Oku(ma) Üzerine Hasbihal…
Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü, il genelindeki tüm okullarda öğrencilerde okuma alışkanlığı geliştirmek ve onları kitap okumaya teşvik edip farkındalık kazandırmak amacıyla, “Adana Okuyor” projesi kapsamında her gün bir ders saati kitap okuma etkinliği düzenliyor. Bu güzel ve anlamlı çalışmadan dolayı İl Müdürümüz Hasan Tevke’yi tebrik ediyorum.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurduğu gibi “beşikten mezara kadar” ilim tahsil etmeliyiz, yani okumalıyız. Son yıllarda bilhassa belediyelerin, valiliklerin, kaymakamlıkların, İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin büyük hizmetleri, kültürel faaliyetleri oluyor. İnsanlığın hayrı için, yeryüzünün refah ve huzuru için okuyanlarımızı çoğaltmalıyız.
Çocuklara evde okuma alışkanlığını kazandıracak olanlar yetişkinler, yani anne, baba, ağabey ve ablalardır. Çocuklara sürekli olarak “kitap oku, kitap oku” demektense büyükler olarak onlara örnek olmalıyız. Önce bizler okumalıyız ki, çocuklar da bizleri örnek alsınlar. Çocuklar öğrenmeyi taklit ederek gerçekleştirirler, büyükler ne yapıyorsa aynısını yaparlar, yapmak isterler.
Tüyap Kitap Fuarında imza günümde fuarı gezmeye gelen bir baba ve oğlu kitap standıma uğramıştı. baba oğluna biraz sitemkâr biraz da kızgın vaziyette onu bana şikâyet etti: “Benim oğlum ne yazık ki kitap okumuyor hocam dedi. Lütfen ona tavsiyelerde bulunur musunuz?” Çocuk masum masum söyleyeceklerimi bekliyor. Söze şöyle başladım: “Elbette bütün çocuklar kitap okumanın önemini, faydasını ve güzelliğini bilir. Bugün okumazsa yarın muhakkak okur. Bence önce büyükler okumalı, onlara yol açmalı. Size soruyorum, samimi olarak cevap vereceğinize de inanıyorum siz kitap okuyor musunuz?” Adam biraz düşündü, sonra hafifçe güldü ve cevap verdi: “Yalanım yok, doğrusu ben de hiç kitap okumuyorum.” Bunun üzerine hemen ekledim: “Tamam işte, açıkça itiraf ettiniz. Siz okumadığınız için çocuğunuz da okumuyor. Siz sürekli olarak televizyon seyrediyor, bilgisayar ve cep telefonu ile ilgileniyorsanız hâliyle çocuk da sizin yolunuzdan gidecektir. Ama arada bir sizin de elinizde kitap görseydi mutlaka heveslenir ve sizden kitap isterdi, kendi çapında kütüphane bile kurardı.” Adam insaflıydı, dinledi, sözlerime hak verdi ve anlattıklarımı onayladı. Dedi ki: “Haklısınız. Aslında biz büyüklerin de çocuklara örnek olması lazım. Kitap okuyormusunuz diye sorduğumuz birçok insandan aldığımız cevap, ‘Boş zamanımda kitap okurum.” der ya. Çok yanlış. Ne demek “boş zaman?” İnsanoğlunun hiç boş zamanı olur mu? İnsanın bütün zamanları ağzına kadar dolu olmalıdır. Hiç kimsenin, hiçbir vakit boş zamanı olmamalıdır. Oluyorsa, demek ki o kişi hayatın anlamını henüz kavramamış demektir.
Peki, okumanın belli bir vakti var mı? Kişiye göre değişir. Gündüz de okunur, gece de. Evde de okunur, işyerinde de. Yazlıkta da okunur, yolculukta da… Yani kişi, nasıl nefes alıyorsa, nasıl devamlı ibadet ediyorsa aynı şekilde sürekli okumak zorundadır, okumalıdır.
Gelelim kaliteli kitap okumanın nasıl yapılacağı hususuna. Doğrusu bu konuda da her okur-yazarın kendince bir hareket tarzı vardır. Öncelikle hangi kitaplar okunacak ve ne şekilde okunacak? Bazı eserler vardır ki okumaya doyamazsınız. Hatta kitabı bitirdikten sonra yeniden okumak istediğinizi fark edersiniz. Çünkü o eserden bir hayli istifade etmişsinizdir. Ruhen kanatlanmış, kalben tatmin olmuş, lisanca zenginleşmişsinizdir. Ama bazı kitaplarda vardır ki, bitirmek için zor tahammül edersiniz ama tamamlarsınız. En kötüsü ise daha başlangıçta sizi iten, sizi yoran kitaplardır bunlar. Değerli dostlar nasıl yemek yerken yemek seçiyor lezzete önem veriyorsak, sıradan lokantalar yerine tanınmış ve yemekleri lezzetli yapan lokantaları arıyorsak kitapta da aynı seçiciliğe dikkat etmemizde fayda var. Zira ömür, zannedildiği gibi çok uzun değildir. Çabucak geçiveriyor. Dolayısıyla bütün kitapları okumaya ömrümüz yetmediği gibi aslında buna lüzum da yoktur. Eseri seçelim, yazarına dikkat edelim, hakikaten okunmaya değiyorsa okuyalım.
Bazı dostlarımdan şunu sık sık duyuyorum: hocam ‘Medyada tanıtımı çok yapılıyordu, ben de o yazarın kitabını aldım ama daha beş on sayfa okumadan sıkıldım, kitabı bıraktım.” Bu tür şikâyette bulunan okuyucuya rastlıyorum.
Nasıl ki iyi bir arkadaş iyi bir dost seçiyorsak kitap seçiminde de bu hassasiyeti göstermemiz gerekir.
Kalın sağlıcakla.
Sait ÖZDEMİR
Eğitimci & Yazar & Uzman Psikolojik Danışman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.