İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Yaşamın kılavuzu ilahi mesaj

 

Toplum olarak, İslam’ın hayatımıza getirdiği beşeri ilişkileri düzenleyen, insan hayatını kolaylaştıran kuralları tam manasını bilmemek, yâda kavrama zorluğu çekilmesi nedeniyle hayatımıza tatbik edememenin sıkıntılarını, her geçen gün daha da fazla hissetmekteyiz.

İnsanların çoğunluğu inanmakla birlikte ilahi mesajları tam manada özümseyememesi, beşeri ilişkiler ve toplumsal yaşam üzerinde kendi kurallarını koyması. Bu kuralların da tüm topluluklara göre değişiklik göstermesi. Dolayısıyla tüm insanlığa hitap etmemesi bugün çağımızın en önemli meselelerinin başında gelmektedir.

Oysaki insanı yaratan, yeryüzünde onu yeryüzüne halife kılan ve bütün nimetleri ile donatan, Yüce Allah (CC). İnsanoğlunun yaşamını ve beşeri ilişkilerini düzenleyici ilahi mesajını, İlk insan ilk peygamber Hz. Âdem (AS) başlamak, son peygamber Hz. Muhammed (SAS) ve bu ikisi arasındaki peygamberler aracılığı ile sözlü olarak, bir kısmın peygamber ve toplumlara gönderdiği ilahi kitaplar ile de yazılı olarak bildirilmiştir.

Ne yazık ki, bütün bunlara rağmen insanoğlu ısrarla kendi kurallarını koymaya ve uygulamaya çalışmaktadır.

 

Her geçen gün ilahi mesajlarda uzaklaşılıyor.

İnsanoğlu her geçen gün ilahi mesajlarda biraz daha uzaklaşılıyor. Bunun en önemli sebeplerinin başında ise asrı-saadet döneminden sonraki asırlarda başlayan dinin ortaya koyduğu emir ve yasakları kendi çıkarlarına göre değiştiren ve şekillendirenler din adına bir korku egemenliği kuran sözde İslam âlimleridir!.

İkincisi ise korku egemenliğini kuran dini tekelinde bulundurmaya çalışanlara karşı ortaya çıkan dini kendilerine göre modernize etmeye yeniden yorumlayan modern çağın sözde din âlimleridir!.

İslam dini adına kendi düzenini yerleştirmeye çalışan bu iki grup sözde âlimler! Dinin ilahi mesajının dışına çıkarak dini yozlaştırmaktadır.

Hz. Peygamber (SAS) efendimiz kendisinden sonra İslam’ın emir ve yasaklarının uygulanmasından emin olamadığı içindir midir bilinmez veda hutbesinde; “Sakın benden sonra eski sapkınlıklarınıza dönmeyiniz.” Diyerek Müslümanları uyarmaktadır.

 

Hurafe ve din tacirliği;

Sözde şeyh ve hoca efendilerin Kuran’ı- Kerim’de olmayan sözleri varmış gibi, bazı ayetleri ise, farklı tercüme ederek, Allah katından gibi göstermekte. Kuran’a uymayan bir takım sözleri de Hz. Peygamberin hadisi olarak söylemek suretiyle Müslümanları şirke bulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu gibi kişiler konusunda Allah (CC) "Onların bir takımı, kitaptan olmadığı halde kitaptan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde 'Allah katındandır, derler. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler." (Al-i İmran: 78) "...Bunlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve o yolu eğriltmeye çalışırlar. İşte onlar ahreti de tanımazlar/unuturlar." (Hud: 19) ayetleriyle Müslümanları uyarmaktadır.

 

Kur’anı okuyup anlamak;

Oku” emri ile nazil olmaya başlayan Yüce Kitabımız Kur’anı Kerim’in Enfâl suresi 22’nci, Müminûn suresi 80’nci, En’am suresi 32’nci, Yunus suresi 100’ncü ayetler ve daha pek çok ayet’te; “Allah (CC) aklımızı kullanmamızı” şart koşar. Alak suresi 1’nci, Müzzemmil suresi 4’ncü ve Muhammed suresi 24’ncü ayetler; “ Kuran’ı ağır ağır ve anlamını inceden inceye düşünerek okumamızı” emreder.

Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, aldatıcı şeytanda sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın." (Lokman: 33) Allah (CC) dünya hayatının gelip geçici ve bir imtihan süreci olduğunu, asıl hayatın sonsuz mutluluk ve huzur getiren ahret hayatı olduğunu insanlara bildirmesine rağmen insanoğlu hala dünya kazancı için canla başla bir hırs içerisinde çalışmaktadır. Dünya nimetlerini kazanma ve dünyada rahat etme adına kendini yıpratırken farkında olmadan veya kapıldığı hırsla bile bile başkalarının haklarına tasallut etmektedir.

 

Geçici ve belli bir miada dayalı dünya hayatının sonuna geldiğinde ise; "Yüzleri ateşte çevrildiği gün, Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke Peygambere uysaydık.” derler. Rabbimiz, biz, yöneticilerimize ve büyüklerimize uymuştuk, onlar da bizi yoldan saptırdılar.”(Ahzab: 66-67) derler. Ancak artık iş işten geçmiş hesap günü gelmiştir. “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.” (Zilzal:7-8)

 

Müslüman’ın görevi;

Müslüman’a düşen görev tembellik etmeden sadece kulaktan duyma ve dayatmacı din öğretisine göre hareket etmemek. Kur’anı ve Hz. Peygamberi sağlam kaynaktan ve anlayacağımız dilden dikkatlice sindirerek okuyup anlamaya çalışmak ve ilahi mesajı, emirleri hayatına tatbik etmektir. “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılın….. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola ersiniz” (Ali-İmran 103)

Allah (CC)’nün peygamberi aracılığı ile gönderdiği ilahi mesajlar işte bu kadar açıktır. İnsanoğluna düşen bu ilahi mesajı hakkı ile okumak anlamak ve iman ettikten sonra hayatına uygulamaktır.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

26.09.2015/adanapost.com

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi