İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

1 Eylül Dünya Barış Günü ;

Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür,

Ve bir orman gibi kardeşçesine,

Bu hasret bizim!

(Nazım Hikmet RAN)

 

?En kötü barış, savaştan daha iyidir? (Ahmet Rasim) Dünya barış günü münasebeti ile barış, dostluk, kardeşlik ve insanlığın önemi hakkında bir şeyler anlatmanın yerinde olacağı düşüncesi ile bugün ki, yazımıza Ahmet Rasim?in veciz ve bir o kadar da anlamlı sözüyle başlamak istedim.

İsrail?in Filistin?e karşı fiili saldırıları, Rusya?nın Ukrayna?ya müdahalesi dışında yaşadığımız dünyada bugün ülkeler arası savaşlar yoksa da, iç savaşlar, terör faaliyetleri ve saldırıları, Doğu Türkistan, Myanmar, Çeçenistan ve Kırım özerk bölgelerinde merkezi yönetimlerin saldırılarına maruz kalan halklar bir anlamda savaş hali sıkıntısını yaşamaktalar.

Güçlülerin güçsüzler, zalimlerin mazlumlar üzerinde hâkimiyet kurma savaş mantığının gerilerde kaldığı çağımızda. Artık savaşlar ülkelerin üzerinde emperyalist baskı kurmak, yer altı ve yer üstü kaynaklara sahip olma arzusu ile savaş ve saldırıya meşruluk kazandıracak nedenleri türetmek sureti ile yapılıyor.

Ülkemiz, bölgemiz ve dünya da bugün her zamankinden daha fazla barışa ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde barışın önemi öne çıkıyor.

Barış kelimesi genel anlamda düşmanlığın olmaması anlamında kabul görülür. Başka bir anlatımla kötülükten, kavgalardan, savaşlardan kurtuluş, uyum, birlik, bütünlük, sükûnet, sessizlik, huzur içinde yaşamak olarak da tanımlanabilir.

İnsanoğlunun ilk anlaşmazlığı ve ilk kavgası insanlık tarihi ile birlikte başlar. İlk insan Âdem ile Havva?nın oğulları Habil ile Kabil?in kavgası ile başlayan anlaşmazlıkların kaba güce dönüştürülmesi zaman içerisinde bireylerden, topluluklara ve nihayetinde milletlere kadar sirayet etmiştir. Zaman geçtikçe insanların birbirlerine karşı kullandıkları güç ve şiddette bir takım araçların kullanılmasına başlanılmış, çağların değişimi ve teknolojinin gelişmesi ile artık güç ve şiddet kullanımı yerini ateşli silahlara hatta bir adım daha ileri giderek kimyasal ve nükleer silahların kullanıma kadar gelişmiştir.

Oysa insanların ve toplumların sorunlarını çözmelerinin yolu kavga, savaş olmamalıdır. İnsanlar ve topluluklar karşılaştıkları problemler karşısında anlaşmanın uzlaşmanın yollarını medeni bir şekilde arayabilir tıkanma noktasında ise bir arabulucunun desteğini almak sureti ile sulh yolunu bulabilirler. Nitekim uluslar arası antlaşmazlıkların çözümü konusunda,  Birleşmiş Milletler Örgütü (BM), 24 Ekim 1945'te kurulmuştur.  Bu örgüt, dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır. Uluslararası İlişkilerde, kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma da Birleşmiş Milletler Antlaşması'dır.

Birleşmiş Milletler fikri, II. Dünya Savaşı'nın bitiminde savaşın galibi ülkeler tarafından, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırarak ileride meydana gelebilecek ve kendi güvenliklerini tehdit edebilecek bir savaşın önüne geçebilmek amacıyla ortaya atılmıştır. Örgüt yapısını halen korunmasına rağmen, Bugün BM Güvenlik Konseyi'nin varlığı ve çalışmalarının dünya barışını sağlamak konusunda yeterliliği ve yaptırım gücü tartışılmaktadır. Örgütün kurulduğu yıllarda üye sayısı 51 iken bu gün bu sayı 193?e ulaşmıştır.

?? Hitler?in 1 Eylül 1939?da Polonya?yı işgali ile başlayan ve 52 milyon insanın ölümü ile Mayıs 1945?de son bulan ikinci dünya savaşı sonunda. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi. Ancak SSCB ? nin ve Varşova Paktı?nın dağılmasından sonra hiçbir ülke 1 Eylül?ü Dünya Barış Günü olarak kutlamadı.  Daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981?deki 57. birleşiminde, ?Genel Kurul?un açılış günü olan her Eylül?ün üçüncü salı gününü ?Uluslararası Barış Günü? ilan etmiştir. Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül'ü Barış Günü olarak kabul edilmiştir.?? (wikipedia.com)

Bilimin ve bilgeliğin uyarılarına ve yönlendirmelerine rağmen ilkel yaşam psikolojisinden kurtulamamış, içgüdüsel davranışları sergilemeye devam eden insanlığın gidişatına bakılırsa, savaş maalesef bir realite barış ise bir hayal olarak düşünülebilir. Ancak gerçek insanlık idealini ve yeni barış medeniyetini yaşatmak isteyenler her şeye rağmen bu hayalin gerçekleşmesi için, gerçek barış için, mutlak barış için aydınlatmaya, uyarmaya ve "BARIŞÇIL MÜCADELE"ye devam edeceklerdir. Tarih boyunca fetihleri dahi insanlığın barış ve medeniyeti için gerçekleştirmiş bir ecdadın nesli olarak, Ulu önder Atatürk?ün, ?Yurtta barış, dünyada barış"  temel amacından düstur edinerek, insanlığın yeni bir barış medeniyetini bu necip milletin evlatları gerçekleştirecektir.

Artık Anaların ağlamaması, kadınların dul, çocukların yetim kalmaması, Savaşsız barış ve kardeşlik içinde bir dünya yaşanması dileği ile, Her günün barış günü olmasını diliyorum.

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

01.09.2014/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi