Batı uygarlığının dünyayı felakete götürüşlerinin hazin tablosu..
Avrupa ve Amerika'nın politikaları ve dünyada değişen güç dengeleri, Sovyet Bloğunun parçalanmasıyla birlikte zafere ulaşan Avrupa, kendi birliğine katılmak isteyen ülkelere nasıl davranacaktı’ Birliğe daha kimi alacaktı’ Kimi dışlayacaktı’ Avrupa'nın zaferin ardından yolunu şaşırması ve ne yöne gideceğini kestirememesi günümüze kadar uzanan sorunları getirdi.
Avrupa Birliği'nin kimliğini, sınırlarını, gelecekteki kurumlarını, dünya üstündeki yerini sorguladığında ve yanıtlarından da hiç emin olmadığımız, Batı'nın da yarattığı evrensel değerleri, hâkimiyeti altına aldığı hiçbir toprakta uygulamadığı bir gerçek.
"Kesin olan ve bugünün dünyasında ağır basan şu ki, on yıllardır Arap-İslam âlemindeki gizil modernlik yanlısı, laik insanlar Batıya karşı mücadele ettiler; bu yüzden de çıkışı olmayan bir yolda maddi manevi anlamda yollarını şaşırdılar; Batıda çoğunlukla korkunç bir şekilde ve kimi zaman da dinsel hareketlerin desteğiyle onlarla savaştı. " ( Amin Maalouf )
Powell'ın Bush'a söylediği 'kırarsanız sizin olur' sözünün Batılların yüzyıllık ikilemini yansıttığı gerçeği, küresel ısınma, enerji kaynaklarının hızla tükenmesi ve siyasi güçlerin dünyayı adım adım felakete götürüşlerinin hazin tablosu, dünyanın hızla sürüklendiği açmazdan, Batı dünyası sorumludur.
Doğu ve Batı uygarlığı arasındaki fark, yıllarca dayatılan 'Batı uygarlığı' yerine yeni bir çözüm bulunamadığından, medeniyetlerin sonunun geldiği aşikâr olmasıdır.
Bu saygıdeğer uygarlıklar sınıra vardı. Dünyayı artık yıkıcı öfkelerinden başka bir şey vermediklerini, bir yandan da tıpkı insanlığı bölen bütün özel uygarlıklar gibi manevi anlamda iflas ettiklerini ve artık onları aşmanın zamanının geldiği bilinmelidir.
Din, dil, renk, tarih, gelenek bakımından birbirlerinden farklı olan ve dünyanın gelişiminin sürekli olarak yan yana yaşamak durumunda bıraktığı bütün bu toplulukları, huzurlu ve uyumlu biçimde bir arada yaşatmayı becerebilmeliyiz.
Keza bugün hala belirsizlik devam ediyor. Birlikte yaşama üstüne sürüp giden tartışmalar asla bitmeyecek. Gürültülü ya da sessiz, açık ya da üst kapalı biçimde bütün yüzyıl boyunca ve gelecek yüzyıllarda bize eşlik edecektir.
İşte bu noktada bütünüyle Türk -İslam âlemi ve tüm insanlık camiasına, huzur, adalet ve barış içinde yaşanabilir bir dünyayı yeniden kurmanın yolları: Önce içeride, Türk dünyasında, Osmanlı coğrafyasında, İslam dünyasında ve Dünya İnsanları ile birlik ve bütünleşerek yeni bir ‘dünya düzeni’ kurabilmek için kapitalizm’in putlarını kırmak, İlahi nizamı düstur edinip, kalpten, özden yaratılmışları yaratandan ötürü çok sevmekten geçer’..
‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar./Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi.’Akif
O zaman, Kâinatın nuru bizleri ve tüm insanlığı aydınlatacaktır. Evet. O zaman sevgili, en sevgiliye kavuşma ümidimiz olabilir. Ancak sağlam kulp’a sarılarak, iki dünyamızı kurtarabiliriz.
Mehmet Yürekli
03.04.10, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.