İbrahim Halil Sipahi
İktidar ateşle oynuyor,
Meclis başkanlığı seçimi, koalisyon senaryoları derken son günlerde gündemde Türkiye’nin Suriye’ye girme (savaş) senaryoları ön plana çıkmış durumda. Mili Güvenlik Kurulu bu yönde topladı. Ancak emekliye ayrılacak Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in ve askerin bu konuya sıcak bakmadığı söyleniyor.
Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan “Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin güney sınırında bir Kürt devleti kurdurmayız” diyor. Erdoğan’ın bu sözlerini sonuna kadar destekliyorsam da, daha öncede Irak’ın kuzeyi için aynı söz söylediğini unutmuş değiliz.
Sınırımızda IŞİD hâkimiyeti varken, Süleyman Şah türbesi tehdit altındayken bir müdahaleyi gündeme getirmeyen. IŞİD tehdidindeki Süleyman Şah türbesi ve askerlerini PYD desteği ile Türkiye’ye getiren iktidarın Suriye’ye girme arzusu sebep açısından kabul edilse de bir çelişkiyi ortaya koyduğunu ifade etmeliyim.
İktidar savaş kararı alabilir mi?
Öncelikle bu günkü iktidar geçici iktidar olma vasfı ile askeri harekât kararı alma, müdahale emri vermeye haiz değildir. Bu konuda yeni kurulacak hükümet meclisin vereceği yetki ile ancak karar alabilecektir.
Ayrıca Uluslar arası hukuka göre fiziki şartlar tam olarak oluşmamışken iktidarın böyle bir karar alabilmesi BM ve NATO’nun desteği olmaksızın Suriye’ye girmesi bölgede tepkileri üzerine çekecektir.
Bunun dışında;
Uluslararası hukuk’a göre Suriye'den Türkiye'ye bir saldırı olmadığı takdirde Türkiye Suriye'ye müdahale edemez. Yani Erdoğan’ın "Biz Suriye'nin kuzeyinde devlet oluşumuna karşıyız" demesiyle, kendine (PYD-PKK) tehdit unsuru olma bakımından haklı da olsa müdahale etme hakkına sahip değildir.
Türkiye’nin böyle bir harekât neticesinde bölgede Esad’la, PYD’yle, IŞİD’le, Rusya’yla ve İran’la karşı karşıya kalacağını göz ardı etmemelidir. Ayrıca batıdan da bu konuda büyük tepkiler gelecektir.
Türkiye Suriye’ye girmesi halinde PYD’ile mi? savaşacak. Yoksa IŞİD’le mi?
PYD lideri Salih Müslim, Türkiye’nin Rojava'ya ancak NATO kararıyla girebileceğini iddia edip böyle bir durumda ise direneceklerini söylüyor. Müslim, “Bugüne kadar bölgemize, köylerimize rejimden, IŞİD'den veya herhangi bir güçten gelen saldırılar karşısında durduk. Başka yerden gelirse de buna direniriz."diye tepkisini dile getiriyor. (Milliyet)
PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD’ye KCK’dan da destek var. KCK yöneticisi Murat Karayılan, Türkiye'nin Suriye'ye olası bir askeri operasyonuyla ilgili olarak, "Onlar Rojava’ya müdahale ederlerse biz de onlara müdahale ederiz; o zaman Türkiye’nin tümü bir savaş sahasına dönüşür" diyerek tehditte bulunuyor.
PKK, PYD ve IŞİD bunlar birer kanlı terör örgütleridir. Özelliklede IŞİD çok uluslu taşeron bir terör örgütüdür. Bunların ne zaman kiminle savaşacağı kimin adına savaşacağı belli olmaz. Dün Esad’a karşı savaşırken manevra yapıp Esat’la bir olan. Kobani ve Telabyad’da PYD ile savaşan IŞİD’in yarın Türkiye’nin PYD’ye karşı müdahalesi karşısında PYD ile birlikte Türkiye’ye karşı savaşmayacağının aynı şekilde Türkiye’nin IŞİD’le savaşması halinde de PYD’nin IŞİD’e destek vermeyeceğinin bir garantisi yoktur.
Öcalan’ın “çözüm süreci” kapsamında verdiği talimatlara rağmen silah bırakmama ve terörü devam ettirme meylinde olan PKK (Kandil)’in. Bir taraftan Suriye’de PYD ile birlikte Türkiye’ye karşı savaşacağı bir taraftan da Türkiye içerisinde terör eylemlerine şiddetle hız vereceği ise kaçınılmazdır.
30 Ağustos'ta Genelkurmay Başkanı ve bazı kuvvet komutanlarının görev süresi dolacak. Böyle bir süreçte geçici bir hükümet olma vasfı ile Suriye’ye girme senaryolarının altında yatan AKP’nin olası bir koalisyon hükümetinde yer alamama sonucunda iktidarını kaybedecek olma endişesi içerisinde geçici iktidarlarını bir müddet daha sürdürebilme düşüncesi ile iktidarın böyle bir senaryoyu ortaya attığı yönünde derin şüphe içerisinde olmakla beraber;
Mevcut iktidarın Suriye sınırındaki tehdit konusunda bölge ülkeler ve uluslar arası temaslarını ivedilikle sürdürmeli BM ve NATO nezdinde tehdide karşılık Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturma konusunda karar aldırdıktan sonra bunu meclise ve yeni kurulacak hükümete devretmelidir.
Afakî ve bireysel çıkışlar ile Türkiye’nin ve halkın güvenliği ile geleceği riske atılamaz.
İbrahim Halil SİPAHİ
30.06.2015/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.