M.Zeki Uyanık
İntihar?
21. Asrın insanı, her türlü nimetin ve imkânın içerisinde yaşamasına rağmen hep mutsuz, huzursuz ve doyumsuz durumda. Yani beşer maalesef elindeki tüm imkânlara rağmen mesut ve bahtiyar olamamaktadır.
Bunun en önemli göstergesi, asrımızda ruhsal bunalımların ve intihar vakalarının yoğun biçimde yaşanmasıdır. Ne ilginçtir ki bu vakalar gelişmiş modern ülkelerde daha fazla yanşamaktadır.
Bu hakikat Lev Tolstoy?ın: ?Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir.? Sözünü bir anlamda doğrulamaktadır.
Acı da olsa maalesef aynı hakikat ile ülkemizde de karşılaşmaktayız. Ülkemizde de bir hayli yaygınlaşmakta olan intihar olgusu, önemli bir toplumsal problem olmuş durumda.
Şüphesiz her insanın intiharı gariptir. Ancak bir İslam ülkesinde, yaratana kendini teslim etmiş insanların intihara meyletmesi daha da gariptir.
Tabii ki hiç kimse keyfinden iş olsun diye intihar etmiyor. Herkesin bir derdi varCervantes?in ifadesi ile: ?kiminin ki gramla kiminin ki kilo ile? ama hiçbir mazeret ve gerekçe bu cana kıymayı meşrulaştırmaz, Allah indinde aklamaz. Zira yüce Mevla, Kur?an-ı Kerim?de bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: ?"Kendinizi öldürmeyin" (Nisa, 29)
Kişi canına kıyamaz çünkü İslâm inancına göre vücudumuz kendi malımız değil, Allah?ın bizde bir emanetidir. Kendini öldürmek emanete hıyanet etmek demektir. Bu sebeple İslâm dini, değil insanın canına kıymasını, bir organını bile sebepsiz çizmesine müsaade etmemiştir. Çünkü canı korumak Zarurat-ı Hamse?den birisi ve en başta gelenidir.
Kişinin intihar etmesi ya da bir başkasının canına kıyması Allah indinde küfür ve şirkten sonraki en büyük günah ve aynı zamanda bütün insanları öldürmek gibidir. Nitekim Allah Teala bu hususta da mealen şöyle buyurmaktadır: ?Kim bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur.?(Maide suresi, 32)
Sevgili Peygamberimiz de: ?Savaşta aldığı yaraların ızdırabına dayanamayıp bundan dolayı kendini öldüren Kuzman isimli şahsın cehennemlik olduğunu bildirmiştir (Buhari, Cihad 77).
Evet Kuzman, Allah?ın takdirinden önce kendisi hakkında kararını vermiş, tabiri caizse terhis tezkeresini vaktinden evvel alarak kendisi doldurmuş ve neticede ?O, cehennemliktir.? beyanına müstahak olmuştur.
Bütün bu ayetlerden ve hadislerden anlaşıldığı gibi İslam inancında intihar, canlı bomba veya kişinin başkasını öldürmesi caiz değildir. Cana kıymanın yasaklanması da tıpkı diğer emir ve yasaklarda olduğu gibi, insan hayatına Allah?ın verdiği değeri gösterir.
İslâm?ın bütün hükümleri, insan hayatını korumaya yöneliktir. Allah, emir-yasak, helal-haram nevinden koyduğu hükümlerde insanın şahsi veya toplumsal varlığının, aklının, sağlığının, neslinin, malının, din ve inançlarının korunması gibi gayeleri gözetmiştir. Mesela alkol ve uyuşturucu kullanımı aklın ve sağlığın korunmasına yönelik olarak yasaklanmıştır. Hırsızlık, malın korunması için yasaklanmıştır. Zina neslin korunmasını temin için haram kılınmıştır.
Öldürme ve intihar da insan varlığının korunması yönünde yasaklanmıştır.
Bu zaviyeden bakıldığında insan, dinini, ırz ve namusunu, malını koruduğu gibi canını da korumakla mükelleftir. Nefis korunmaya o kadar liyakatli ve onun korunması o kadar İslam nazarında azizdir ki, ona karşı bir tecavüz vuku bulduğu zaman, belli şartlarda nefis müdafaası adına karşı tarafın nefsine müdahaleye etme hakkı verilmiştir.
İntihar, aynı zaman da Allah Teâlâ?nın kaza ve kaderine bir başkaldırma ve isyandır.
İntihar bir isyandır. Çünkü Kur?an: ?Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele? (Bakara 155) Buyurmaktadır.
Bu kuran-i hitaptan anlıyoruz ki rabbimiz bizi çeşitli yollarla imtihan etmektedir. Ayetin bitiminde ise imtihanda sabredip sınavı kazananlar rıza-i ilahi ve cennetle müjdelenmektedir.
Ancak bu fani dünyanın sınavında sabretmeyenler hem dünyalarını hem de ahretlerini karatmaktadırlar.
Kaldı ki başa gelen dert, keder, sıkıntı, fakirlik, hastalık? Efendimizin ifadesi ile bazen Allah?ın sevdiği kullarına bir lütfü ve günahlarına bir keffaret vesilesidir ki insanlık tarihine baktığımız da en büyük musibet ve sıkıntıları Allah?ın en çok sevdiği kulları olan peygamber yaşamıştır.
Bu anlamda yaratılış gayesini anlayan her mümin için maddî ve manevî bütün imtihanlar, Yüce Yaratıcıdan gelen olgunluğa erme vasıtalarıdır. Demir dövüle dövüle işlendiği gibi aynı şekilde insan da zahmet çeke çeke kemale ermektedir.
Büyük Şair Eşrefoğu Rûmî?nin dizeleri ile bitiriyorum:
?Hoştur bana senden gelen
Ya hil?at ola yahut kefen
Ya gonca gül yahut diken
Lütfun da hoş kahrın da hoş?
M. Zeki Uyanık, adanapost
07.02.13, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.