İdam Cezası?

Son günlerde yaşanan olaylara ve işlenen küçük çocukların cinayetlerine ve de işlenen suçlara verilen cezaların hafif bulunması ya da vicdanları tatmin etmeyişine binaen idam cezası tekrar ülkenin gündemine oturmuş durumda. Ülke olarak idam cezasını yediden yetmişe büyük bir hararetle tartışıyoruz.


Kaldırılan idam cezası, işlenen vahşiyane suçlar ve cinayetler neticesinde büyük bir çoğunluk tarafından tekrar getirilmek istenmektedir.
Bu istek o kadar büyüdü ki halkın ekseriyeti hatta hükümetin üyeleri de gönlümüzden geçen idamın geri getirilmesidir demektedir.


Peki geri getirilmek istenen İdam cezasının İslam hukukundaki yeri nedir?
Ya da İslam hukukunda idam cezası var mıdır?
İslâm Hukukunun klasik doktrinde cezaî müeyyideler için yapılan kısas, had ve ta?zîr şeklindeki üçlü ayırım esas alındığında -bazılarında görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte- ölüm cezasını gerektiren suçların bu grupların her biriyle ilgili olduğu görülür.


Ölüm cezasını gerektiren suçların başında şüphesiz haksız yere kasten adam öldürme fiili gelir. Bunun yanın da evli bir Müslüman?ın zina yapması, devlete isyan etmek ve dinden dönmek? ölüm cezasının ya da idamın sebeplerinin başında sayılmaktadır.


Bu gerekçelerden birisi olan ve idamın tekrar tartışılmasına sebep olan bilerek ve tasarlayarak can alma İslam hukuku açısından küfür ve şirkten sonraki en büyük günah kabul edilmektedir.
Aynı şekilde Kur?ân-ı Kerîm?de ve hadislerde her insanın hayat hakkına sahip olduğu, bu hakkı ihlâl etmenin ağır uhrevî müeyyidesi bulunduğu gibi dünyada ölüm cezasıyla karşılık göreceği ifade edilmiştir. Nitekim şu naslar bunu ifade etmektedir:


?Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur. ?
(Maide 32.)


Hz. Peygamber de bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: "Kim mü'min bir kimseyi bilerek öldürürse, katil bu sebeple kısas olunur. ? (Ebu Dâvud, Diyât 17)


Bu naslardan da anlaşıldığı gibi can almanın bedeli ya da cezası ölümdür. Ancak İslâm hukukçuları, ölüm cezasının sonucunun başka cezalarla kıyaslanamayacak derecede ağır olduğunu göz önünde bulundurarak suçun şüpheye yer bırakmayacak ölçüde sabit olduğu durumlar dışında bu cezanın uygulanmaması gerektiğine dikkat çekmişler.


Bunun yanında İslâm hukukunda cezaların amacı, suçluyu cezalandırmak, toplumu kötülüklerinden korumaktır. Yani cezalar, kötülükleri ortadan kaldırmak suretiyle toplumun yararını sağlamak ve zarara uğramasını engellemek için konmuştur.


Ölüm cezasının çeşitlerinden birisi olan idam cezası da, meşruiyet temelini bireysel ve toplumsal yararın sağlanması ve zararın giderilmesi amacıyla vardır.


Mak?sıdü?ş-şerîanın en önemli kategorisini oluşturan zarûriyyât ?din, can, akıl, nesil ve malın korunması? şeklinde ifade edilen beş temel maksatta birleşir ve ölüm cezasına hükmedilen durumlarda bu esaslardan biri veya birkaçının korunması söz konusudur. Örneğin, kısasta canın, recmde neslin, hırâbe haddinde can ve malın, mürtedin ölümle cezalandırılmasında dinin korunması bunun örnekleridir.


Dolayısıyla İslam inancında, son günlerdeki küçük çocukların cinayetlerinde olduğu gibi bir cana bilerek ve isteyerek kıyanların cezası kısas yolu ile ya da idamla öldürmektir. Bu idam görünürde belki bir cana kıyıldığından hoş görülmeye bilir. Ya da bu da bir can almadır. Bunun diğer öldürmeden ne farklı var denilebilir.


Belki bu itiraz ve sorular haklı gibi görünebilir. Ancak şu bilinmelidir ki idam cezası her öldürmeye verilmemektedir. Kasti ve vahşi şekilde olanlara verilmektedir. Bunun yanında öldüren kimse öldürüleceğini bildiğinden günümüz toplumunda olduğu gibi rahat bir şekilde cinayet işleyemez. Yani öldürüleceğini bilmesi bir caydırma görevi görmektedir.


Nitekim Kur?andaki ?Kısasta sizin için hayat vardır? ayet hitabı buna işaret etmektedir. Zira öldürme suçuna verilen bu idam cezası yani kısas her ne kadar bir can almak olsa da binlerce belki de milyonlarca canı kurtarmaya vesile olduğundan onda bir hayat vardır.
Yani İslam inancında idam cezası vardır. İşlenen bu suçun cezasını yani idamı da devletin affetmeye hakkı yoktur.


İslam hukukuna göre, devlet caniyi, katili affedemez. Ancak öldürülen kişinin ailesine bir seçim hakkı tanımaktadır. ?kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bağışlaması müstesnadır. (Nisa 92-93)
?Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin.? (Maide 32.)
İslam dini, bu ayetlerle maktulün ailesinin seçim hakkını ortaya koymaktadır. Yani İslam dini, bu ayetlere göre öldürülen kişinin ailesine üç seçim hakkı vermektedir:


1. Öldürülen kişinin ailesi adamı bağışlar: Adam serbest bırakılır. Nitekim yakın zamanda İranda bir kadın oğlunu öldüren kişiyi idam sehpasındayken affetmiştir.
2. Öldürülenin kişinin ailesi ?kan bedeli? alır. İstedikleri meblağ karşılığı adamı af ederler.
3. Öldürülen kişinin ailesi ?cana can? yani ?kısas? isteyebilir ? Bunun üzerine ?devlet ? adamı idam eder. Kan davası da olmaz, çünkü idamı yapan devlettir. Katilin ailesi itiraz edemez, öldürülenin ailesi de ceza verildiği için intikama kalkışamaz.


Ezcümle idam tekrar getirilir mi getirilmez mi tartışılır. Aynı şekilde bazı suçlar için caydırıcı görevi görmesi için idam getirilmeli mi getirilmemeli mi o da tartışılabilir.
Ancak hakikat şudur ki İslam hukukunda idam cezası vardır.


Selam ve dua ile?

 

M. Zeki Uyanık

08.05.14, Adana

adanapost

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Zeki Uyanık Arşivi