Hayatın kısalığını ya da uzunluğunu değil, önemli olan nasıl yaşandığıdır.
Üstat Necip Fazıl “şu hayatı fazla ciddiye almayın nasıl olsa içinden sağ olarak çıkamayacaksınız,” der.
Hepimiz zaman zaman yılların hızla geçtiğinden ve yapmak istediklerimizi hayata geçirememekten şikayet ederiz. Yaşadığımız anların tadını çıkarmak yerine ya geçmişin pişmanlıklarında ya da geleceğin kaygılarında boğuluruz. Yaşı ilerlemiş her insan tek bir konuda hemfikirdir;
“Hayat çok çabuk geçiyor, onu doyasıya yaşayın.”
Montaigne, ”İnsanlığın büyük ve muhteşem eseri, bir amaçla yaşamayı bilmektir” diyerek hayatınızın amacını bilmenin önemine dikkat çekmektedir. Bizim için de hayatın anlamı, hayat amacınıza ulaştığınız zaman gerçekleşir.
Bu nedenle her insan mutlaka kendine ”Bu hayatta hayat amacım nedir?”, “Bu dünyada varlık nedenim nedir?” gibi soruları sorması gerekir.
Bu soruların cevabına göre hayatınızı yaşar, görev ve sorumluluklarınızın ve en önemlisi buna ilişkin duygularınızın bilincinde olursanız, amaçlarınıza ulaşmanız da kolay olacaktır.
Hayat bir oyuna benzer: önemli olan. ne kadar uzun olduğu değil,bize biçilen rolü ne kadar iyi iyi oynadığımızdır. Çünkü insan ömrünün ölçüsü, uzunluğu değil, nasıl yaşandığıdır.
Doya doya yaşamak derken hem kendimize değer katan hem de topluma faydalı olacak etkinlikler anlıyorum.Yıllar sonra arkanıza dönüp baktığınızda keşkeleriniz değilde iyiki leriniz çoksa, gerçekleştirdiğimiz etkinlikler ve projeler sayesinde insanların yüzünde gülümsemeye neden olabiliyorsak onların hayatlarına dokunabiliyorsak; zaman hayat bizim için kısa değil oldukca uzundur demektir.Bunu en güzel şekilde ifade eden Martin Luther King’ yaşamın uzunluğu da önemli değildir. Asıl önemli olan hayatın nasıl yaşandığıdır. Kalitesidir, dolu dolu, kıpır kıpır oluşudur mühim olan’ cümlelerinde daha iyi görebiliyoruz.
Nietzsche’nin de dediği gibi, “Hayat kendisini alt edenindir”. Hayatı alt etmek, kendi hayatınızda, kendi sahnenizi ortaya koymak için, tutkularınızı ortaya çıkarmak ve sahip olduklarınızın farkına varmak ve bunları amaç odaklı kullanmaktır.
Özdemir Asaf; “bana surat asma hayat, misafirim sonuçta kalkar giderim,” derken insanın faniliğine dikkat çeker.
Ömrümüz kısa, yolumuz uzun ve bir o kadar da çetrefilli. Asıl olan bir gün nihayete erecek olan, bu küçük maratonu, insani değerlere, inanç ve vicdanımıza bağlı kalarak güzel noktalamaktır.
Hayat insana bağışlanmış mıdır? Hayır, ödünç verilmiştir. Bunu anlayamayanlar için Seneca’nın tabiriyle, herşey komedi gibi gelebilir, ama son espri unutulmamalıdır.
Hz. Mevlana “dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak, rüyada define bulmaya benzer. Dünya malı, nesilden nesle aktarılır, ama hep dünyada kalır,” der ve mal, mülk hırsının insana vereceği zayiatın endişesini taşımakla beraber, bizi insani değerlere sıkı sıkıya bağlanmaya çağırır gibidir.
KalınSağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Uzman Psikolojik Danışman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.