Rahmet vesilesi elçi?


 

Zaman hızla akmaya devam ediyor. Asırlar gün gibi aradan geçiyor birçok inanç, kültür, medeniyet?  Yıkılıp gitmekte ama rahmet peygamberi Hz. Muhammedin sevgisi, sevdası hasreti günden güne ümmet içinde artmakta ve bütün alemi kuşatmaktadır.

 

Yine bir nisan ayı ve yine onun özlemi ile yanıp tutuşan ümmeti olarak bizler o kutlu elçinin yeryüzünü şereflendirmesini yad ediyoruz.

 

Onun doğumu, peygamberliği biz insanlar için bir nimet ve bir kurtuluş vesilesidir. Zira  eşrefu?l mahlukat olan gül-i Muhammed henüz dünyaya gelmeden önce, insanlar değer ölçülerini yitirmiş, küfür ve şirk gönülleri karartmış, haksızlık hayatın bütün alanlarını kuşatmıştı.

 

O, gelmeden evvel sosyal hayat bozulmuş, ahlâkî değerler yozlaştırılmış, komşuluk hukuku ihlâl ediliyor, kadınlara insanî muâmele yapılmıyor kadın adeta bir eşya, bir meta olarak görülüyor, kız çocuklar diri diri toprağa gömülüyor, zâlimler mazlumları eziyor, emeğin hakkı verilmiyordu.

 

O asırda insanlar, yırtıcı hayvanlardan daha vahşi bir hayat sürüyor, güçlü ve zengin insanlar faiz illeti ile kişinin çocuklarına hanımına el koyup insanların ocaklarını söndürebiliyorlardı.

 

İşte Sevgili Peygamberimiz, karanlığın böylesine yoğun olduğu bir dönemde dünyayı şereflendiriyordu. Daha Peygamberlik mührünü almadan ?emin? (güvenilen, güven veren) namı ile anılır olmuş, genç yaşına rağmen Mekke?nin büyük sorunlarında adil bir hakem olma vasfına erişmişti.

 

Peygamberlik vazifesi ile birlikte sapıklık, putperestlik ve hurafelerle kararan gönülleri, Kur?ân?ın mesajı ile aydınlatıyor; insanlığı yalnızca, Allah'a kulluk etmeye,  adil olmaya, zalim olmamaya, faiz yememeye, haksızlık yapmamaya, kul hakkı yememeye?  çağırıyordu.

 

Bu çağrıya kulak verenlere, sözün doğrusunu söylemeyi, emanete riâyet etmeyi, akrabalık bağlarını korumayı, komşularla iyi geçinmeyi ve kan dökmekten sakınmayı öğütlüyordu.

 

Kutlu elçi aynı şekilde zina yapmaktan, yalan söylemekten, yetim malı yemekten, haksız kazanç sağlamaktan, namuslu insanlara iftira atmaktan uzak durmayı emrediyor; insanları namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekât vermeye, iyilik yapmaya, bireysel ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyordu. O kutlu elçi bütün bu güzel davranış ve düşüncelere insanları çağırıyordu. Çünkü O, Kur?ân?ın ifadesiyle ?Alemlere rahmet olarak gönderilmiş?ti.

 

O eşsiz insan, Allah?ın en sevgili kulu bir hadislerinde; ?Ben bir rahmet ve hidayet rehberiyim? buyurmuş; kendisine onca haksızlığı, zulmü, iftirayı reva görmüş, dinini inkâr edip kendisine ve getirdiği dine savaş açan müşriklere beddua etmesini teklif edenlere,?Ben lânet eden değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim? diye cevap verecek kadar şefkatli ve şerefli bir lider önder ve peygamberdi.

 

 

 

Son peygamber şefkat timsali Hz. Peygamber birçok sözünde çocuklara şefkat ve merhamet gösterilmesini istemiş; çocukları öperken birisinin; Ya Rasûlallâh, ?Siz çocukları öper misiniz? Ben çocukları hiç öpmem? demesi üzerine; ?Allah senin kalbinden şefkat ve merhameti çıkardıysa ben ne yapayım!? diye uyararak çocukların şefkatten yoksun bırakılmaması gerektiğini söyleyen müşfik bir insandı.

 

Aynı şekilde ana-babaya, kadınlara, yaşlılara şefkat gösterilmesini ve iyi davranılmasını emretmiş; kişinin mü?min kardeşine tebessümde bulunmasının bile sadaka olduğunu belirtmişlerdir.

 

O güzel insan sadece inananların ya da insanların koruyucusu değildi. O, akılsız varlık olan hayvanların dahi hakkını veren ve muhafaza eden son elçiydi.

 

Sevgili Peygamberimiz?in ?âlemlere rahmet oluşu? yalnızca insanlarla sınırlı kalmayıp, bütün canlıları kuşatmıştır. Bir hadislerinde; ?Allah, merhametli olanlara rahmetiyle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsinler...?  buyurarak bütün varlıklara şefkatle muamele edilmesini istemişlerdir.

 

Diğer bir hadislerinde de; ?Haksız yere bir serçeyi bile öldürenden Yüce Allah kıyamet gününde hesap soracaktır? buyurmuşlardır. Bir defasında açlıktan karnı sırtına yapışmış, yorgun ve bitkin duruma düşürülmüş bir deve görünce; ?Konuşamayan bu hayvanlar hakkında Allah?tan korkun?   buyurarak deve sahiplerini ikaz etmiştir.

 

Yine kedisini aç bırakarak işkence eden bir kadının ilahi cezaya uğrayacağını bildirmiş, köpeğe yaptığı iyilik yüzünden de bir kişinin cennete gireceğini haber vermişlerdir.

 

O öyle bir peygamberdi ki ?kıyamet esnasında denk gelmesi halinde imkanı olanın ağaç dikmesini? tavsiye edecek kadar çevreye ve yeşile önem veren bir nebiydi. Onun bu güzelliğindendir ki ayrılığına dayanamayan bir ağaç kütüğü bile  bir hutbesinde dile gelerek  onun için ağlamıştır.

 

O kutlu elçi, dünyaya teşrifi ile bütün bu güzelliklere imza attı. Bizlere de örnek oldu gideceğimiz, gitmemiz gereken yolu gösterdi.

 

Evet kısaca onun gelişi ile yeryüzü tekrar aydınlandı. İnsan, insan olduğunu hatırlayarak dünyaya geliş amacının esprisini anladı.

 

Durum bu olmakla beraber her asırda ona dil uzatanlar, inanmayanlar da olmuştur olmaya da devam edecektir. Bize düşen  ise ona layık bir ümmet olmak, onun izinden yürümek Allah?ın ve kendisinin rızasını kazanıp  inanmayanlara iyi örnek olmaktır.

 

Kur?an-ı Kerim alemlere rahmet vesilesi Hz. Peygamberi tarif ederken  ?onda sizin için güzel bir örnek vardır? diyor.  Onun için bizler de Sevgili Peygamberimiz gibi; ailemiz, çocuklarımız, komşularımız, akrabalarımız, kısaca tüm insan ve canlılar için iyilik vesilesi olalım. Elimizle, dilimizle, iş ve icraatlarımızla çevremize faydalı olup, güven, huzur ve mutluluk verelim.

 

Rabbim Ahiret gününde bizi şefaatine nail etsin, cennette de ona komşu kılsın.


 

M. Zeki Uyanık, 14.04.11, Adana

 


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Zeki Uyanık Arşivi