İbrahim Halil Sipahi
TERÖR VE ANARŞİNİN ZARARLARI
İnsan, toplum içerisinde yaşayan Allah?ın en üstün kıldığı bir varlıktır. Toplu halde yaşayan insanlar arasında huzur, güven ve mutluluğun sağlanabilmesi için bireylerin hak ve birbirlerine karşı yükümlülüklerini bilmeleri, gereğini yerine getirmeleri gerekir.
Toplumun huzur, güven ve mutluluğunu tehdit eden unsurların başında terör ve anarşi gelmektedir.
Terör; Türkçeye Fransızca ?terreur?sözcüğünden geçmiş olan ?terör? sözcüğü aslında Latince kökenlidir. Bunun anlamı ise; ?korkudan titreme ve titremeye sebep olmaktır?. Terör, kavram olarak, Türkçedeki karşılığı ise?korkutma, yıldırma? ve tedhiş anlamına gelmektedir. Ancak bu korkutma, yıldırma ve tedhiş, yoğunluk olarak oldukça büyük çaplı ve birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir. Günümüzde çokça kullanılan bir terim olmasına rağmen terörün ortak kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır.
Terör örgütlerinin amaçları; örgütlerin faaliyette bulundukları ülkelere ve kendilerini yönlendiren merkezlere bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir.
Bilinen yaklaşımlar çerçevesinde terörizmin amacını; hedef alınan rejimi, sistemi, şiddet yolu ile yıkarak, yerine kendi ideolojileri doğrultusunda yeni bir yönetim tesis etmek olarak belirtebiliriz. Bu yaklaşım terör olaylarının hukuki davalarında açık birşekilde belirtilmektedir. Terör örgütleri, savundukları ideolojiye bağlıolarak, haksızlık ve zulüm olarak gördükleri yönetim ve yöneticileri bertaraf etmeyi, böylece daha mutlu ve adaletli bir hayat tarzını amaç edindiklerini ileri sürmektedirler.
Bu uğurda kendilerini, haklarınısavundukları toplumun, kıymeti henüz tam bilinmeyen meçhul savaşçıları ve fedakar gönüllüleri olarak görürler. Halkın bilinçli olmaması nedeniyle, kendisi için yapılan iyi şeyleri algılayamayacağı ve bu nedenle yürütülen harekete katılmasının mümkün olmadığı, ancak zaman içerisinde bilinç kazanarak harekete katılacağı ileri sürülür. Bu zamana kadar, azınlıkta olan bilinçli kitlelerin, halk adına mücadeleyi yürütmesi, mücadeleye önderlik etmesi gerektiği savunulur.
Oysa ;Terör etrafa korku salmak, yıldırmak, sindirmek, öldürmek, yaralamak, tahrip etmek suretiyle insanlarımal, can, namus gibi maddi ve manevi değerlerinin tehlike içinde olduğuna inandırmak, güvenliği ortadan kaldırmaktır.
Bireysel ve kitlesel iletişim araçlarıgeliştikçe psikolojik savaş stratejileri ve taktikleri de o ölçüde gelişmiş,çok karmaşık düzeylerde bir bilim ve sanat dalı haline gelmiştir. Bu yönden, içinde bulunduğumuz iletişim çağı "psikolojik savaşlar çağı" olarak da nitelendirilmektedir.
Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar sonucunda, sıcak savaşlar, yerini soğuk savaş metotlarına bırakmıştır. Soğuk savaşın gereği olarak ortaya çıkan psikolojik savaş türü ve bu savaşın vazgeçilmez unsuru düşük yoğunluktaki çatışmalar (Low Indensity Conflict), terör kavramını da beraberinde getirmiştir.
Psikolojik savaşın bir unsuru olan terörizm, genel olarak, zaten var olan yada suni olarak oluşması sağlanan ihtilalcıfikir ve hareketlerin, belirli bir amaç için harekete geçirilmesi neticesinde ortaya çıkmaktadır.
Terörizm gelişen ve değişen dünya koşulları ile birlikte, değişiklik göstermekte, gelişen teknolojiye bağlıolarak elde ettiği yeni imkan ve kabiliyetleri ile etkisini ve gücünü her geçen gün arttırmaktadır. Demokratikleşme alanında atılan adımlar terörü nicelik olarak azaltmakla birlikte, demokratik ortamlarda terör eylemlerinin etkinliği özellikle kitle iletişim araçlarının etkisiyle daha da artmaktadır.
Hedefe ulaşmada her yolu meşru sayan terörizm insanlık tarihi kadar eski bir olgudur.
Dolayısıyla terörün amaç ve stratejisi zamanla teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik ve sosyal yapısınıideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır. Sağladığı bu büyük miktardaki finans kaynakları ile dar bölge sınırlarını aşarak sınırlar ve kıtalararası boyut kazanmıştır.
Bugün dünyamız; ekonomik-siyasal-askeri ve sosyal menfaatler etrafında birleşen ülkelerin oluşturduğu bloklar ve paktlara bölünmüştür.
Bu oluşumlar ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış. Böl parçala yönet veya kendi çıkarlarına zarar veremeyecek azami limitler arasında tut ilkesinden hareket eden, bazı blok veya ülkeler, farklı dini-Irki-etnik unsurları, sosyo-ekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamış ve var olar terör örgütlerine bu şekilde katkıda bulunarak amaçları doğrultusunda taşeronluk görevi yüklemişlerdir.
Bu bağlamda ülkemiz, içinde bulunduğu jeopolitik konum itibariyle dış ve iç kaynaklı terörün ortaya koyduğu bir kavgaya sahne olmaktadır. Bu kavganın içeride ve dışarıda ortak çıkarlar doğrultusunda hamileri bulunmaktadır.
Günümüzde terörün sadece ülkemizde değil bütün dünyada ortaya çıkış sebepleri sosyal ve ekonomik olgulara dayanmaktadır.
Terörün bazı ülkeler tarafından muhalif ülkeye yönelik olarak desteklenmesi konusunda da hazırlık aşaması hedef ülkenin, başta sosyal zaafları sonra ekonomik zaafları (gelir gurupları arasındaki uçurum) ve vatandaşların devletine karşı hoşnutsuzlukları etüt edilerek planlanmaktadır ki maşa olarak kullanılacak bir kitle oluşturulabilsin. Bu sebeple, teröre muhatap olan ülkenin terörle mücadelesinin sadece polisiye tedbirlerle başarıya ulaşamayacağı kesindir.
Bilinçli bir toplumun terörizme karşı top yekûn mücadele vermesi, huzur ve güven ortamının sağlanması açısından zorunludur. Zira, istikbalde bir milletin geleceği sayılan yeni nesil aynıülkede müspet hürriyetin sunduğu güven ve huzurla yaşama arzusunda olmalı, bu geleceği sağlamanın yolunda tüm şer odaklarıyla top yekun mücadele ederek sağlayabiliriz.
İSLAM'DA TERÖR YOKTUR:
Terör toplumlarda can ve mal güvenliğini ortadan kaldırır. Zira teröre maruz kalan guruplar da tepkisel olarak terör yoluyla intikam almaya yönelirler. Terör terörü doğurur ve insani yaşam ortamını tamamen ortadan kaldırır Kısacası terör; fitne, fesat, kaos, anarşi, zulüm demektir. Terör insanlık suçu demektir. Böylesi bir anlayış İslam?da olmadığı ve asla tasvip edilmediği için Müslümanların literatüründe ?terör?terimine yer verilmemiştir. Onun için ?terör? Müslümanlara yabancı bir terimdir.
Teröre kaynaklık ve yataklık yapan, zemin oluşturan kültür ve ideoloji Batı kültürü ve ideolojileridir. Zira Fransız ihtilalından sonra şimdiki formatına ulaşmış olan Batı kültürü ve yaşam tarzı Komünizm ve Kapitalizm gibi insanlığın başının belası olmuş fitne, fesat, zulüm ideolojilerini üretmiştir. Nitekim Kominizim anarşi ve terörü yayılma yöntemi olarak benimsemiştir. Kapitalizm de ?kaostan yeni düzen çıkartma? ilkesi ile sürekli kriz, fitne, çatışma, kaos çıkartmayısömürü için üslup olarak benimsemiştir. Yani ister komünizm ile olsun ister kapitalizm ile olsun terörü üreten ve terörizmle beslenen Batı kültürüdür.
Günümüzde küresel ve ulusal kapitalistlerin sömürgeci yayılma üsluplarından birisi de terörizm olmuştur. Onu üretip kullanıyorlar ve onun bahanesi ile ülkeleri işgal edip oraların stratejik servetlerini ve mevkilerini ele geçirmeye çalışıyorlar. (A.Kılıçkaya)
Terör bir insanlık suçudur. Günümüzdeki asıl teröristler de küresel ve ulusal kapitalist güçler ve onların eli altındaki ?devlet? denilen taguti örgütlenmelerdir.
Bütün ilahi dinler insanları barışgüven ve kardeşlik içinde yaşamaya, hak ve hukuka saygılı olmaya davet etmiştir. Kişinin ve toplumun huzurunu hedef edinen ve yüce Allah?ın insanlığa, son bir kurtuluş reçetesi olarak sunduğu İslam Dini, barış, kardeşlik ve huzur dinidir. Hiçbir şekilde anarşi ve teröre onay vermemektedir. Birlik beraberlik ve barışiçerisinde yaşamayı emretmektedir. ?Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler? (Hucurat 10)?Hepiniz birden Allah?ın ipine (Kur?an?a) sarılın, parçalanıp bölünmeyin.? (Ali İmran: 103 )
Dünyayı sarsan savaşlar, anarşi ve terör eylemleri, şiddet içerikli etkinlikler, ölen masum insanlar, sönen binlerce ocak, kimsesiz ve çaresiz nice çocuklar teröre kurban giden kadınlar ve yaşlılar maddi ve manevi zararlar, kaybedilen zamanlar, dini ve tarihi miraslarımız. Din, insanın hem dünyada hem de ahiret hayatında kurtuluşa ermesini, kendisi ile, Yaratanla ve çevreyle barış içerisinde yaşanmasını, kalıcı huzur ve mutluğu elde etmesini hedeflemektedir. Allah CC. Kur-anı kerimde ?Kim bir mü?mini kasten öldürürse, cezası içinde kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.?buyurmuştur.(Nisa : 93 ) Yüce Allah "Ben zulmü kendime haram ettim, size de haram kıldım, birbirinize zulmetmeyiniz" buyurmaktadırHzPeygamber de Müslüman?ı; "Eli ve dili ile başkalarına zarar vermeyen ve şerrinden emin olunan kişi" (Riyazussalihin,c3,S103,HNo1541)?Müslüman, insanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.? (-Tirmizi, İman: 12,)
Gerçekten yaratılış gayesine uygun olarak yetiştirilmiş insan, merhamet eden, herkesle hoş geçinen ve kendisiyle hoş geçinilen; kendisiyle, ailesiyle, içinde yaşadığıtoplumla, milletiyle ve bütün insanlıkla barışık olandır
Kur?an-ı Kerim?de insanlığa barışıtavsiye eden yaklaşık 150 ayet bulunmaktadır. Yüce Allah Kur?an-ı Kerimde şöyle buyurmuştur. ?Ey iman edenler! Hep birden barışa girin sakın şeytanın peşinden gitmeyin çünkü o apaçık düşmanınızdır.? (Bakara : 208)
Çağdaş toplum olmanın ilerlemenin ve mutluluğun yolu; terör, anarşi ve tefrikadan, bölücülükten değil, birlik, beraberlik sevgi ve hoşgörüden geçtiği unutulmamalıdır.
Adı ve gayesi ne olursa olsun, terör, şiddet ve anarşinin İslam'la uzaktan yakından ilişkisi yoktur; Bu şiddet hareketlerini her hangi bir dine, özellikle İslâm'a mâl etmek hiçbir şekilde mümkün değildirBilakis dinimiz her türlü anarşi, fesat, bozgunculuk, eziyet, işkence, kısaca terör ve şiddeti kesinlikle haram kılmıştır
Türkiye?nin bütünü terör meseleden dolayı olumsuz etkilenmiştir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz otuz yıldır devam eden terör bölgenin gelişimini çok daha kötü etkilenmiştir. Bölgeyi güvenli bulmayan ulusal ve uluslararası yatırımcılar buralarda yatırım yapmaktan kaçınmıştır.
Doğu ve Güneydoğu illerimizde sermaye birikimine sahip olan ailelerin çoğu Batı illerine göç etmeyi tercih etmiştir. Bölgede ki tüm il merkezleri vasıflı insan göçü verirken, vasıfsız insan göçüne maruz kalmıştır. Böylelikle bu bölgelerimizdeki il ve önemli ilçelerimizin hemen hemen hepsi büyüyecekleri yerde küçülmüşlerdir.
Terör sebebi ile bölgeden göçlerle kırsalda boşalan yerleşim birimlerindeki milyonlarca hektar mera ve tarım arazisi atıl olarak kendi haline terk edilmiştir. Yayla yasaklarından dolayı özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki küçükbaş hayvan varlığı neredeyse dörtte birlik bir orana düşmüş, bu durum ülkede et ve et mamullerinin fiyatlarının astronomik olarak artışını tetiklemiştir.
Mecburi hizmete gidenler, çoğunlukla meslek hayatlarının başında olan kamu personeli olduğu için bölgeye kalifiye ve tecrübeli personel taşınamamıştır.
Terörün Doğu ve Güneydoğu?da vurduğu en önemli sektörlerden birisi de turizm olmuştur. Terörden önce Doğu ve Güneydoğu?daki tarihi ve tabii güzellikleri görmeye, oralarda izleri bulunan, birçok uygarlığı yerinde görmeye giden özellikle yabancı turistler artık buralara gitmez olmuştur. İç turizmde bile ciddi kaygılar yaşanmış, Batıillerimizdeki insanlar zorunlu olmadıkça Doğu ve Güneydoğudaki illerimize gitmek istememektedir. Bu nedenle turizm yatırımcıları tıpkı diğer yatırımcılar gibi söz konusu illere yatırım yapmamışlardır.
İstihdam yaratacak yatırımların eksikliği, genç nüfus yoğunluğu olan bu bölgelerimizde gençlerin terör örgütü tarafından kandırılıp dağa çıkarılmalarını kolaylaştırmıştır. Türkiye?nin bu yönde yaklaşık zararı 1 trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir.?
Kısacası 1980 öncesi sağ-sol çatışması diye adlandırılan Anarşik olayları 12 eylül 1980 darbesi ile son bulmasının ardından birkaç yıl sonra bu sefer de PKK Terör örgütünün ülkede estirdiği terör belası nedeni ile ülkemiz son kırk yıl birikimlerini anarşi ve terörden kurtulmak için kullanmıştır. Sonuç olarak kaybeden ülke ve millet olmuştur.
İbrahim H.SİPAHİ
Adanapost.com/Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.