Ahmet Taşgetiren
Gezi'den parti çıkar mı?
Gezi Parkı eylemleri değerlendirilirken, bir yandan da, bu işin siyasi yansımaları üzerine kafa yoruluyor.
İki soru tedavül ediyor ortalarda:
Bir: Bu hareketlerden bir siyasi parti çıkar mı?
İki: Bu hareketlerin AK Parti içinde bir yansıması olur mu?
Soruları soranlar, zımnen "Keşke böyle sonuçları olsa" gibi bir temenniyi de dile getiriyorlar.
İlk soru açısından bakarsak:
Artık mevcut muhalefet partilerinden bir şey çıkmayacağı noktasında hemen herkes hemfikir. Ve onun için, Gezi olaylarının muhalefeti aşan bir sosyal hareketlilik olduğunda da birleşiliyor.
Ama acaba bundan bir siyasi hareket çıkar mı?
"Yeşiller" veya "sol parti" gibi tahminler yapılıyor.
"Ah bir parti çıksa" temennisi kol geziyor sütunlarda, mülakatlarda... Sosyal bilimcilerimiz de seferber olmuş durumdalar, buradan bir siyasi hareket üretmek için.
Hangi Türkiye projesi?
Bana da soruluyor TV mülakatlarında. Ben de açık söylüyorum: "Mevcut muhalefet, evet, evlere şenlik. Ama bu hareketler içinden bir parti çıkarmak da zorun zoru. Hele parti demek, bir Türkiye projesi etrafında buluşmak demekse, Gezi'nin karman çorman yapısı içinden böyle bir Türkiye projesi çıkmaz. Dolayısıyla partileşme hayalden öte geçemez."
Bir sosyolog, "Allah'a küfredenle şeriat isteyen aynı parkta durabilir mi" sorusuna "Mümkündür" demiş. Bu zat Park'tan "Yeşiller partisi çıkar" görüşünü de seslendirmiş. Ben bu zatın, "Allah'a küfredenler"i bilmem ama en azından müminleri tanımadığından adım kadar eminim.
Bu çevre, ısrarla aralarında İslami hassasiyeti bulunanların da yer aldığını vurgulamaya çalışıyor ama bence sadece kendilerini aldatıyor. Keşke Gezi'den, gerçekten bu ülkenin dindarlarını anlayan bir duyarlılık çıksaydı ama o yapının derinliklerinde ne yazık ki, iktidardaki dindarlarla hesaplaşmak ve bunun için kimi dindarları da kullanmak gözleniyor.
AK Parti'ye yansıma olur mu?
Gezi'nin siyasete nasıl yansıyacağı meselesinin öteki ucunda, "AK Parti'ye yansıma" meselesi var. Bu da, bir siyasi analizi değil, bir temenniyi gündeme getiriyor.
Yani şunu: Olaylar dolayısıyla AK Parti içinde iradesi gevşeyenler olsun, yoğun medya bombardımanından etkilenip, boy hedefi haline gelen Başbakan'ı eleştirenler çıksın, Başbakan onlara öfkelensin, liderlik seviyesinde ayrışmalar yaşansın ve partiden diyelim üç-beş-on kişi ayrılsın. Temenni bu.
Bu oyun şu ana kadar epeyce oynandı. Başka vesilelerle de oynandı. Gül ile Erdoğan ayrışsın, Erdoğan ile Arınç ayrışsın, Emine Hanım'la Hayrünnisa Hanım ayrışsın, bunlar tepeden vuruş teknikleri...
Bir de Ertuğrul Günay vs. gibi isimler üzerinden yürütülmek istenen operasyon hamleleri gözleniyor.
Bence bunlar da boş. Bir kere böyle durumlarda, en tepedeki isimler daha çok birbirine sarılır.
Çünkü böyle bir ayrışmanın, bu camianın ana toplum tabanında asla benimsenmeyeceğini tepedeki herkes bilir. İki, bu kadro, böyle ayrıştırma operasyonları karşısında adeta şerbetlidir. Şerbetlidir çünkü bu tür oyunların derin dehlizlerde oluştuğunu bilir. Şerbetlidir çünkü bu tür operasyonların sadece liderliği değil herkesi yeme amaçlı olduğunu bilir.
Diğer hamle, camiaya sonradan dahil olanlara yöneliktir. Oralar yumuşak karın olarak görülür. Yüklenilir. Zaman zaman zaaf alametleri çıktıkça yüklenme artırılır. Bence o durumda da oyuna gelenler kaybeder, büyük bünyeye bir zarar verilmez.
Ben, Gezi olayları dolayısıyla yapılan siyasi tahlillerin büyük çoğunluğunun içi boş temennilerden oluştuğunu düşünüyorum vesselam.
Ahmet TAŞGETİREN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.