Mehmet Yürekli

Mehmet Yürekli

Patrikhane'nin Fener Din Devleti Teşebbüsü?

Patrikhane siyasi, ekonomik ve kültürel olarak, batı emperyalist ülke ve milletlerinin tam desteğini almış, kendi aralarında bin ihtilaf olmasına rağmen, bir ittifak kurarak, Patrikhane'nin Sultan Ahmet civarında ve Ayasofya'ya yakın bir mahallede kurulması, arzu edilen Fener Din Devleti teşebbüsleri, hala devam etmektedir. Bu devlet oluşumunu başta Avrupa Birliği üyeleri (AB'nin uyum yasası dangalaklığının bahanesi ile) ve ABD'nin patrikhane ziyaretleri bu rüya devlet ile hayal ekümenik'lik amacına destek vermeleri, bize ise köstek vurmaları bundandır.

Yani, Bizans oyunları her zaman sahnede, haçlı pozitivist kötürüm akıllılar, Makyavelizm politikalarının uyurgezer şekli ile batıl itikadın hayvanlıklarını, Türk ve İslam milletleri başta olmak üzere, insanlığın yarınlarını katletmek istiyorlar. Bunun temellerini çocuk yaşta atıyorlar. Bu ülkeler çocuklarına yüzlerce dualarında Türk ve Müslümanlara Lanet, azgın, katil, köpek, Türk burnu gibi kavramlarla çocuklarına kin tohumunu ekiyor ve öğretiyorlar. Resim ve heykel yaparak kişiliğimize ve İnancımıza saldırmak, hakaret etmek, katliam yapmak dua adaplarına girmiş, gençliğin ruhunda geçmez bir iz olarak haçlı zihniyeti canlılığını korumaktadır.

Türk ve İslam Milleti batı kültürü hayranlığına, gözü kara devam etmesini sağlamak için batı kapitalizm ve kültürünün koruyucuları kötürüm akıllılar, basın- yayın başta olmak üzere para, unvan, sınıf atlama gibi kapitalizmin amacına ulaşma yolunda rüşvet karşılığı, yerli işbirlikçilerde bulunmuş ve bu hain nankör sömürünün figüranları olmuşlardır.

Patrikhane sütüyle beslenen Robert Kolej, Amerikan Kolejleri'.vs. aynı amaca hizmet için kuruldular. Zografyan Rum Lisesinin cephanelik ve ajan yetiştirme konusundaki aymazlıklarını, Rumca basılmış elen milletinin kanında ve ruhunda ki yansımaları okuyalım;

'Bulunduğunuz şartlar sizi birçok müşküllerle karşılaştırılabilir, fakat ecdadımızın bize vermiş olduğu terbiye ve fikir, ruhlarımızda daima yaşamaktadır ve yaşayacaktır. Elen milletinin kanında bu fikir daimi olarak cevelan etmektedir. Zorlukları yenecek, hedeflerinize ulaşacaksınız. Size bu sahada muvaffakiyetler temenni ederim. Belki bir takım haksızlıklara uğrayacaksınız. Fakat ceddinizin size vasiyetlerini unutmayınız.'

Cedlerinin vasiyeti nedir' Evet. Bizanssı hortlatmak.

Bir Türk halkı inancı vardır. Hortlak mezardan çıkmadan gündüz gözüyle mezarına çivilenirse bir daha topraktan çıkamaz ve gömüldüğü yerde yok olur. Milli şuura sahip Türk milleti ve idarecileri bu gerçeği görüp, Bizans hortlağına gün yüzünü göstermemelidir.

Patrikhane tarafından tekzip edilmeyen bu vasiyet, gerçekleştirilmek için birçok kitap, makale, resim, film, heykel vs. bulunmaktadır. Basın-yayından birkaç örnek verelim:

'Fener Patrikhanesinin Vatikan gibi bağımsız bir devlet haline getirilmesi için Yunanistan'da yapılan teşebbüslerin memleketimizde uyardığı tepki devam etmektedir. Türk Ceza Kanunu herhangi bir şahsın Türkiye'de Cumhuriyet rejimine ve memleketin toprak bütünlüğüyle devletin hükümranlık haklarına karşı harekete geçilmesini ve Türkiye sınırları içerisinde ayrı bir devlet kurmaya kalkışmasını suçladığı ve çok ağır cezalarla müeyyidelendirdiği için bizzat bilinmektedir. Atenagoros, ne de Patrikhaneye mensup bir başka şahıs memleketimizde oturup, öte yandan Fener'in bağımsız bir devlet haline gelmesini açıkça isteyememektedir. Fakat Patrikhane ile ilgisi olan çevreler, gerek Atina'nın hareket tarzını takip ederler, Athinaiki gazetesinin neşriyatını durup dururken muharririn kafasından çıkmadığını ileri sürmekte ittifak halindedirler. Sultan Ahmet civarında ve Ayasofya'ya yakın bir mahallede kurulması arzu edilen Fener Din Devletinin arazisinin asgari üç kilometre kare olması istenmektedir. Böyle bir devletin dış, iç, maliye bakanlıkları, bir miktar polis ve gösteri askeri bulunacağı gibi, Bizans kartallı bir bayrağı ve vatandaşları da mevcut olacaktır.'

1956 yılı Almanya'da Romenler tarafından yayınlanan Logoş mecmuasında İstanbul'da Bizans devleti başlığı altında şu haber yayınlandı:

'İstanbul'da Bizans devleti Protestan ve farmason beynelmilelci çevreler İstanbul'da Vatikan devletine benzer bir Bizans devletinin kurulmasını müzakere etmektedir. Bunun için beynelmilelci çevreler, İstanbul'dan bir mahalle satın almak istemektedirler. Sovyet Rusya'nın kontrolü altındaki Ortodoks kiliseleri rüesası Sovyetlerin böyle bir teşebbüsü iyi karşılayacağı hakkında teminat vermişlerdir.'

Gazetenin birde notu var. 'Böyle bir teşebbüsü Sovyetler Birliği para ile bile destekleyeceğini zannediyoruz.'

Bu haberler Patrikhanenin Vatikan'a özendiğine ve Bizanssı ihya davasına köprübaşı hazırlamak istediğine delil olmaktadır.

Yunanistan ve Patrikhane:

Patrikhanenin Rusya ve İngiltere ile münasebetinden gayri meşru suretle hâsıl olan Yunanistan, Patrikhaneyi kendine tâbi kılmak istemiş, Venizelos'un 'Patrikhane Yunanistan'ın emrine girmelidir. Bu suretle birleşmiş bir Patrikhanenin ilerideki milli davalarda rolü pek büyük olacaktır.'sözü mütareke devrinde gerçekleşmiş ve Yunanistan dışişleri bakanı Baltakis Yunan mili meclisinin 5 Mart 1921 tarihli celsesinde şu sözlerle Patrikhaneye alenen teşekkür etmiştir: 'Yunan milleti Fener Patrikhanesine şükran borçludur. Onun mücahedatı maziyesi Yunan milletini böyle büyük bir fütuhata nail ettirdi.'

Patrikhane ve Yunanistan'ın faaliyeti gittikçe daha da gelişti ve 1953 yılında kabul edilen anayasa ile Yunanistan, en yüksek dini makam olarak Patrikhaneyi kabul etti. Yunan anayasası şöyle başlar ve devam eder:

'Kutsal, aynı çevrelerden gelme ve taksim edilmez (trinite) adına Helenler Parlamentosu şu hususları kararlaştırır:

Din: Madde 1 ' 'Yunanistan'ın müessese dini İsa'nın Doğu Ortodoks Kilisesi dinidir. Sair bütün dinler kanunların himayesinde serbesttir''başkalarını kendi dinine sokmaya çalışmak, müdahale etmek yasaktır'..'

Madde 2 ' 'Yunanistan Ortodoks Kilisesi başkanı olarak Rabbimiz İsa'yı kabul eder. Ve doktrin bakımından İsa'nın Kostantinopolis'deki Büyük Kilisesi ile ayrılmaz bir surette bağlanır ve Apostolik ve sinodik emirlere ve kutsal geleneklere sıkı bir surette riayet eder. Bu kilise tek reise tabiidir. Egemen haklarını herhangi bir kiliseden bağımsız olarak kullanır ve piskoposların ruhani meclisi tarafından idare edilir. Tanınmış bütün dinlerin papazları müesses dinin papazlarına tatbik edilen devlet gözetiminin aynına tâbi kılınırlar.

Kutsal yazıların metinleri değiştirilmeden muhafaza edilir. İstanbul'daki büyük İsa Kilisesinin önceden müsaadesi sağlanmaksızın başka bir lisana çevrilmeleri kesin surette yasaktır.'

Patrikhane Yunan anayasasıyla en yüksek mevkii ihraz ettikten sonra Yunan Kıralı, Kraliçesi İstanbul'a gelip Patrik'in önünde eğilmişlerdir. Bir ara Yunanistan'a tâbi olan Patrikhane, şimdi ise Yunanistan'a hâkim olmuştur.

Köklü bir iman ve tarih şuuruna sahip olan bütün medeni milletler gibi, ezcümle İngiltere, Hollanda, Belçika, İsveç, Norveç, Danimarka, İspanya, Portekiz gibi Yunanistan'da anayasasında bir dini, resmi din tanıyabilir.

Fakat Türkiye'deki bir müesseseyi (Fener Patrikhanesi), anayasanın en yüksek mercii olarak kabul ederse işin mahiyeti değişir ve siyasi bir renk alır. Sadece dini bakımdan değil, siyasi bakımdan da ayni şey müşahede edilmiştir.

Yunan başbakanı Sofokles Venizelos rıhtımda 'Zito Venizelos' nağralarıyla karşılanmış, Patrik tarafından karşılanarak takdis edilmiş ve kendisine nişan verilmiştir. Yunan hükümeti her yıl 1,5 milyon dolar ile daha fazla siyasi ve ekonomik destek vermektedir.

Patrikhane devlet içinde devlet olmaktan da ileri giderek, yabancı bir devletle iş ve gönül birliği de yapmaktadır. Dahası tüm Ortodoks ülke ve halklarla aynı ilişkileri geliştirmek için, Ekümenik'lik hayalleri kurmaya devam etmektedirler.

Türk Ortodoks mu' Yoksa Rum Ortodoks mu'

Önceleri, Papa Efkim; 'Biz Ortodoks olmakla beraber, Türk vatanında yaşıyoruz, Türkiye'nin düşmanı bizimde düşmanımızdır. Rumluk iddiasında bulunmak, Yunanistan'a bağımlılık ifade eder, biz Türk vatanına bağlı Türk orta doksuz.'der.

Atenegoros ise bu görüşü reddederek Rum Ortodoksluğu iddiasında bulunmak suretiyle reddeder.

Ortodoksluk dini bir meseledir. Rumluk ise Türkiye'ye yönelik siyasi emelleri olan yabancı bir milliyetçilik hareketidir.

Bu gün ise; Patrik Barthelomeos'tan sözleriyle Türk, hareket ve eylemleriyle Rum halkına hizmet ettiğini hatta daha fazlasını, Ermeni, Rum, Yahudi lobilerinin ve diğer İslam düşmanlarının dinimize, milletimize ve örflerimize hakaretleri ve katliamlarına bir Türk vatandaşı ve dini lideri olarak karşı çıktığını, ciddi anlamda tepkisini hiç göremedik. Fakat cedlerinin vasiyetini (Bizans) her platformda batılı ve Siyonist devletlerin yetkililerini, teşkilatlarını, halklarını Türkiye aleyhine kışkırtmaktan çekinmemektedir.

Evet. Türk ve İslam milletini tarihten silmek, inançlarından koparmak istemeği yeni değil. Ossi şatosunda Lozan antlaşması neticesinde Lord Gürzon: 'Türklerin toprak bağımsızlığını tanıdık. Fakat Osmanlı ve İslam ruhundan kopardık. Ekalliyete amaçlarına ulaşmaları için çok geniş haklar verdik. Türk devletlide kabullenmek zorunda kaldı.'demişti. Bu baskılarla 1930-1940'larda netice aldılar. Baskı 1960'lara kadar uzadı. Vakıf mallarını camii, han, hamam, kervansaray vs. çıkarılan bir kanunla yok parasına azınlıkların satın almaları sağlanmıştır. Camilerde Türkçe ezan okutulup, medreseler kapatılarak papazların ekmeğine yağ sürülmüştür.

Fakat Türk devleti ve milleti dini, milli kültürüne sahip çıktı. Eğitim, sanayi, ekonomi, siyasi ve askeri gelişimleri sayesinde tekrar doğu ve batının hatta dünyanın insanca yaşamında söz sahibidir. Büyük milletlerin küçük devleti olamayacağını tüm dünyaya göstermiştir.

Allah (c.c.) vaadi gerçekleşmiştir. Lord Gürzon ve ortaları ile Bizans torunlarının kendi oyunlarını tersine çevirmiştir. O' halifelerini yalnız bırakmaz. Bizler kul olmayı bilmeliyiz. Sevgilinin ümmeti olmayı bilmeliyiz. Kitabımızın getirdiklerini anlamalı, sevmeli, yaşamalıyız. Kalp, gözümüzün pasını silerek, kâinatın sorumlusu olduğumuzu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız ki, ilâhi nizamla aramıza hiçbir şey girmesin. O zaman dünya ve ahrette gerçek zafer bizim olacaktır.

Kin Kapısı nedir''.!

'Kin Kapısı' Neden kapalı tutuluyor diyeceğine 'Ruhban Okulunun açılması şarttır.'diyenlere tarihi gerçeği hatırlatalım'..!

Bazı basın-yayın Ruhban okulunun açılmamasını bir eksik gibi gösterip, halkımızı hazırlamak istiyorlar!!!

Peki, Kin kapısı ne olacak'
Ruhban Okulunun ısrarla açılmasını isteyenlere, Kin kapısının ne manaya geldiğini ve neden Kin kapısı ismi verildiğini biliyorlar mı' Olayları hatırlatalım:
1820'1821 Mora isyanı, Balkanlar'ın Memaliği Osmanî'den ayrılmasını sağlayan en önemli hareketlerden biridir. Sultan II. Mahmut'un padişahlık dönemindedir. Sadrazam, Benderli Ali Paşa'dır. Fener Rum Patriği koltuğunda Gregoryus oturmaktadır. Devletin yaptığı araştırmalar, isyandaki Rus ve patrikhane parmağını ortaya koyar. Benderli Ali Paşanın emriyle yapılan patrikhane baskını'araştırmasında, patrikhanede gerçekleştirilen Mora İsyanı'nın plânına ilişkin belgelerin bulunması üzerine Patrik Gregoryus yapılan muhakemesinde suçlu bulunarak patrikhanenin orta kapısı önünde idam edilir.
Olaydan sonra gizli olarak toplanan patrikhane yönetimi, aynı yerde bir 'Türk devlet adamı asılana kadar kapının kapalı tutulmasına karar' verdi. Söz konusu kapı Cumhuriyet dönemine kadar zincirlenmiş olarak tutuldu. Daha sonra kaynaklanarak muhafaza edildi. Hâlen bu kapı patrikhane çevrelerinde 'Kin Kapısı' olarak anılmaktadır.

Gregorius'un asılması ise şöyle olur. Mora isyanında on binlerce Müslüman Türk katledilmişti. Olayı İngiliz Tarihçi W. Allison Philips'den dinleyelim:
' Üç gün boyunca zavallı Türk yerleşimciler bir vahşiler güruhunun şehvetine, zulmüne teslim edildiler. Ne cinsiyet ne de yaş yönünden bir esirgeme yapıldı. Kadınlar ve çocuklar öldürülmeden önce işkenceden geçirildiler.
Kıyım öylesine büyük ölçüdeydi ki çete reislerinden Kolokationes'in kendisi bile, kasabaya girdiğinde, 'Yukarı Hisar Kapısı'ndan başlayarak atımın ayağı hiç yere değmedi' demektedir. İlerlediği zafer kutlama töreni yolu, Türk cesetlerinden bir halı misali döşenmişti.'

Vahşetin ne derece büyük bir katliam olduğunu İngiliz Tarihçi W. Allison Philipis ortaya koyuyor.
Bu vahşetin ve diğerlerinin arkasında Patrikhane'nin olduğu bütün belgeleriyle ve uluslararası gözlemcilerin şahitliğinde ortaya konulmuştur. Bu işin müsebbibi patrik Gregoryus yargılandı, Patrikhane'nin Orta Kapısında asıldı.
Patrikhane o kapıyı hâlâ açmıyor. Siyasiler işte bu Patrikhane'de ve o kapıda bir Müslüman Türk'ü asmak için yemin edecek papazların yetiştirileceği, daha da kötüsü Devlet içinde bir devletin okulu açma ısrarında devam ediyor. Ruhban Okulu açılırken 'Kin Kapısı' ismini verdikleri bu kapının açılması için Patrikhanenin aldığı karar ne olacak'

1820'den beri her patriğin orta kapı önünde istavroz çıkararak yeminlerini tekrar ederler. Ortodoks inancına göre. İstanbul'un fethinden beş yüz yıl sonra gelecek bir Bizanslı şehzade, Ayasofya'nın üzerine çift kartallı sarı-siyah renkli Bizans bayrağı ile Yunan bayrağını asacak, orta kapı önünde büyük bir Türk din adamı veya bir hükümdar asılacaktır.

Beş yüzüncü sene geçmişse de Bizanslı şehzadeyi hala beklemekte ve matem tutmaktadırlar. Patrikler, Patrik Gregoryos'un asıldığı siyah boyalı orta kapının önünde ona hürmeten ihtiram duruşu yapmış istavroz çıkararak önünden geçen cemaate bu intikamın takipçisi olduğunu belirtir şekilde, önünden geçen cemaate elini öptürür.

Hiçbir din kin tutmayı, intikam duygusu beslemeyi emretmez. Ve adı siyasi bir isyana karışan ve tab'ası olduğu devlete karşı ihtilal tertibine girişenleri dini aziz durumuna koymaz.

Mübarek Ramazan ayının bereketi; Türk ve İslam Milletine kalbi dua ve amel nasip olur inşallah. Teravih ve Bayram Namazlarımızı dedelerimizin ruhunu şâd etmek için Ayasofya da kılmalıyız ki, Sultan Ahmet imrensin''! Selimiye gönül koysun'! Fatih tebessüm etsin'.!

Mehmet Yürekli
Adana, 11.08.2008

Yazarın Lozan edebiyatı ve Ruhban Okulu yazısının devamıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Yürekli Arşivi