İbrahim Halil Sipahi
İslam adına İslam?ı hedef alan terör örgütleri,
El-Kaide, Hizbullah, Hamas derken şimdi de IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) adlı sözde İslami terör örgütü türetildi. İslam adına mücadele verdiğini söyleyen bu örgütler öncelikle faaliyet gösterdikleri Müslüman ülkeleri kan gölüne çevirdiler.
İslami ve şeriatçı terör örgütü olarak lanse edilmeye çalışılan bu örgütler Hıristiyan toplumlarda Müslümanlara karşı nefret tohumları ekmeleri bir yana Müslüman topluluklarda da dinden soğuma ve uzaklaşmaya neden oluyorlar.
İslam dini, peygamberi ve Müslümanları birer terörist, katil ve cani göstermeye çalışan İslam karşıtı Emperyalist güçlerin türettiği bu terör örgütleri. Yine aynı güçlerin himayesinde olan bazı işadamı ve devlet yöneticilerin finansal destekleri, bu emperyalist ülkelerden temin ettikleri silah ve mühimmatlar ile efendilerinin emirleri doğrultusunda, hedef seçilen bölge ve ülkede efendilerinin müdahalesine meşru zemin hazırlamak üzere terör faaliyetlerini yürütüyorlar.
Bir müddet sonra kontrolden çıkan sözde İslami terör örgütleri yine kendilerini ortaya süren efendileri tarafından etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor. Bunların yerine yenisi türetiliyor.
Bu güne kadar Ortadoğu?da Müslüman halkın çıkarlarını korumak adına ortaya çıkan sözde İslami terör örgütleri, İslam ülkelerinde Müslüman halka kan ve gözyaşından başka ne verebilmiştir.
?Ezilen mazlum halkların özgürlükleri? adına mücadele ettiğini söyleyenler bir müddet sonra emperyalist güçlere hizmet etmeye başlamışlardır.
Adı İslam?la birlikte anılan bu terör örgütlerinin, İslam coğrafyasına verdiği zararı bu güne kadar hangi İslam karşıtı kuruluş verebilmiştir.
Filistin?de FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) yerine devreye giren ?HAMAS? devlet yönetimini ele geçirse de terörist kimliğinden soyutlanamamış, Emperyalist ve Siyonist güçlerin kuklası olmuştur. Bugün Gazze?de yaşananlar da İsrail kadar ?HAMAS??ın rolü vardır.
Terör örgülerini türeten ve besleyen emperyalist güçlerin baskıcı ve sömürücü yapısının arka planında, kapitalistlerin sermayesini güçlendirmek, bunun için dünyanın her bölgesine ulaşmak buraların, yer altı, yer üstü zenginlikleri ile emek gücünü kullanmak arzusu yatmaktadır.
İslam inancında vatanın kutsiyeti, ulul emre itaat, helal, haram kavramlarının öne çıkması Müslümanları yaşadıkları topraklara ve birbirlerine bağlayan etkenlerin başında gelmekte.
Emperyalist ve Siyonist güçler bir yandan türettikleri sözde İslami terör örgütleri ile Müslümanları şiddet yanlısı, terörist ve cani olarak göstermeye çalışıyor. Bir yandan İslam?a yönelen Hıristiyanları caydırmak, diğer yandan Hıristiyan ve Museviler üzerinde Müslümanlara karşı kin ve nefret hissi oluşturmayı hedefliyorlar.
Ayrıca bu terör örgütlerinin Müslüman ülkelerdeki eylem ve faaliyetleri ile bir yandan Müslümanları kendi dinlerinden soğutmayı, diğer yandan da bu sözde İslami terör örgütlerinden kurtulmak adına emperyalist güçlere yaklaşmayı, onları dolayısı ile Hıristiyan dinine karşı bir sempati oluşturmayı hedefliyorlar. Bir nevi terörü kullanarak misyonerlik yapıyorlar. Bunda Vatikan?ın 24 Aralık 1999?da gösterdiği ?Üçüncü bin yılda Asya?nın Hıristiyanlaşması? hedefini gerçekleştirmenin yattığını da göz ardı etmemek gerekir.
Geçmişte El-Kaide örgütünün eylem yaptığı ülkelerde ABD?nin müdahaleye zemin hazırladığını, El-Kaidenin zaman içerisinde kontrolden çıkması ve ABD?nin çıkarlarına ters düşmesi üzerine bu örgüt hükmünü yitirdi. Örgüt lideri Usame Bin Ladin?in öldürülmesi ile El-Kaide dönemi ABD için kapanmış oldu.
Şimdi İslam coğrafyasında Suriye?deki iç savaş, Irak?ta yönetim zafiyeti üzerine fırsatı değerlendiren ABD ve işbirlikçileri IŞİD?i piyasaya sürdü. 2006 yılında cihad çağrısı yaptıktan sonra çok fazla sesi duyulmayan IŞID?in bir anda Irak?ı işgal edebilecek bir güç elde etmiş durumda ortaya çıkması. Irak ve Suriye?de önemli yerleri ele geçirmek sureti ile hilafetini ilan etmek cüretini göstermiş olması, IŞİD?in suskunluk döneminin bir hazırlık dönemi olduğu ve bu günler için hazırlandığının açık göstergesidir.
Aralarında Türkiye?nin de bulunduğu birçok ülkeden giden gönüllüler ve profesyonel teröristlerin de bulunduğu IŞİD. Irak?ta işgal hareketinin başlangıcından bu yana tam bir askeri koordinasyon içerisinde sistematik bir biçimde taviz vermeden ilerleyerek önemli yerleri eline geçirmesinden. Bir şov?a dönüştürdüğü Amerikalı gazeteci James Foley?i infaz görüntülerinin sunumuna kadar ortaya koyduğu eylem planı ile ne kadar profesyonelce yetiştirilmiş ve hazırlanmış bir örgüt olduğunu gözler önüne seriyor. IŞİD, öyle birden bire hortlamış rastgele eylem yapan bir örgüt değil. Bunda IŞİD?in komuta kadrosu içerisinde eski Irak ordusu ve Saddam?ın özel birliğinde görevli askerlerin olmasının payı büyük olsa da, bir merkezden toparlandığı gözden kaçmıyor.
IŞİD bu güne kadar İslam coğrafyasında faaliyet gösteren en acımasız ve tavizsiz terör örgütü olarak girdiği her yerde gerisinde kan, ceset ve gözyaşı bırakarak, sözde ilan ettiği hilafet devleti ile akla mantığa ve İslam?a sığmayan fetvaları ve uygulamaları ile bölgede ve dünyada insanların kısa zamanda nefretini kazandı.
Kendisini dünyanın jandarması gören ABD, IŞİD?in Irak ve Suriye?de döktüğü kana uzun zamandır seyirci kalırken, IŞID?in Musul?u işgali ve ardından K.Irak bölgesel Kürt yönetimi, Erbil?e ilerlemesi üzerine harekete geçmesi, IŞİD?e operasyon kararı alarak hava saldırılarına başlaması da manidardır. K.Irak?ın önemli bir petrol bölgesi olması olayın ekonomik çıkarlar açısından önemini ve terörün amacını biraz daha ortaya koyuyor.
Basında ve sosyal medyada paylaşılan birçok resimde IŞİD militanları arasında Müslüman olmayan batılı teröristler hatta boynunda haç kolye olan görülmekte. Güvenilir kaynakların ortaya attığı iddialara göre aralarında İngiliz, ABD ve İsrail askerlerinin olduğu söyleniyor.
İSLAM İLE TERÖR BİR ARADA ANILAMAZ,
IŞİD tartışmasız bu güne kadar bölgede faaliyet gösteren en acımasız terör örgütüdür. Ancak İslam ile Terör asla bir arada bulunamaz.
Terör; fitne, fesat, kaos, anarşi, zulüm demektir. Terör insanlık suçu demektir. Böylesi bir anlayış İslam?da olmadığı ve asla tasvip edilmediği için Müslümanların literatüründe ?TERÖR? terimine yer verilmemiştir.
İslam Dini, barış, kardeşlik ve huzur dinidir. Hiçbir şekilde anarşi ve teröre onay vermemektedir. Birlik beraberlik ve barış içerisinde yaşamayı emretmektedir. ?Şüphesiz müminler birbiri ile kardeştirler? (Hucurat 10)
İslam dini insanın hem dünyada hem de ahiret hayatında kurtuluşa ermesini, kendisi ile, Yaratanla ve çevreyle barış içerisinde yaşanmasını, kalıcı huzur ve mutluğu elde etmesini hedeflemektedir. Allah CC. Kur-anı kerimde ?Kim bir mü?mini kasten öldürürse, cezası içinde kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.?buyurmuştur. (Nisa : 93 ) Yüce Allah "Ben zulmü kendime haram ettim, size de haram kıldım, birbirinize zulmetmeyiniz" buyurmaktadır Hz Peygamber de Müslüman?ı; "Eli ve dili ile başkalarına zarar vermeyen ve şerrinden emin olunan kişi" (Riyazussalihin,c3,S103,HNo1541) ?Müslüman, insanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.? (-Tirmizi, İman: 12,) diye buyurmuştur.
Üstüne bastırılarak ?İslami Terör Örgütü? olarak lanse edilen bu terör örgütlerini kontrol ve finanse eden emperyalist ve kapitalist güçlerin hedefi sömürücülüğün yanı sıra İslam düşmanlığı yapmak, Müslümanlara karşı kin ve nefret hissini yaymak, Müslümanların da dinlerinden soğutmayı, uzaklaşmayı hedeflemektedir. Kısaca İslam düşmanlığıdır.
İslam ve Terörle ilgini geniş bilgi için ?Terör ve Anarşinin zararları? adlı yazımın ?İSLAM'DA TERÖR YOKTUR? bölümüne bakabilirsiniz.
https://www.adanapost.com/yazarlar/ibrahim-halil-sipahi/28413-teror-ve-anarsinin-zararlari.html veya
http://gercekyorum.tr.gg/Ter.oe.r-ve-Anar%26%23351%3Binin-Zararlar%26%23305%3B.htm
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı Yazar
07.09.2014/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.