Para politikasının duruşu net!
Rusya – Ukrayna savaşı gölgesinde ABD Merkez Bankası (FED) faiz toplantısından çıkan kararı Merkez Bankası (TCMB) politikasını ne kadar etkileyeceği merak edilmiyor değil. FED'in yükselen enflasyon karşısında geçen aylarda 5 ile 7 arasında faizde değişiklik yapabileceği tahminleri yapılmıştı. Buna karşılık yurtiçinde ne olacak, beklenti halindeyiz.
Bizde de bugün Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı yapılıyor. Merkez büyük ihtimalle faizi yine yüzde 14’te sabit tutacak ama, mevcut gelişmelere göre yeni kararlar gündeme düşebilir. Görünen fotoğraf açık… TCMB’nin Türkiye’deki enflasyon ölçeğinde hareket edeceğini kimse beklemesin.
Küresel enflasyon ne kadar yükselirse yükselsin, enerji, gıda ve emtiada fiyatlar ne kadar artarsa artsın Merkez Bankamız mevcut zorlu şartlara rağmen faiz cephesinden bazı kesimlerin istediği, bazı kesimlerin beklediği mesajı vermeyeceği öngörümüzü sürdürüyoruz.
***
Genel dünyaya bir göz atalım… Savaş sürerken Rusya’ya yönelik yaptırımlar artıyor. En son İngiliz hükümeti lüks tüketim ürünlerinin ihracatını yasakladı. Ayrıca Rusya’dan yapılan ithalat kalemlerine ek gümrük vergisi getirilmesi kararı alındı. Avrupa Birliği (AB) üyeleri de Rusya’ya enerji yaptırımlarının yanında lüks ürün ihracatını durdurdu. Son müeyyidenin karşılığı 3,3 milyar euro olarak hesaplanıyor.
Rusya krizine Moskova ile Kiev arasında yapılan yoğun görüşmelerde çözüm bulmada politikalar oluşturuluyor olsa da bölgedeki jeopolitik risk unsurları ile ekonomik kısıtlara yönelik unsurlar ivme kazanacağını gösteriyor.
Batının Rusya’ya yaptırımlarına karşılık diğer taraftan Türkiye krizi çözmek için uyumlu ve olumlu bir politika çerçevesinde tarafları barış zeminine çekmeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın barış girişimleri, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uluslararası mekik diplomasisi mutlaka olumlu bir sonuç çıkaracak ve Türkiye’nin büyüklüğü tekrar ortaya çıkacak.
***
Tekrar TCMB cephesine dönersek, dediğim gibi karşımıza en önemli sorun enflasyon çıkıyor. Üretici fiyatlarının 3 rakamlı hale geldiği ve tüketici fiyatlarının yüzde 50’yi aştığı dönemde para politikasının işinin kolay olmadığını söylemek ne kadar yanlış değilse büyüme noktasında eldeki tüm araçların kullanılacağı o kadar doğru. Tahminim Merkez, şu anda daha yüksek enflasyona ulaşmayı engelleyecek tedbirler peşinde.
Fiyat istikrarının kaybolduğu dünya ile birlikte yürümenin zorluğu ki burada özellikle negatif reel faiz pozisyonu bankayı güç duruma düşürüyor, apaçık ortada. Çoğu ekonomist klasik ekonomi dogmalarıyla olaya baktığından faiz artışını gündeme taşıyor, ancak hem küresel hem de Türkiye şartları büyüme noktasında faiz silahını kullanmayı perdeliyor.
Peki TCMB bugün kararını hangi yönde verir, diye soranlara sıkılaştırmayı yine kendi yöntemleriyle devam ettireceğini, hali hazırda olan dinamikleri zorlayıcı hamlelere girmeyeceğini, hatta beklenen Ortodoks politikalara mümkün mertebe dönmeyeceğini öncelikle buradan hatırlatıyorum.
***
Para ve maliye politikalarıyla çok öncelerden alınan eşgüdüm kararı, şartlar ne kadar ağırlaşsa da bundan sonra bozulmayacak elbette. Mesela maliye politikaları çerçevesinde enflasyonu bütçe ile kontrol ve sıkılaştırmada yapılan operasyonları görüyoruz. Yılın başından bu yana fazla veren genel bütçe ve faiz dışı fazla hamleleri TCMB’ye ciddi destek veriyor.
Diğer taraftan yeni ekonomi modeli cari fazla ve dış ticaret üzerine yüklenmiş durumda. Söz konusu model ile daha fazla ihracat, daha yüksek cari fazla ve daha fazla döviz girişiyle fiyat istikrarı toparlanmaya çalışılıyor. Şayet faiz artırma yoluna gidilirse tüm hesaplar bozulur ve hedefe ulaşılamaz.
Modelin işlemesinde bugün için yüksek enerji ve hammadde fiyatları önemli engel teşkil ediyor. Burada artık ne yapılıp edilip topyekun ithal ikamenin süratle devreye alınması lüzumu doğuyor.
***
Diğer yandan Rusya – Ukrayna krizi dolayısıyla bilhassa Rusya’yı terk etmeye çalışan batılı şirketlerin doğu operasyonlarını bırakmayacağını ve bu şirketlerin en yakın ve en stratejik konumdaki Türkiye’yi üs olarak kullanacağını söyleyeyim.
Zaten konu TOBB – ABD Ticaret Odası toplantılarında da gündeme geldi. Kısa ve orta vadede Türkiye, gelecek doğrudan yatırımlarla döviz sorununu çözeceğini ve söz konusu yatırımların portföy yatırımlarının yerini alacağı kanaatindeyim. Ayrıca Rusya’ya uygulanan ambargolar sebebiyle Türkiye bankalarını tercih eden Rusların da döviz açısından katkısı olacak öngörüsünü taşıyorum.
Dolayısıyla ekonomide reel taraf gibi finansman tarafını da bozacak risklerin hafifleyeceğini ve TCMB’nin elinin biraz daha rahatlayacağını düşünüyorum.
analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.