Kasım ayı artık bir milât olsun!
“Enflasyonda yükseliş ivmesi devam ediyor” veya “Enflasyona tepe noktası demek erken” ifadeleri bundan sonra tüketici fiyatlarının (TÜFE) daha da artacağı anlamlarına çekilmesin! Enflasyon ataletinden kurtulmadan, enflasyondan kurtulamayacağımızı artık herkes bilmeli ve spekülatörlere asla prim verilmemeli.
Zira enflasyonda Ekim ayı itibariyle yıllık yüzde 85,51 ile zirveyi gördük. 1998 yılından bu yana en yüksek TÜFE artışının yanında 17’nci aya taşınan bir yükseliş bu… Öngörü de olsa, enflasyonda artık baz ve diğer makro ekonomik tedbirlerin baskısıyla ‘aşağı yönlü hareket başlıyor’, diyebilmeliyiz.
Tüketici fiyatlarında; gelecek aylardan itibaren Ekim’de yıllık yüzde 70,45 olarak hesaplanan çekirdek enflasyon ile yıllık yüzde 157,69 şeklinde gerçekleşen üretici fiyatları (ÜFE) bazlı trende odaklanmak kanaatimce aşağı yönlü net verilerle yürümeyi sağlayacak.
Buna paralel; enerji fiyatlarına nasıl olacaksa mutlaka baskılayıcı bir düzenleme şart. Çünkü ÜFE’nin yıllık yüzde 158’e yakın bir artışta en büyük etkinin elektrik, gaz kalemindeki yüzde 554,56’lık artıştan kaynaklandığını mutlaka en baş köşeye yazmak gerekiyor.
Enflasyon, Merkez Bankası’nın (TCMB) birinci görevi. Banka, Ekim ayı enflasyonuna dair fiyat gerçekleşmeleri raporunda “enflasyondaki artışa en belirgin ve temel katkının gıdadan geldiğini” bildirdi. Banka, geçen ayki fiyat artışlarının temelinde meyve-sebze kaleminin öne çıktığını, gıda grubunun geneline yayıldığı ve işlenmiş gıdanın bu artışa destek verdiğini belirtiyor.
İşte bu da Yatırım Finansman’ın tüketici grubu tespiti…
Yıllık gıda grubu enflasyonu yüzde 99,1’e ulaştı. İşlenmiş gıda enflasyonu aylık yüzde 3,3, yıllık yüzde 105,3, işlenmemiş gıda enflasyonu aylık yüzde 7,2 yıllık yüzde 92,2. Taze meyve-sebze grubunda görülen aylık yüzde 14,3 oranındaki sıçrama dikkat çekti. Aynı grupta yıllık artış yüzde 77,8. Enerji grubu aylık bazda yüzde 2,4 artarken yıllık bazda yüzde 133’ten yüzde 128,1’e geriledi. Hizmet enflasyonu aylık yüzde 2,6 artışla yıllık bazda yüzde 60,2’ye yükseldi. Tüm alt gruplarda artış gözlenirken en yüksek aylık artış aylık yüzde 4,9 ve yıllık yüzde 41,2 ile kira grubunda gerçekleşti.
Tüketici enflasyonundaki omurga; verdiğim rakamlar…
ÜFE tarafında ise konjonktürel olarak zam atakları olmazsa, geçen yıldan ve gelecek yıldan gelecek baz etkiyle üçlü hanelerin ikili hanelere geleceği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla ÜFE’de görülecek gerilemeler geçişgenlik kaynaklı elbette tüketici fiyatlarına (TÜFE) daha kolay yansıyacak ve piyasadaki fiyatlarda geri çekilmeler gözlenecek, diye düşünmek mümkün.
Geçen ayki ilk yazımızda enflasyonun sürprizler yapacağına dair ifadelerde bulunmuştuk…
Tabii ki, tüketici fiyatlarında (TÜFE) artışlar pozitif baz etkiyle hız kesiyor kanaati yüksek. Genel hesaplama Kasım’da 2 puan ve Aralık ayında da 10 puan civarında bir pozitif etki enflasyonu aşağı çekecek. Diğer taraftan ekonomistler enflasyonda 2023 dönemine ait toplamda 33 puan ilave baz etki olduğunu hesaplıyor.
Ardından kur gelişmeleri, ileriye dönük zamlar ve faiz indirimleri elbette baz etkiyi destekleyecek. Zaten TCMB de Ekim’de yüzde 85 civarında enflasyonun zirve yapacağını işaret etmiş ve Aralık’ta baz etkiyle birlikte bu oranının yüzde 65’lere ineceğini tahmin etmişti.
Aynı zamanda Orta Vadeli Program’da Hazine’nin 2022 yılsonu enflasyon tahmini olan yüzde 65 öngörüsünü görmezden gelemeyiz.
Zaten faiz indirimlerine devam edecek TCMB’nin 2023 yılını tek haneli politika faiziyle karşılamaya hazırlanırken yılsonu enflasyon tahminleri de yüzde 65 – 75 arasında şekilleniyor.
Bunlar muhtemel tahminler… Fakat enflasyona farklı pencerelerden bakanlar yok değil… Özellikle gıda enflasyonuna tahıl koridorunun yeniden açılmasının etkisi ne olur, diye soranlar oldukça fazla. Dünkü yazımızda bu konuya değindik. Sektörün uzman isimleri IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy ile İHBİR üyesi sayın Ahmet Ergin Okandeniz’in görüşlerini yazımıza taşıdık. Söz konusu yazımızda normalde tahıl koridoru olayının gıda fiyatlarını artırıcı değil de düşürücü bir rol oynayacağı kanaatini paylaşmıştık.
Enerjiyle birlikte gıda tarafında kırılganlık yok mu, var tabii. Gıda ve enerjide savaşın etkisini kimse tartışmıyor... Burada asıl öne çıkan tedarik zinciri. Ayrıca rekolte kaybı ve iklim şartlarıyla ilgili hususun fiyatlama hesaplarına katılması da lâzım. Zira, mevcut durum bize çok farklı yansıyor. Maalesef aynı zamanda dövizdeki yukarı yönlü hareket düşme eğilimindeki gıda ve enerji fiyatlarını diri tutuyor.
Önemli olan, fiyat istikrarı ve tüketici davranışlarının bozulmasını engelleyici politikalara imza atılması. Şahsen, dünyadaki olumlu gelişmeleri; enflasyon ataletini perdeleyip yurtiçine yansıttığımız zaman enflasyonu düşürmede başarılı olacağımız, düşüncesindeyim.
Söz konusu olumsuzlukların yanında menfi taraflarımız sürekli speküle ediliyor. Enflasyon tüccarlarının ekmeğine yağ sürmemek için yapılması gerekenler var… “Faiz indirim döngüsü sürüyor... Türk Lirası’nda değer kaybı fiyatları tırmandırıyor… Rusya’nın 2022 Şubat’ında Ukrayna’yı işgali ile enerji ve gıda maliyetlerinde artış önlenemiyor… Üretici fiyatları henüz enflasyona yansımadı” gibi dörtlü savunmaya karşı daha güçlü bir karşı duruşla enflasyon kapısını artık kapatma zamanının geldiğini söylemek istiyorum.
Bir ekonomist değil, gazeteci olarak ifade ediyorum…
Krediler mutlaka sıkı bir kontrolle disipline edilmeli… Yükselen talep frenlenmeli… Arz yani üretim talebi baskılamalı… Enflasyonda kur – faiz baskısı ortadan kaldırılmalı… Seçime gidiyoruz diye popülist yaklaşımlardan kaçınılmalı… Kamu denetiminin yaygınlaştırılması için çarşı-pazar-marketlerin denetimleri özelleştirilmeli… Halkın ‘gönüllü denetçiler’ olarak denetimlere katılımı resmi olarak sağlanmalı ve beyanları esas alınmalı… Hal yasası sıfırdan yenilenmeli… ‘Enflasyon artacak’ düşüncesini halkın zihninden silecek ve enflasyon ataletini önleyecek makro tedbirler kesinlikle yürürlüğe konulmalı…
Baz etkisinden sağlanacak 15-20 puanlık kazancı boşa çıkarmamak için Kasım, Aralık ve özellikle 2023 yılı ilk çeyreğinde yere sağlamak basarak yürümek yerinde olacak. Para ve maliye politikalarında mevcut trend elbette bozulmadan, planlı bir şekilde devam ettirilecek.
Halk tünelin ucunda ışık görürse, bu kadar enflasyonu ve dövizdeki yükü kaldırabilir belki ama tünelin ucundaki ışığın niteliği fevkalade önemli. TL’yi zayıflatalım derken, surda farklı yerlerde büyük gedikler açılmasın. Özetle; Kasım ayı, düşük enflasyonda 2023 ve 2024 yılları hedeflerine giden yolun başlangıç milâdı olmalı, diyorum.
bursatv.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.