Dua toplumu -1-
"İslam Âdâbı" Broşürümden
Dua toplumu -1-
Günümüzden birkaç nesil öncesini incelediğimizde, tarihi toplumumuzu incelediğimizde, gerçek anlamda bir "dua toplumu" ile karşılaşırız. Toplumumuzda herkes herkese dua etmekteydi. İşverenin işçisine, işçinin işverenine, amirin memura, memurun amire, satıcının müşteriye, müşterinin satıcıya, hizmetçinin ev sahibine, ev sahibinin hizmetçisine dua ettiği bir toplum. Babanın, annenin çocuklarına, çocukların anneye, babaya torunların dedelerine, ninelerine, akrabanın akrabaya, komşunun komşuya dua ettiği bir toplum. Komutanın askerlerine, askerlerin komutanlarına dua ettiği bir toplum. Halkın devletine dua ettiği toplum. Böyle bir dua toplumunun bir ferdi olmayı kim istemez? İşte yakın zamanda yaşanmış olan bu toplumun temellerinde İslam vardı. Ayet-i Kerimelerin, Hadis-i Şeriflerin verdiği ruh vardı.
Usuller Kısmen Devam Ediyor
Şükürle ifade edelim ki toplumumuzda hâlâ dua toplumunun izleri devam etmektedir. Aydınlarımız bir süre bu yüksek özellikleri kaybetmişlerdi veya bir kısmı kaybetmişlerdi. Bu bir geçici hastalıktı. Toplumumuz yeniden sıhhat bulmaya başlamıştır. İnsan ve toplum için sağlık aslî, hastalık ârızîdir. Umutla belirtelim ki toplumumuz yeniden aslî özelliklerine yönelmiştir.
Düğünlerde Dua
Seramonik Dua, toplumumuzun her anında aynı ruhta olmasa bile sürüyor. Düğünlerimiz başından sonuna kadar dua ile taçlanmaktadır. Söz kesimi dua ile noktalanmakta, nişan merasimi salavatlarla, tekbirlerle, dualarla yapılmaktadır. Kına geceleri dualarla süslenmekte, en uçuk eğlencelerin bile akabinde dua yapılmaktadır. Gelin kızımız, gelinliğini tekbirlerle giymekte, beline kemer babası veya bir saygıdeğer yakını tarafından besmelelerle, tekbirlerle bağlanmaktadır. Evden dualarla uğurlanmakta, damadın evinde dualarla karşılanmaktadır. Damat elbisesini dualarla, tekbirlerle, salavatlarla giymekte, damatlık tıraşı bile tekbirlerle yapılmaktadır. Düğünlerimiz, sünnet düğünlerimiz, başından sonuna kadar dinî motiflerle tezyin edilmiştir. Evlatlarımızı askere dualarla uğurlamakta, dualarla karşılamaktayız.
Yakın tarihimizde kitaplarımız, dini olsun olmasın, besmele, hamdele, salvele diye ifade edilen usulle başlamakta, sonra da yazarın duası yer almaktaydı.
Besmele malum "Bismillahirrahmânirrahîm" demektir. Hamdele, Allaha hamdetmek, " El-hamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn" demektir. Salvele de Peygamber efendimize salevât getirmek demektir.
Kadı Defterlerinde Dua
Kadı defterlerinin bulunduğu, İstanbul Müftülüğü Şer'iyye Sicili Arşivi Uzmanlığı'nda altı yıl görev yaptım. Bu konuda yüksek lisans yaptım. Gördüm ki her ferman, besmele, hamdele, salvele ve dualarla başlamakta, gerekli talepler sunulduktan sonra dua ile son bulmaktadır. Resmî, gayr-i resmî bütün yazılı evraklar aynı usûlle sürdürülmüştür.
Meslek Edinmede Dua
Yakın tarihimizde sanatkârların Hırfet, Lonca teşkilatları çok önemliydi. Meslek edindirme merasimleri de önemliydi.. Meslek edinme rastgele olamazdı. Sanatkar ahilik teşkilatı içinde işine ve hayata hazırlanırdı. Ahilik teşkilatında ve loncalarda sanat erbabının çıraklığa girişi, kalfalık seviyesine ulaşması ve ustalık unvanı alması, sanatta becerisi ve iş ahlakı edinmesi Ahilik kuralları içinde merasimlerle yapılırdı. Loncanın başkanı aynı zamanda o sanatın başkanı anlamına şeyhi olurdu. Çocuğu çırak olarak alır, onu sadece sanata değil edebe ve iş hukukuna, iş ahlakına alıştırırdı. Usta adayına, sadece müşteriye karşı değil, Allah’a karşı da sorumlu olma ruhunu verirdi. Seremonilerden evvel ve sonra mutlaka dua edilirdi. Çarşılar sabah namazından sonra toplu dua ile açılırdı. Benim yaşıtlarım, o günlerden küçük ve cazip örnekler görmüşlerdir.
İrfan Küçükköy Hoca
***
Budan sonraki paylaşma konum, "Toplumumuzun, dua toplumu olma özelliklerinden kaybı çok mu?"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.