Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Yaşayan şehirler ve beldetü't-tayyibe

Yaşayan şehirler ve beldetü't-tayyibe

4'üncü Kocaeli Kartepe Zirvesi birçok mesaj, ışık ve girişim potansiyelini ardında bırakarak tamamlandı. Gelecek yıllarda oturumların daha çok ekonomiye dair insan hayatına dokunacak oturumlara sahne olması veya zirvenin spesifik hale getirilmesi ilk temennim.

Yaygın konulardan ziyade bir alana yoğunlaşmak günün sorunlarına daha fazla çözüm ortağı oluşturacağı kanaatindeyim. Böylece zirveye katılımın daha iz bırakıcı bir hususiyet taşıyacağına ve gelecek etkinliklerin uluslararası daha yüksek bir boyut kazanacağına inanıyorum.

Zirvede ekonomi konuşuldu elbette. Enerjiden, tarıma, turizmden sanayiye ve gayrimenkule kadar geniş yelpazede konuşmalar, sunulan tebliğler, karşılıklı soru – cevaplı mülakatlar ufuk açtı.

***

Ancak siyaset, belediyecilik, sağlık ve diğer sosyal hayatı ilgilendiren oturumların yine farklı zamanlarda bir konu etrafında bütünleştirilerek Kartepe Zirvesi adı altında yapılmasını daha doğru bulduğumu söylemek isterim.

Mesela Kartepe Ekonomi Zirvesi… Kartepe Belediyecilik Zirvesi… Kartepe Siyaset Zirvesi… Kartepe Sağlık Zirvesi, Kartepe Gayrimenkul Zirvesi, Kartepe İklim Zirvesi, Kartepe Diyanet Zirvesi gibi…

Tabii ki bunlar, benim düşüncelerim.

Her şeyden önce bu kadar güzel, sistemli ve düzenli bir organizasyona ev sahipliği yapanları, sponsorları, medya dahil iletişimi aksaksız sağlayanları, konuşmacıları, panelistleri, tebliğ sunanları ve katılımcıları cani gönülden kutluyorum.

***

Malumunuz, müslüman olarak örnek aldığımız, yolundan gittiğimiz Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın da bir şehircilik anlayışı vardı. Yesrib’i medenileştirmek, Yesrib beldesini Medine’ye çevirmek, daha doğrusu Yesrib’den Medine’ye bir şehir kurmak O’nun eseri.

Özet de olsa anlatalım… Şehircilikte Peygamber anlayışı gönüller üzerine kurulur. İnsanın kalbi olduğu gibi şehirlerin de kalbi vardır. İşte Yesrib’i Medine’ye medeniyete, medeniliğe dönüştüren gönüldür, kalptir. Müslümanlığın şehircilik kotlarında gönül yatar, şehir kültürünü gönüller mayalar. Bu kültür de şehirde güzelliği ve estetiği ortaya çıkarır.

Mamafih şehirler kardeşliğin yoğrulduğu, güvenli, verimli ve korunaklı, insanı ferahlatan ev, çarşı ve mesire gibi geniş alanlara sahip hayatı kolaylaştıran, barışın hava ve su gibi her yere dağıldığı yerler, merkezler olmalı.

***

Müslümanlıkta şehirciliği biraz daha açalım… Dinimize göre, şehircilikte mekânla insan arasındaki ilişki insanî olarak sürdürülebilir bir kot çizer. Bu yüzden medeniyet kotlarımızı bugünkü modern dünya ile insani bir şekilde formüle edebilmeliyiz.

Medeniyetimizin baş kodu “Temizlik imandandır” düsturu... Camiler, mescitler bu yüzden tertemiz tutulur. Dolayısıyla ‘kotlarında yeryüzünün mescit olması yatan bir medeniyet’, şehirleri tertemiz, düzenli ve yaşanabilir kılar.

Şöyle ki, insanıyla, dirisiyle, ölüsüyle, hayvanı, kuşu, ağacı, çiçeği ve yeşiliyle eski yeni yapılarıyla 24 saat iç içe mutlu ve barış içinde yaşayan bir kent… Yani beldetü’t-tayyibe…

Şehirleri öyle inşa etmeliyiz ki orada yaşayanlar aklını hikmete, gazabını şecaate, şehvetini iffete dönüştürebilmeli. Yani şehirde yaşayanlar insan olabilmeli…

Peygamber Efendimiz Aleyhisselam da Medine’ye gelir gelmez önce camiyi yani mescidi yaptı. Ardından mescidin etrafında pazar yeri ve çarşıyı inşa ederek işe başladı ve Yesrib’i Medine’ye çevirerek medenileştirdi…

***

Aynı paralelde lezzeti damağımızda kalan Kartepe Zirvesi’nin son oturumlarına değinmek istiyorum. Özellikle şehirciliğin planlamadan imarına kadar nasıl olması gerektiğine dair gerçekleştirilen sunumlar, medeni olmanın ve medeniyetin kapısını hakikaten araladı.

Nitekim şehirlerin tarihin bir eseri olduğunu, kentlerin insanların karakterleri üzerinde yükseldiğini herhalde kimse inkâr edemez. Oturumlar da aynı mana ve mefhum üzerinde yoğunlaştı. Şehirleri ayağa kaldırmanın yolunun; toprağa saygı, kırsal kalkınma, akıllı şehircilik, dijitalleşme ve iklime göre yapılanma anlayışıyla hayatı engelsiz hale getirmekten geçtiği konusunda iyi konuşmalar yapıldı.

Dolayısıyla son gün oturumları medeniyete, medeni olmaya, yani şehirciliği meydana getiren unsurlara projeksiyon yaptı.

Dirençli Şehirler ve Şehrin Dönüşümü temasıyla düzenlenen son gün oturumlarında katılımcılar yazar ve ekonomist Alev Alatlı’yı da dinledi.

Alev Alatlı’nın, “Allah’a çok şükür Müslümanız, belirli duyarlılıklarımız var. Bana göre ahlaken, ruhen arınmamız ve Türkiye olarak tövbeden geçmemiz lâzım. Her yasal olanın helal olmadığını bilmeliyiz. Türkiye’nin şehir planlaması yaparken eskiden olduğu gibi doğu kültürünü ve gökyüzünün rölövesini örnek alması gerekiyor” sözleri zirveye damgasını vurdu.

Böyle nice güzel zirvelere diyerek, gelecekten beklentilerimi yüksek tutuyorum.

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi