Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa
Sanatçı Zeki Müren “Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa”… Keder de var, neşe de. Hayat zıtlıkları ile kaim diyor şarkısında.
Değerli dostlar bu kısa ömür içerisinde biri birimize destek olmak çok önemlidir. Zaman kısa ve narin biri birimize destek olup biri birimize şifa olmalıyız.
İnsan insanın kurdudur diyen Thomas Hobbes’e inat insan insanın kurdu değil yurdudur demek lazım. Bana göre insan insanın ümididir. İnsan insana şifadır.
İnsanı insandan eden değil, insanı insana yakın eden bir anlayış oluşturmak lazım.
Ümitler ve umutlar, fidan misali kırıldığı yerden yeniden yeşeriyor. Kırılan dallarına çiçek açtırmalı. Sevmek, sevilmek ümit, neşe, saadet, sevinç bu dünyaya ait.
Mutluluk yaşanmaz yaşatılır..
Kanunî’ye veya babası Yavuz Sultan Selim’e ait olduğu bildirilen şu mısralar da aynı hakikati ifade etmekte:
Gamına gamlanıp olma mahzun!
Demine demlenip olma mağrur!
Ne dem bâkî, ne gam bâkî, yâ Hû!
Hazret-i Mevlânâ da bu hususta şöyle söylemektedir:
“Ey delikanlı! Bu ten bir misafirhânedir. Her sabah, senin misafirlerin olan gam ve neş’e oraya koşarak gelirler. Uyanık ol; sakın bu misafir benim boynumda kalır, deme! O, yokluğa uçar gider. Yani sürur ve gamın bekāsı yoktur. Gayb âleminden ne gelirse gelsin, o senin gönlünün bir misafiridir. Onu dâimâ hoş tut! Yani, gamdan ötürü üzgün; sürurdan dolayı da çok neş’e içinde kalma!”
Değerli dostlar gönül bağı kan bağıyla ilgili değil, can bağıyla olmalı.
Bazı insanları ilk kez görünce bile sanki yıllardır tanıyormuş gibi geliyor bizlere. Bazılarını ise yıllardır görmemize rağmen hiç tanıyamamışızdır.
İlk kez tanıştığımız insanlara bir yakınlık hissederiz bazen ve deriz ki, “Ruhlar âleminde de bir miydi acaba ruhlarımız?”. Kim bilir?
İnsanlar arasındaki ilişkimizi belirleyen etken, gönül bağı olmalı.
Gönül bağı dışında kurulan tüm bağlar bir zaman sonra kopuyor yahut canı acıtacak derecede yıpranıyor ve yıpratıyor.
İnsanın insana ihtiyacı vardır. İnsan insana yâr olmalı, yara değil.
Dostluk zor hâllerde belli olur. Zor durum bazen sizin içine düştüğünüz sıkıntılı bir hâl olabilir. Veya sizin başarınızı kutlamak, karşınızdaki insan için zor bir durum olabilir.
Hani derler ya, “iyi gün dostu, kötü gün dostu” diye, bence “hâl dostu” vardır.
Vaktiyle sultanlardan biri, kendisine çok farklı çok müstesnâ bir yüzük yapılmasını ister. Birçok kişi sultana yüzük yapmak için çalışmıştır ama sultan hiçbirini beğenmemiştir.
Sonunda bir yüzük yaparlar ve üzerine «Bu da geçer yâ Hû!» yazısını nakşederler.
Sultan işte bu ifadeleri okuyunca çok beğenir ve bu yüzüğü parmağından, bu güzel tavsiyeyi de gönlünden hiç eksik etmez. Bu da geçetr yahu.
Her durumda ümitkâr olmalı insan, ümitkıran değil.
Kalın sağlıcakla
Rabbim, cümlemize her durumda; «Elhamdülillâhi alâ külli hâl» diyebilmeyi nasip eylesin.Amin.
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.