliğinde değişikliğe gidilerek 21 Aralık 2013 tarih ve 28858 no?lu resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe konuldu. Buna göre artık savcılar başsavcıların bilgisi ve görevlendirmesi olmadan soruşturma yapamayacak keza emniyet şube müdürleri, emniyet müdürleri iç işleri bakanının bilgisi talimatı dâhilinde görev yapacaklar.

Yürütmenin dara düştüğü her fırsatta yetkisini kullanarak çıkardığıkanun ve düzenledikleri yönetmeliklerle nalıncı keseri gibi ağacı kendilerine doğru yonması neticesinde artık Türkiye?de Rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede artık yeni bir dönem başlıyor. Yargıdan sonra kolluk kuvvetleri de vesayet altına alınıyor. İşte hukuk devleti, işte adalet.

Adalet, söz ve davranışlarımızın düzenli ve dengeli olması, her şeyin ve herkesin hakkını verme, her türlü haksızlıklardan uzaklaşarak orta yolu tutma, insaf ve eşitlik anlamlarında kullanılmaktadır. İslam adalete ve adil tutuma; tevhid, iman, takva, salih amel ve ibadet kadar önem vermiş ve onu temel ahlak kurallarından saymıştır. Bundan dolayı dinimizde ?her zaman ve her yerde hakkın ve haklının üstünlüğü? prensibi getirilerek mutlak adalet istenmiştir. Sana ayrı bana ayrı adalet anlayışı olamaz. Adalet toplumun her kesimine eşir uygulanınca adalet olur. Bu bağlamda adalet kişinin kendisine, ailesine ve çevresinde yer alan herkese hatta doğa ve hayvanlara karşıgörevlerini tam olarak yerine getirmesidir.

İslam güç ve kuvvetin kanunda toplanmasını isteyerek kanun önünde herkesin eşit olmasını emretmiştir. Peygamberimizin döneminde yaşanmış şu olay adalet kavramını anlamamıza katkısağlayacaktır. ?Bir gün Kureyş kabilesinden zengin, asil bir kadın hırsızlık yapmıştı. O kadınıcezalandırmaması için Ashabdan Üsame bin Zeyd?i Peygamberimize gönderdiler. Bu duruma üzülen ve çok kızan Hz. Peygamber (as) şöyle buyururlar: ?Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah?ın kanunu karşısında aracı olmaya kalkışıyorlar. Sizden öncekilerin helak olmasının sebebi şudur: İçlerinden zengin, asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakır, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca, onu cezalandırırlardı. Allah?a yemin ederim ki kızım Fatıma da hırsızlık yapsaydı,onun da cezasını verirdim.?( Buhari Hudud 11,12; Müslim Hudud, 8-9)

Adalet sadece devlete, yöneticilere ve mahkemelere has bir kavram değildir. Onun hukuki, içtimai, ahlaki ve vicdani alanların hepsini kapsadığı unutulmamalıdır. Aynızamanda ahlaki bir değer yargısı olan adalet için dinimiz, dürüst olmayı şartlar ne olursa olsun doğrudan ayrılmamayı, karşıdaki kişi düşmanımız dahi olsa adil olmamızı bize emretmektedir. Bu Konuda Yüce Allah CC şöyle buyurmaktadır. ?Ey İman edenler! Allah hatırı için adaleti ayakta tutup gözeten şahitler olun. Bir topluluğa olan kininiz ve öfkeniz sizi adaletten ayırmasın; adil olun; bu takvaya daha yakındır.? Maide 5/8) ?Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah hatırı için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun.? Allah CC yakınlarınız dahi olsa adaletten ayrılmayınız derken adaleti yerine getirirken nefsimize yenik düşmememizi de bakın nasıl öğütlüyor. ?Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. (Nisa 4/135)

Atalarımız ?Şeriatın kestiği parmak acımaz? demişler öyle ise, şartlar ne olursa olsun adaletten ayrılmamak yargıya müdahale etmeden yargının vereceği kararları saygı ile karşılamamız lazım. Sana ayrı bana ayrı adalet anlayışı olamaz. Eğer Allah?a ve ahret gününe iman ediyorsak ve bunu her fırsatta vurguluyorsak. Sabır ile beklemekten başka yapacak bir şey olmamalıdır. Bunu da muhataplarından millet olarak bekliyoruz.


İbrahim HalilSİPAHİ

Araştırmacı Yazar

23.12.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi