Ahmet Taşgetiren
Nereye kadar?
Soruluyor: Nereye, ne zamana kadar devam edecek bu?
Cevap vereyim:
-Herkes sağına soluna bakıncaya ve kiminle kol kola girdiğini görünceye kadar...
"Anti-Tayyip" olmak yeterince yapıştırıcı bir tutkal değil.
Henüz toz duman dağılmış değil.
Bu toz duman arasında kolunuza şeytan bile girmiş olsa fark edemeyebilirsiniz.
Ve böyle toz dumanlı ortamlarda bir şeytan mutlaka peyda olur kollarınıza girmek için.
Ama bir defa diller çözülmeye, eller pankart ve bez afiş yazmaya, duvarlar kalplerde olanı yansıtmaya başladığında, jeton düşer ve zihinler berraklaşır.
Bir de bakmışsınız, ağaç için yola çıkmış ama barikatların arkasına düşmüş, Ho Şi Minh, Che Guavera, İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş pankartı taşıyor, az sonra da molotofkokteyli atıyorsunuz.
"Eylem içinde bilinçlenme süreci" denir buna.
Gaz yersiniz, cop yersiniz, tazyikli su yersiniz, zihinleriniz bulanır ama "Yahu biz niye yola çıkmıştık" gibi bir soru sorduğunuzda, toz duman dağılmaya başlar ve çıktığınız limandan ne kadar açıldığınızı ve elinizde bir pusula bulunmadığını görürsünüz.
İşte o zaman.
"Y gençliği" imiş. Buna eskiden beri "Zamane gençliği" denirdi zaten. Her zamanın bir gençliği olur. Her zamanın gençliğini anlamak lazım, doğru.
Maşayı tutanlar görülünceye kadar
Ama o da ne, kazık kadar adamlar da rol almış toz duman arasında. Amerika'dan, Avrupa'dan, hatta Brezilya'dan lojistik destek babında tavuklu pilav gönderiyorlarmış Taksim'e.
-Haydin aslanlarım, silkeleyin şu Tayyip'i... Çok oldu o ve çok oldu onunla Türkiye.
Maşa kullanmayı seven bu dünyalar fark edilinceye kadar sürecek bu koalisyon.
New York Times'ın hesaplarıyla örtüşen hesapların çirkinliği görülünceye kadar...
Putin'in sizinle beraber demokrasi oyununa katıldığını fark edinceye kadar.
Küçük bir devletçik oluşmuş orada.
Çöpleri kendileri topluyor, kardeş kardeş yaşıyorlarmış. (Aaa, içkiyi de yasaklamışlar!)
İyi. Bu iş böyle gider zaten. Ama bir gün bulaşıklar yıkanmamaya, bunun için evdekileri sıraya sokmaya, pazara gitmenin zorlaşmasına, sabah uyanmanın zorluğuna, bazılarının hep işten kaçıyor olmasına varır durum.
İşte o zamana kadar gider Taksim komünleri...
Koalisyon zordur, "Yedi kocalı Hürmüz" olur herkes.
Taksim ise bin kocalı Hürmüz'e benziyor.
Cicim aylarındayız (hayır günlerindeyiz) henüz. "Zamane gençliği"nde aşklar bile üç gün sürmeye başladı. Şu an Taksim'de flört mü var evlilik mi? Yaz aşkı mı bu sonbahar aşkı mı? Bakın, hepsi de kendisini "Solcu, Atatürkçü hatta Kemalist" diye tanımlayan CHP'de bile anti Tayyipçilik parti olmaya yetmiyor.
Boyner-Batum koalisyonu
Taksim.
Şu ana kadar AKM'nin duvarları dolmuş değil, Taksim Anıtı'nın üzeri dolmuş değil, yarın yeni bir Mao afişi asılacak yer kalmadığında başlayacak silahlı ihtilaf.
Barikatlar kurulmuş. Polis müdahale etmesin diye. Polis de müdahale etmiyor. Barikatların üzerinde bilmem hangi teröristin adı var, "Ho Şi Minh Barikatı" mesela. Ho Şi Minh mi olsun Rejis Debray mi diye sorulduğunda başlayacak infazlar.
Bildiğim kadarıyla Cem Boyner demokrattı.
Bildiğim kadarıyla Süheyl Batum Kemalist'ti.
"Kim daha çok çapulcu" sorusuna cevap aradıklarında yollar ayrılacak.
Kur'an okunurken eşcinseller-travestiler başlarını örtmek üzere örtü arıyorlarmış. İyi. Onlar da herhalde Kur'an'ın içine bakmaya başladıklarında jetonun düştüğünü görecekler.
Taksim çok ilginç bir koalisyon denemesi.
Tayyip'in tek parti iktidarı yetti artık! Süheyl Batum'la Cem Boyner'in koalisyonunu deneyeceğiz. Sizce kaç vakte kadar yürür?
Ahmet TAŞGETİREN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.