İbrahim Halil Sipahi
Vatandaşın derdi geçim,
Türkiye tarihinde ilk defa bir seçim sonrası hükümet kurulamadığı/kurulmadığı için beş ay arayla erken seçime gidiyor.
Vatandaşın zorunluluk ve yük olarak gördüğü seçim için her hangi bir heyecan yok.
Çoğunluk yeni seçim yaptıkları ve tercihini ortaya koyduğunu, beş ayda değişen bir şeyin olamayacağı, dolayısıyla 7 Haziran’daki tablonun pek değişmeyeceği kanısında.
1 Kasım’da yapılacak erken seçimde vatandaşın oyunun rengi değişir mi? bunu seçim akşamı göreceğiz.
Vatandaş özelliklede dar gelirli vatandaşın öncelikli meselesi seçimden ziyade geçim olmuş.
Kimi önce seçim sonra geçim seçim olmadan geçim olmaz diyor.
Kimi önceliği geçim, bu nedenle önce geçim sonra seçim diyor.
Öyle veya böyle vatandaşın çoğunluğunun asıl derdi geçim.
Türkiye seçime giderken, ekonomik göstergelerin kötü hali, insanların seçimden çok geçimini düşünmesine sebep oluyor.
İşsizlik oranı yüzde 11.3, tarım dışı işsizlik oranı 13.4, genç işsizlik oranı ise yüzde 20 oldu! Bunlar resmî rakamlar. Bir de kayıtsız işsizler var. Bunlar da eklenince bu rakam çok daha fazla…
Gıda fiyatlarında anormal artışlar var. Vatandaş pazarlardan dahi alış veriş yapamıyor. Et 40 lirayı geçmiş durumda. Gıda enflasyonu yüzde 25’leri geçiyor. 3 milyon Bağ-Kur’lunun 2.3 milyon ya prim ya da banka borcu var. Dış borç, 120 milyar dolardan, 402 milyara çıkmış. Bütçe açığı 6.8 milyar lira. Geçen yıla göre 1.7 milyar lira artış var. Dünya petrol piyasasında petrol fiyatları düşerken ülkemizde doların tırmanışı dayanak gösterilerek sürekli akaryakıta zam geliyor.
7 Haziran’dan sonra hükümetin kurulamaması, terörün yeniden hız kazanması, dövizin durdurulamayan tırmanışı, işçi, memur ve emekli başta olmak üzere dar gelirli vatandaşın çay kaşığı ile aldığı zammını eritti alım gücünü neredeyse sıfırladı.
Bu idari boşluk ve ekonomideki belirsizlik ortamında her zaman olduğu gibi meydan fırsatçılara ve vurgunculara kaldı.
Borsa 7 Haziran seçimine 82.000 puandan girmişti. Şu anda ise 73.173 seviyesinde seyir ediyor. Seçime dolar 2,65, euro ise 2,95 seviyesinden girmişti, şu an dolar 3,04, Euro ise 3,41 seviyelerinde. Erken seçim kararı alınmasına rağmen tırmanış devam ediyor. 1 Kasım’a kadar durulur mu? Tırmanış ve belirsizlik daha nereye kadar sürer bilinmez.
Kur’daki tırmanış ile enflasyonda artış trendi var; ekonomik büyümede duruş, işsizlik de artış baş gösterdi. Dövizdeki kur farkı Türkiye'yi rekabetçi kılmak yerine, aksine fakirleştiriyor. Rekabet için üretim gerekiyor. Türkiye'de ise başta sanayi olmak üzere üretim düzeyi yetersiz, İhracat da büyük ölçüde ithalat girdisi var.. Böyle olunca, dolardaki her artış ithalatı daha maliyetli hale getiriyor. Bundan dolayı Elektronik, otomobil ve akaryakıt gibi ithalat ağırlıklı ürünlerde zamlar kaçınılmaz oldu.
Dolardaki artış benzin ve mazota zam olarak yansıyor. Bu kademeli olarak tüm sektörleri de olumsuz etkiliyor. Üretim maliyetleri artınca gıda başta olmak üzere zorunlu tüketim maddelerinin hepsinde fiyat artışlarını beraberinde getiriyor, zam furyası seçime kadar ve seçim sonrası devam edecektir
Erken bir seçim hesaplamalara göre en az 2 milyar liralık bir maliyet getirecek. Tabiî ki bunun faturası da vatandaşa çıkarılacak.
Son üç seçimdir yapılan anketlerde vatandaşa yöneltilen “Türkiye’de en önemli sorun ne?” sorusuna 2002 seçimlerinde Halkın yüzde 31’i “işsizlik, geçim sıkıntısı ve yoksulluk” derken bu 2011’de yüzde 36’ya 2015 yılında da Koç Üniversitesi, Açık Toplum Vakfı ve Ohio Devlet Üniversitesi adına yapılan ankette ise yüzde 39’a yükselmiştir.
2002 yılında halkın en önemli sorunu “işsizlik, geçim sıkıntısı ve yoksulluk” olarak seçime gittiğinde çare olarak gördüğü AK Partiyi işbaşına getirmiş. Ardından gelen seçimlerde bu yüzde her seferinde artmasına rağmen her seçimde AK Partinin oyları da aynı şekilde artış göstermiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık hırsı nedeniyle 7 Haziran 2015’de ise düşüş göstermiştir.
Yine bir seçime gidiyoruz, halkız halkın içinde yaşıyoruz ankete gerek yok gerçeği aşıyoruz ve gerçektende en büyük sorunumuz yine “işsizlik, geçim sıkıntısı ve yoksulluk” bakalım vatandaş 1 Kasım’da bu büyük sorunlar üzerinden mi? yoksa alışkanlıkları üzerinden mi? tercihte bulunacak.
Bütün bu gelişmelere rağmen insanların istediği, siyasi kaygılara, kavgalara dayalı kısa sürelerde yapılan seçimler yerine. Huzur, güven ortamı ve geçimdir. Erken seçim kararının meydana getirdiği belirsizlik sonucu oluşacak ekonomik faturayı dar gelirli vatandaş ödeyecek. Seçmen bu yaşadıklarının sorumlu olan siyasi partilere bir fatura ödetecek mi? bunu bilemiyorum ancak sürekli seçim yaparak zaman ve para kaybedecek lükse sahip bir ülke olmadığımızın bilincinde olmalıyız.
İbrahim Halil SİPAHİ
15.09.2015/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.