M.Zeki Uyanık
Günahlardan arınma sevaplarla donanma mevsimi üç aylar?
Dini hayatımızda "Üç Aylar" diye bilinen ve sonu Ramazan ayına ulaşan feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine kavuşmuş bulunuyoruz.
Üç Aylar, kameri aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu mübarek aylardan birincisi olan Receb'in manevi değerine, Kur'an-ı Kerim'de ve sevgili Peygamberimiz?ın hadis-i şeriflerinde işaret buyrulmuştur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin..."
Hz. Peygamber de Üç Aylar hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."
"Ey Allah'ım! Recep ve Şabanı bize mübarek kıl, bizi Ramazan'a kavuştur."
Recep ayı, gerek İslâm?ın Arap yarım adasına yayılmasından önce, gerekse daha sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslâm dini tebliğ edilmeden önce bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes bu ayda kendisini emniyet ve selâmette hissederdi.
İslâm güneşinin doğmasından sonra da bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay Regaib ve Mirac gibi mübarek gecelerle şereflendirildi.
Bu mübarek üç aylar içerisinde öyle feyizli geceler vardır ki, Yüce Allah'ın rahmet ve mağfireti bu gecelerde müminler üzerine yağmur gibi yağar. Recep ayının ilk Cuma gecesi olan Regaib kandili, Allah Teâlâ'nın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibadetlerine karşılık çok ecir verdiği bir rağbet gecesidir.
Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübarek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi, Allah'ın sevgili kulu ve Rasûlü Hz. Muhammedi Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya ve oradan da göklere yükselttiği gecedir. Mirac gecesi, Yüce Mevla?nın Sevgili Peygamberimize büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, müminlere namazın farz kılındığı ve biz müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan mübarek bir gecedir.
Üç Ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun on beşinci gecesi olan Beraat gecesi de müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin, diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi adet halini almıştır. Bu gece hakkında Peygamberimiz 'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.
"Allah Teâlâ Şaban?ın 15. gecesi Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından fazla kişiyi bağışlar."
Üç Aylar'ın sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi'nin ise dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur'an ayıdır.
Ramazan'ın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saadete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmeye başlamasında, Kadir Gecesi'nin bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm'ın beş esasından biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan ayının, günahkâr kullar için, yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de Peygamberimiz şöyle belirtir: "Ramazan ayı gelince cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır veşeytanlar zincire vurulur."
Böylece Ramazan ayı, diğer aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Hayatımızın kazandığı ve kazanacağı yeni boyutların filizleneceği önemli bir devredir.
"Üç Aylar", Yüce Allah'ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin dalga dalga Allah'a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok ettiği kandiller geçididir.
Kısaca Üç Aylar, günahlardan arınma, sevaplarla donanma mevsimidir.
O halde Üç Aylar geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkandır. Hayatımızda adeta oto kontrol sisteminin kurulmasına vesile olan mübarek Üç Aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır.
Unutulmamalıdır ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde, hesap sahasında, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mesrur olacak, kötü ise pişmanlık duyarak mahcup olacaktır.
İşte kavuştuğumuz mübarek Üç Aylar, Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır.
Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, şahsî menfaat hesaplarını ve basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve Yüce Dinimizin bizden ısrarla istediği; barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insani ve ahlâkî meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamalıdır.
M. Zeki Uyanık, adanapost
15.05.13, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.