Siyasetimizin değişen diğer boyutu...



Bu hayatı, yalnızca menfaate müşteri kulaklarla algılamak, kişinin kendinden çok, yaşadığı topluma zarar verir.


Yüzlerce yıldır ?iktidar yanlılarının?, doyasıya ?sebeplendiği? bir ülkenin vatandaşları olarak, bugün ?filan iktidar? gelince, bu alışkanlığın bir anda ve kökten bitmesini beklemek ahmaklık, bittiğini iddia edenlere inanmak da safdillik olur. Bu nedenle CHP?nin ?götürüyorlar? iddiası, yanlış değil, abartıdır.


Bu abartının seçim öncesi ?aşırı? hale gelmesi de siyasetçilerimizin ve seçmenimizin ezberidir.


Erdoğan ile birlikte siyasetimiz, dürüst olanın asla yükselemeyeceği, ?yemeyenin asla barınamayacağı? bir dönemden, ?dürüst kalarak da siyasetin yapılabileceği? bir ortama taşınmıştır. Önümüzdeki 10 yıl da dâhil olmak üzere, siyasetimizden ?bundan fazlasını beklemek? doğru olmaz.


Artık Türkiye?de siyasetin kapısı, dürüst olana da açıktır.


Ancak, bu kapının açılmasıyla iş bitmiyor, başlıyor.


Gerçekten dürüst, vatanını  seven, birikimli, başarılı, kariyerli ve çalışkan insanların da siyasete girmekten imtina etmeyi bir kenara bırakıp, siyaseti bir ?hizmet? anlayışıyla sahiplenip, bu alanı doldurması gerekiyor.


Yaşadığımız bunca depremden sonra, ulusumuzu ayakta tutan sütunlarda yürütülen bu ?güçlendirme? operasyonlarının amacı, ?yiyenin asla yaşayamayacağı? itibarlı bir siyasi ortamın inşası içindir. Bu süreci sağlıklı yürütebilmek için de, şu iki balans ayarlı olmalıdır:


İlki, Erdoğan ve ekibinin, siyasetimizin genlerindeki, dürüst insanın da siyaset yapabileceği bu köklü değişiklikleri yerine getirmeye yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürmesi ve bizim de toplum olarak bu çabaya sonuna değin destek vermemizdir.


İkincisi ise, muhalif çığırtkanlığın dozunu iyi ayarlayıp, alışkanlıklarımızdan vazgeçerek bu toplumun geleceğine yönelik atılan şu önemli, kalıcı ve kesinlikle geç kalmış adımları cahilane bir üslup ve gerekçeyle protesto etmekten vazgeçmemiz.


Yalnızca itibarlı, dürüst, başarılı ve çalışkan olanların binebileceği siyasi tren istasyonumuza yaklaşmaktadır.


Hep birlikte şunu düşünmeliyiz:


Bu trenin neresine talibiz; kaptanlığına mı, teşrifatçılığına mı, yolculuğuna mı? 


Ahmet Yürekli

01.02.2011, Kadıköy.

 


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Yürekli Arşivi